Moda, yalnızca kumaşların, kesimlerin ve akımların değil aynı zamanda kimliğin, direnişin ve kültürel anlatıların da dili. 2025 Met Gala’sı, bu dili siyah dandizminin tarihsel ve estetik mirası üzerinden yeniden kurdu. Kostüm Enstitüsü’nün Bahar 2025 sergisinin “Superfine: Tailoring black style” (Süper rafine: siyah stili terzilik) temasıyla ziyarete açıldığı ve galanın da “Tailored for you” (Sizin için özel olarak tasarlandı) giyim kodu ile düzenlendiği gecede tasarımlar, siyahi toplulukların modayı bir ifade biçimine zarafeti ise bir direniş aracına dönüştürdüğü uzun tarihsel sürece odaklandı.
Dandizim, 18. yüzyıl Avrupa'sında ortaya çıkan ve bireyin giyimiyle entelektüel ve sosyal konumunu tanımladığı bir tavırdı. Ancak siyah dandizmi bu tavrı alıp dönüştürdü. Tarih boyunca dışlanan, marjinalleştirilen topluluklar ve bedenler için zarafet, bir meydan okuma terzilik ise kültürel belleğin işçiliği oldu. Siyahi erkeklerin ve kadınların bedeni, bu tarihsel çerçevede yalnızca giydirilen değil kendi kimliğini biçimlendiren bir alan haline geldi.
Bu yılki gala, klasik terziliğin inceliklerini günümüzün sokak kültürü, siyah müzik geleneği ve queer estetikle birleştiren çağdaş anlatılar sundu. Örneğin Sydney Sweeney, siyah modasının mirası ile doğrudan ortaklaşan biri olmasa da bu geleneğe saygı duruşunda bulunan ve Kim Novak’ın 1967 tarihli “The Legend of Lylah Clare“ filmindeki giyimine atıf yapan klasik kesimli görünümüyle dikkat çekti. Bu seçim, siyahi estetiğin sınırlarının nasıl genişlediğine yönelik bir yorum olarak da okunabilir. Çünkü siyah stile duyulan hayranlık ve onun estetik gücü artık kültürel bir kapsayıcılığın simgesi olarak da konumlanıyor.
SÜSLEME DEĞİL ANLATI
Öte yandan birçok siyahi sanatçı ve yaratıcı, görünürlüklerini yalnızca podyumda değil tema küratörlüğünde, sahne arkasında ve içerik üretiminde de güçlendirdi. Bu, modanın bir süsleme değil bir anlatı olduğunu hatırlatan önemli bir adımdı.
Ancak bu kadar güçlü bir temanın taşıdığı potansiyel riskleri de beraberinde getiriyor. Siyah estetiğin ve zarafetin kutlanması, bir tematik çerçeveye oturtulduğunda, onu temsil eden gerçek deneyimlerin estetikleştirilmiş bir biçime indirgenmesi tehlikesini doğurabilir. Siyah dandizminin tarihsel kökleri, yalnızca giyimin değil aynı zamanda toplumsal dışlanmışlık, direniş ve kültürel hafıza üzerinden biçimlenmiştir. Bu derinlik, zaman zaman podyumun ve kırmızı halının parlak ışıkları altında sönümlenme riski taşıyabilir. Bu nedenle Met Gala gibi etkinliklerde atılan her adım, sırf estetik değil, etik bir dikkatle de değerlendirilmeli.
Met Gala 2025, siyah dandizminin güçlü mirasını günümüz modasına taşıyan etkileyici bir anlatı sundu. Ancak bu anlatının, tarihsel bağlamından kopmadan ve temsil ettiği topluluklara gerçek alan açarak ilerlemesi gerekiyor. Çünkü moda, yalnızca giyinmenin değil kimi zaman “görülmenin” ve “duyulmanın” da en damıtılmış yolu olabilir.