Şaşırmayalım öze bakalım

Şaşırmayalım öze bakalım

2.03.2025 11:45:00
Güncellenme:
Şaşırmayalım öze bakalım

Kemalist Türkiye’yi yıkmak isteyenler sürgünde birçok faaliyet yürütmüşlerdi. En etkinlerinden biri ise Öç Derneği’ni kuran Süleyman Şefik Söylemezoğlu’ydu

Kemalizm bir kere daha hedef alındı, hem de TBMM’de. Aynı günlerde hilafet tartışması da güncellendi. Şaşırmalı mıyız? “Eleştiri” denir geçiştirilir. Ne de olsa demokrasi demek eleştiri, tartışma demektir. Dışarıdan yükselen örnekleri çoktur. 

Graham Fuller 1990’da Ufuk Güldemir’e verdiği röportajda bakın ne diyor: “Atatürk’ün düşünceleri çağı için güçlü düşüncelerdi ama Türkiye İslâm’ın günlük yaşamdaki yerini yeniden düşünmelidir.”

Bu söylem Türkiye’de devlet ve toplum yapısında laikliğin değil İslam dininin referans alınması isteğidir.

Yıl 2003… Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander Türkiye raporunu Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’na sunar. 19 Mart günü onaylanan rapor “Kemalizm, Türkiye’nin AB’ye katılımına köstek oluşturuyor” der.

Bu söylemin gerisinde Kemalizm’in yalnız laikliği yoktur. Milliyetçiliği ve devletçiliği vardır. Atatürk’ün ekonomide bağımsızlık ve millilik ilkesidir AB’ye girişin önündeki engel. Sömüremeyeceklerdir çünkü…

Peki amaç nedir? Amacın ne olduğunu 87 yıl öncesinden MAH (MİT) yanıtlıyor:  Kemalizm’i ve Kemalist Türkiye’yi ortadan kaldırmak. Çünkü o yıl Süleyman Şefik Söylemezoğlu sürgünde Öç Derneği’ni kuruyor. 

Aile kökleri Erzurum’a dayanır, Osmanlı paşasıdır, Damat Ferit’in adamıdır. 1919’da İkaz gazetesine verdiği demeçte Mustafa Kemal Paşa’yı isyancı olarak tanıtan, “Kuvayı Milliye’nin hakkından ben gelirim” diyen isimdir. Ödülü, harbiye nazırlığı koltuğuna oturtulmak olur. Oturur oturmaz millicileri temizler. 9. Ordu Müfettişliğini kaldırarak Mustafa Kemal’i yetkisiz bırakmak isteyen isimdir. Elinde vatan evlatlarının kanı vardır. İngiliz parasıyla kurulan Kuvayı İnzibatiye’nin komutanlığını yapmıştır.

İngiliz desteğiyle ülkeden kaçar. İbnisuud’un verdiği maaşla yaşamını sürdürür. 1931 sonuna kadar kaldığı Hicaz’da Tarikatı Salahiye’deki arkadaşlarıyla İslam birliği için çalışır. Olası Kürt ayaklanması için 1931’de düzenlenen toplantıya katılıp ayaklanmaya başkanlık yapmayı kabul etmesinin nedeni de İslam birliği düşüncesidir. 1932’de Mısır’da yapılan İslam Kongresi’ne de katılır.

1933’de Cünye, Şam, Kudüs ve Mısır’da dolaşır, 1934’te Ürdün’e gelir. Emir Abdullah’ın maddi desteğini almaya başlayınca İbnisuud sinirlenir, maaşını keser. “Mustafa Kemal ölünce Kemalist Türkiye yıkılır” düşüncesini ilk savunanlardandır Süleyman Şefik. 24 Ağustos 1936’da verdiği demeçte söyler bu cümleyi, kendisini de su katılmamış “Türk” olarak tanımlar. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını Türk olmamakla suçlar.

1936’da “Ben hiç bir zaman bir Ermenistan, Kürdistan için Mustafa Kemal’in ölmesini istemem” diyecek kadar Türkçü olan Şüleyman Şefik 1938’de fikir değiştirir. Ermenistan ve Kürdistan birden hem amaç hem araç olur onun için. Hayır, neden Atatürk’ün hastalığı değildir. Süleyman Şefik kızı Emine Perizat’ı hanedana gelin vermiştir. Damat Mehmet Nazım, sürgündeki şehzade Ziyaeddin Efendi’nin oğludur. Ziyaeddin de Mehmet Reşad’ın. Aynı yıl Atatürk yüzellilikleri affettiği halde yurda dönmez Süleyman Şefik.

ÖÇ DERNEĞİ

Öç Derneğini kurar. Kendisini “reis” değil, “kumandan kaptan” ilan eder. MAH’a (MİT) göre amacı saltanatı iade, damadı koltuğa oturtmaktır. Peki o ne der?

Hedefi, Kemalistlerden mazlum Türklerin intikamını almakmış. Mazlum Türklerin başını yüce Osmanlı hanedanı çekiyormuş. Amacı, meşruti saltanatla hilafeti iade etmekmiş. Yalnız, hilafetten Hristiyanlar arasında söz edilmeyecekmiş.

Dernek için bir mühür hazırlamış. Mühürdeki iki kılıçtan biri Yavuz Sultan Selim’i diğeri Fatih Sultan Mehmet’i simgeliyormuş. Osmanlı ismi de bilinçli seçilmiş: “Ne Turan ne de Türk var, Osmanlı herkesi içine alan bir mukaddes tabir” imiş.

Biraz da tüzüğünden örnekler verelim…

- Şapka, alfabe devrimleri kaldırılacak

- Kürtçe ve Ermenice gibi “büyük dillere” ayrıcalık verilecek.

- Kürt ve Ermenilerin hükümette yer alabilmesi için gerekli önlemler alınacak.

- İllerde yerinden yönetim anlayışı geçerli olacak.

- Doğu illerinde ayrıca özel bir yönetim kurulacak.

- Üyeler, “içerdeki” eşi dostu ile haberleşerek taraftar toplayacakmış.

- “Kürt beyleri”nin derneğe girişi sağlanacak ve özel adamlar Doğu illerine gönderilecekmiş…

- Sürekli beyanname kaleme alıp “içeriye” yollanacak, böylece halka “alçak Kemalistlerin” kim olduğu anlatılacak.

DOLMABAHÇE’YE TELGRAF

Süleyman Şefik, Atatürk’ün rahatsızlığı sırasında Lübnan’dan Dolmabahçe’ye telgraf çeker. 27 Ekim 1938 tarihli bu telgrafta “Cumhuriyet sizinle ayakta duruyor. Yokluğunuzda karışıklıklar beklenir. meşrutî Türk İmparatorluğu’nu iade ve tahsil görmüş genç bir şehzadeyi size halef olmak üzere tahta çağırın. Türklük sizden bu mühim ve son hizmeti bekliyor” der.

Sonra ne olur? Devrik şehzade ile evlenen Perizat Hanım 1939 Kasım ayında boşanır, ülkeye döner. Kumandan kaptan az önce peşkeş çektiği Türk ili Hatay’da yaşamak ister. Kabul edilmeyince, savaşan dünyada Kemalist Türkiye aranan müttefik olunca, mama da kesilince 9 Mayıs 1940’ta Türkiye’ye döner. 1946 yılında ölünceye kadar kendini Kadıköy’deki evinde adeta hapseder.

Söze değil, sözü söyleyenin özüne bakalım. Tarihimizi bilelim şaşırmayalım.

Kaynakça

İhsan Tayhani - “İçeride-Dışarıda Kemalizm Tartışmaları ve Dış Dünyanın Kemalizm Çözülemesi”

Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivi, Süleyman Şefik Dosyası

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi – Aralık 1952, Vesika 47, 58

Takvim-i Vekayi, 2 Mayıs 1920

Şaduman Halıcı - “Ulusal Kurtuluş Savaşının Bir Karşıtı Yüzelliliklerden Süleyman Şefik Paşa”, Yeniden Müdafaa-i Hukuk Dergisi