Sahi nedir bu sürdürülebilir aşk?

İklim krizinin yıkıcı etkilerini her geçen gün daha da ağır bir şekilde deneyimlerken, sürdürülebilirlik kavramı gündelik hayatta sıkça karşımıza çıkar oldu. Gezegenimizin kaynaklarını bilinçsizce tüketmememiz gerektiğini yönündeki açıklamalar, uygulamalar, planlamalar derken küresel ölçekte kolektif bir hareketin parçası olmak kaçınılmaz. Ve aynı zamanda yaşanabilir bir Dünya arzusu olan herkes için de bireysel bir sorumluluk.

Yaşam denge ister. Bu nedenle önce kendinizi bir dinleyin. "Ne arzuluyorum" sorusunu sorduğunuzda duyduğunuz cevaplar bazı bazı hoşunuza gitmese de dönüşüm kendilikten başlar. Kendini sevme, farkındalık, gölgelerinle yüzleşme, doğayla uyumlanma derken nicesi bir anda yaşamınızda görünür kılınır. Üretim-tüketim aksımız üretim yönü ağır basacak şekilde konumlanır. Derken aşk derinlerden bize seslenir. Nasıl ki yaşam evimiz dünya için yaşasın sürdürülebilirlik diyorsak, aşkımız için de yaşasın sürdürülebilirlik diyebiliriz. 

Peki nedir bu sürdürülebilir aşk? Birçok insan ilişki içerisindeyken dengeleri karıştırabilir. Sınırsız bir verme ve/veya sınırsız bir alma eğilimi içerisinde kendi enerjilerinin nasıl da azaldığını fark edemeyerek, sıkıştıran, ufalayan, kıran bir aşk halini deneyimlerler. Evet artık sizin de kendi iç dünyalarınızdaki buz dağları erimeye başlamıştır. Acil önlem paketleri "hemen şimdi" diye pankartlarını kaldırır. İçinizdeki aktivistler ne kadar bağırıp, seslerini duyurmaya çalışsa da bazen bilincin üst katmanları o sesleri ötelemek ister.

Birkaç sene beklemek, 2030’u beklemek, 2053’ü beklemek derken buz dağları eriyip, okyanus akıntıları ters yüz olup, çevresel felaketlerle karşılaşıp, iç dünyalarınız neredeyse yerle bir olur. İçsel kıyametinizi durdurmak istiyorsanız temelde yapmanız gereken ve “çok klişe değil mi!” diye iç geçireceğiniz şu cümleleri aklınıza getirmenizi isterim.

BAHARDA FİLİZLENEN BİR TOHUM

• Aşk anlık bir şey değildir tıpkı denize attığımız plastik şişe gibi. - Aşk kolay bir şey değildir tıpkı toprağın verimi yeniden arttırmak gibi.
  
• Kendimizi mutlu etmek bizim öz sorumluluğumuzdur tıpkı bir tohumun baharda filizlenmesi gibi.
  
• Aşk akışkan bir haldir tıpkı fırtınaya maruz kalan ağaçların muazzam esneklikleri gibi.
• Aşk olaylar düğüm olmadan dinlemek, düşünmek ve empati yapabilmektedir tıpkı gezegen B’nin olmadığı gibi.

DOĞADA YÜRÜYÜŞ

Sürdürülebilir bir aşk yaratabilmek için ise kendimizin potansiyeli hatırlamakta yarar var. Tüketim çılgınlığının hayatın her bir zerresine temas etme bir gayesi varken, gelin biz birlik olalım. Bizi fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak iyi hissettirebilecek neler var acaba diye düşünelim. Düşündüklerimizin ne kadarı gerçekten bizim istediklerimiz ne kadarı algı yönetimin çeşitli araçları ile bize ulaşanlar?

Bunu test edebilmeniz için size üç haftalık bir günlük tutma önerim olacak. Her gece rüyalar alemine geçiş yapmadan önce, ne istiyorum, ne istemiyorum, aşk başlıkları altına üç kelime yazın. Üç haftanın sonunda her bir bölüm için en çok tekrar eden üç kelimenizi belirleyin. Kelimelerinizi yanınıza alıp, baharın da yenileyici enerjisinin desteğiyle doğada tek başınıza bir yürüyüşe çıkın.

Bazen sessizlik, yürüyüş ve yanınıza aldıklarınız eve dönüş yolunuzda sizin rehberiniz olur. Kendi kendinizin rehberi olup, aşk diyarlarında yolculuklar yaparken, şayet sizin de gönlünüzden geçiyorsa umuyorum ki sizin gibi kendine özen gösteren bir partneriniz olur. Kendini severken her bir varlığı da sevebilenler aşkın mucizevi kentinin kapısından giriş biletini edinmişlerdir bile. 

Unutmadan Sevgililer Günü'nde sürdürülebilir hediye seçenekleri de mevcut. Sembolik bir biçimde vahşi bir hayvan evlat edinebilir, ağaç bağışında bulunabilir, orman banyosu yapabilir, evde hazırladığınız atıştırmalıklarınızla pikniğe gidebilir ya da kendinizle özünüzü besleyecek güzel bir gün geçirebilirsiniz. 

Instagram: ayca_ceylan