Oruç tutmanın yararları

Ramazan ayı kısıtlı aralıklarla beslenmenin olduğu, tüketilen besinlerin sıklığının ve içeriğinin değiştiği bir aydır. Öğün sayısının azalmasıyla enerji ve besin alımında azalma beklenmektedir. 1800’lü yıllardan bu yana orucun beden sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Oruç tutulan süre boyunca bedende birçok fizyolojik ve biyokimyasal parametre değişmektedir. Oruç sırasında gerekli enerjinin sağlanabilmesi için karaciğer ve kaslardaki glikoz ilk aşamada kullanılır. Glikoz tüketildikten sonra gerekli enerji bedendeki yağlar tarafından karşılanır. Yağ depolarının enerji olarak yakılmasıyla kilo verimi desteklenip genel sağlık durumuna katkı sağlanabilir. Oruç sırasında insülin hormonu sık sık uyarılmadığı için orucun insülin direnci ve diyabet üzerinde olumlu etkileri mevcuttur. Oruç boyunca tüketilen besin yükünün azalmasıyla karaciğer fonksiyonlarında da iyileşme sağlanabilir.

CİLT SAĞLIĞI VE YARARLI BAKTERİLER

Ramazanda, manevi rahatlama ile birlikte diğer aylara göre besin alımının azalmasından kaynaklı beden detoksifikasyonu sağlanır. Ramazan ayı boyunca uzun açlık otofaji ile beraber hücrelerde yenilenme sağlar. Detoksifikasyon cilt sağlığı için de etkili olabilir. Oruç süresince bedende kullanılan yağ depolarıyla kolesterol ve diğer kan-lipid değerlerinde düşme gözlemlenebilir. Bu nedenle kalp-damar sağlığı için de olumlu etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Oruç boyunca mide ve bağırsakların dinlenme halinde olması nedeniyle bağırsak mikrobiyotasındaki yararlı bakterilerin sayısında artış görülebilir.

BAĞIŞIKLIĞA OLUMLU ETKİ

Maneviyatı yüksek bu ay boyunca hücrelerde uzun açlık sağlamak kanser hücrelerinin gelişimini azaltmaya destek olabilir. Bu bakış açısıyla bağışıklık sistemini de olumlu etkilediği savunulabilir. Araştırmalarda oruç tutmanın inflamasyon ve oksidatif hasarı azaltarak, hücre içi enerji metabolizmasının çalışmasını desteklediği belirtilmiştir. Oruç tutmanın psikolojik rahatlama sağlamakla beraber sinir sistemi üzerinde de önemli olumlu etkileri olduğunu savunmak mümkün. Oruç süreci, bedendeki tat reseptörlerinin düşük tatlı ve tuzlu alımına uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Bu yüzden, besinlerle alınan şeker ve tuz miktarının azalmasıyla kan şekeri ve tansiyon değerlerinde regülasyon sağlamaya yardımcı olabilir.

RAMAZAN DİYETİ

Orucun olumlu etkilerini belirtmişken beden üzerindeki bu etkileri doğru bir ramazan diyeti ile arttırmanın mümkün olduğunu söylemem gerek. Oruç süresince uygulayabileceğiniz, danışanlarıma da sıklıkla yazdığım beslenme stratejilerimi sizlerle paylaşmak isterim. Oruç süresince bedende 13-15 saat gibi uzun bir açlık durumu gerçekleşmektedir. Bu yüzden, sahura mutlaka kalkılmasını öneriyorum. Sahurda yumurta, az tuzlu peynir gibi protein grupları, yağ kaynaklarından ceviz ve az tuzlu zeytin, gün içerisinde enerjik kalmanıza yardımcı olacak taze meyveler ve tam tahıllı ekmek grupları yer almalı. Yeterli sıvı alımını da dahil ederek bu doğru kombinasyonlarla vücudu uzun açlık sürecine hazırlayabilirsiniz. Sıra geldi iftar zamanına... Bu uzun açlık süresinden sonra hızlı gıda tüketimi beden için oldukça zararlıdır. Orucunuzu mutlaka su ile açmalı ardından çorba ve salatayı yavaş ve iyice çiğneyerek tüketmelisiniz. Ana yemek öncesi mutlaka 10-15 dakika ara vererek bedeni dinlendirmelisiniz. Ana yemek olarak protein açısından zengin et, tavuk, balık, kuru baklagiller ya da etli sebze yemekleri tercih edilebilir. İftardan bir buçuk, iki saat sonra meyve ve süt gruplarıyla ara öğün yapabilirsiniz. Ramazan Ayının klasikleşen lezzetlerinden güllaç gibi sütlü tatlıları haftanın birkaç günü ara öğün olarak tüketebilirsiniz. İftar sonrası sindirimi desteklemek için nane, rezene gibi bitki çaylarından destek alabilirsiniz. Son olarak sahur ve iftar arası 2-3 litre sıvı tüketimine dikkat edilmeli.