Peşpeşe gelen açıklamalar, tribün ve kitle psikolojisi
KONUK YAZAR | Muzaffer Ayhan Kara, Cumhuriyet Ege için yazdı...
Göztepe-FB maçını değerlendirdiğim bir önceki yazımda bir ara başlık açarak maçın orta hakemini, VAR’ı ve FB Başkanı Ali Koç’u da “bir çift sözüm var” diyerek eleştirmiştim. Çünkü hakem ve VAR çok sorunluydu ve hemen hemen bütün takdir haklarını ismi altında ezilerek FB lehine kullanmışlardı. Koç da yanlış hareket etmişti (Kendisine dönük fiziki müdahaleyi de çok çirkin ve yanlış bulduğumu ifade etmiştim). Nitekim TFF’den yapılan açıklamada bu hafta orta hakem Kadir Sağlam ile VAR’daki Mustafa İlker Coşkun’a görev verilmeyeceği açıklandı! Kanımca bu iki ismi bir hafta ‘dinlendirmek’ yetmez, çok daha fazla dinlendirilmeleri çok daha yerinde olur.
TFF’NİN AÇIKLAMASI KBV’YE GÖRE DAHA NESNEL
TFF, maçın ertesi günü yayınladığı açıklamada Ali Koç’un da yanlış hareket ettiğini şöyle ifade etti:
"Trendyol Süper Lig'in 2. haftasında oynanan Göztepe-Fenerbahçe müsabakasında futbol sahalarında görmek istemediğimiz birtakım hadiseler yaşanmıştır. Misafir takım taraftarlarının tribüne girişlerinde yaşanan birtakım olaylardan dolayı, misafir takım kulüp başkanının talimatlara aykırı bir şekilde sahaya girip müdahale etmesini doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Bununla birlikte, misafir takım kulüp başkanına münferiden yapılan fiziki müdahaleyi çirkin buluyor ve hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı'na geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”
Görüldüğü gibi, bendenizin değerlendirilmesi ile TFF’nin tasarrufları ile açıklaması çakışıyor. Fakat Kulüpler Birliği Vakfı’nın Göztepe, GS ve Başakşehir’in katılmadığı yine maçın ertesi günkü şu açıklaması hiç de nesnel değil, tek taraflı:
"Kulüpler Birliği Vakfı olarak, Trendyol Süper Lig’in ikinci haftasında oynanan Göztepe – Fenerbahçe, maçında Sayın Başkan Ali Koç’a yönelik gerçekleştirilen ve Göztepe taraftarlarına ve camiasına isnat edilmeyecek üzücü saldırıyı kınıyoruz. Suçluların bir an önce adalet önüne çıkmasını bekliyor, futbolun birleştirici gücüne her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde tüm paydaşları sağduyuya davet ediyoruz."
GÖZTEPE VE FB CEPHESİNDEN GELEN AÇIKLAMALAR
Bilahare, maçtan iki gün sonra da Göztepe ve FB’nin kurumsal açıklamaları geldi. Göztepe, açıklamasında tüm uyarılara karşın Koç’un ısrarla maç oynanırken sahada olmak istemesini “provoke edici” bulurken; FB ise ilk düğmenin yanlış iliklendiğini görmezden gelen ve FB otobüsünün Trabzon’da kurşunlanması vb. geçmişteki olayları da cümlelerin arasına sıkıştıran -ne alakası varsa- talihsiz bir açıklama yaptı.
KOÇ, O REFLEKSİ GÖSTERİRKEN EV SAHİBİ TRİBÜN PSİKOLOJİSİNİ HESABA KATMALIYDI
Son olarak önceki gün FB Başkanı Ali Koç ve Göztepe Onursal Başkanı Mehmet Sepil’den açıklamalar geldi. Koç, açıklamasının bir yerinde diyor ki; “Niye indik, devre arasında polis ile taraftarımız arasında tatsız olaylar vardı. Olayları yatıştırmak ve taraftarımızı tribüne almak için biz bir refleks gösterdik."
Oysa o refleksle yanlışlar, tuhaflıklar ve çirkin fiziki müdahale iklimi oluştu. Koç, ilk düğmeyi yanlış iliklemiş oldu. Her zaman söylerim ve yazarım; Ali Koç da Mehmet Sepil gibi “iyi ki çorak Türk futbolu ikliminde var” dediğim figürlerdendir. Türkiye için futboldan da öte bir değerdir. Bu su götürmez bir gerçektir. Ancak ikinci yarı başlamak üzereyken ısrarla sahanın etrafını dolanarak ev sahibi takım yöneticileri ve emniyet yetkilisinin uyarılarına karşın misafir takım tibününe gitmek istemesi ve gitmesi çok yanlıştı. FB, Ali Koç, kurallar ve talimatlar bir yana; toplum bilim, sosyal psikoloji, kitle psikolojisi, tribün psikolojisi alanına gien bir çerçevede meseleye bakmalıdır. Kurallar ve talimatlar izin verse bile 29’daki buz gibi golü VAR’dan iptal edilen ve 45+7’deki uzatmada biri tartışmalı penaltıdan gelen iki golle soyunma odasına şok bir şekilde 2-0 yenik giren bir ev sahibi takımın taraftarı var tribünde… Bu psikolojiyi dikkate alacaksınız… Abartılı da olsa bir İstanbul-İzmir karşıtlığı da cabası… İstanbul da İzmir de Türkiye’nin çok kıymetli değerleridir. Ancak verili durumda İzmir tribünü İstanbul’u ‘Bizans’ görüyor ne yazık ki… Oysa Göztepe de FB de Türk futbolunun iki güzide kulübü. Birisi yüzüncü yılında, birisi yüzyılı da aşan bir kulüp. Üstelik, Sepil de Koç da hakikaten Türk futbolundaki kıymetli figürler. Kısacası, Koç’tan beklediğim, 45+7’den sonraki ev sahibi tribün psikolojisini iyi değerlendirip “keşke sahaya inmeseydim ya da misafir takım tribününe daha ilk yarı biter bitmez başka bir arkadaşımı gönderseydim” cümlesini kurması.
EN ÇOK ÜZÜLEN SEPİL OLDU
Koç’un saha içinde itilmesine en çok üzülen ve canı sıkılan da Mehmet Sepil… Yakından tanıdığım ve tribünü de çağdaş bir formata taşıma gayreti içinde olan, bu bağlamda okullarla, milli eğitimle işbirliği yapan; Koç’u sahada iten kişiye en sert tepkiyi gösteren Göztepe Onursal Başkanı Sepil de dün yaptığı ayrıntılı ve uzun açıklamada bu bağlamda şu cümleleri kurdu (Sepil’in açıklamasının tam metni önceki gün cumhuriyet.com.tr’de yayınlandı, oradan okunabilir):
“Benim futboldaki kişiliğimi herkes biliyor, hem Fenerbahçe ve aynı zamanda Kulüpler Birliği Başkanı'nın itilerek düşürülmesi asla kabul edilemez. Futbolda agresyonu asla sevmeyen, tasvip etmeyen bir Başkanım. Geçmişte Göztepe'nin sorun yaşadığı birçok kulüple iyi ilişkiler kurulmasını sağlamak için büyük çaba sarf ettiğim bilinir. Bu olaydan önce de Göztepe ve Fenerbahçe arasında bilinen olumsuz hiçbir olay yaşanmamıştır.
Dolayısıyla Ali Başkan sahaya indiğinde oraya neden gittiğini, amacını, endişesinin ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu arada CEO'muz Kerem Ertan, Ali Koç tünelden sahaya doğru girdikten sonra olayların tırmandığını görünce müdahale etmek üzere oraya gidip, Sayın Başkana 'Başkanım ne gerekiyorsa yapalım, yardımcı olalım' diye sormuş. Kendisine yardım teklif etti, çünkü neden aşağıya indiğini bilmiyoruz. Ali Başkan da 'Sen ne olduğunu bilmiyorsun' diyerek yoluna devam etmiş. Bu arada seyircinin maça geç girmesi de ilk defa yaşanmıyor, bütün Türkiye'de taraftarın zaman zaman stada geç alındığı bilinir. Ali Başkan'ın bu nedenle yürüdüğünü bilsek kendi taraftarımıza bunu izah eder, dönerken tepki almasını engellerdik.(…)
Ondan sonra Türk sporunda, Türk futbolunda görmek istemediğimiz bir olayı yaşadık. Ali Başkan itildi, yere düştü. Bunu istemeyecek, kabul etmeyecek ilk kişi benim. Görmeyi hiç istemeyeceğim bir manzara. Kendisi bir Başkan ve aynı zamanda tanıdığım arkadaşım olan zaman zaman birçok şeyi paylaştığım bir kişi. Hepimiz bütün bu olayda şok olduk.”
DAHA LİGİN BAŞINDAYIZ
Süper Lig’de daha en başta İzmir’deki gibi tuhaflıkların yaşanmaması için TFF kuralları ve talimatları kulüplere etkin şekilde anlatmalı. Uymayanları ağır şekilde cezalandırmalı. KBV de TFF ile işbirliği içinde olmalı. Bir başkanın hata yapma potansiyeli olabilir; peki ya maçtaki TFF Temsilcisi, düdüğü olan hakem ile yardımcıları ve dördüncü hakem de dökülürse İzmir’de olduğu gibi?..
Yeni TFF’nin çok çabuk bir refleks göstererek liglere, temsilcilere, hakemlere, VAR’a çekidüzen vermesini; kulüplerle sıkı bir diyaloga girmesini bekliyorum. TFF Başkanı, umarım çabucak Göztepe Onursal Başkanı Mehmet Sepil ve FB Başkanı Ali Koç’la da birlikte yan yana gelerek güzel bir fotoğraf karesini görmemizi sağlar.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı