Deniz Berktay ile Kuzeyden notlar: ‘Ben sensiz olamam’
Ukrayna ve Moldova’daki Batı tutkusuna değinmek istiyorum. Fakat önce, son iki günün çok sıcak gelişmelerini yazayım.
Ruslar geçen cumartesi, aylardan beri çatışmaların sürdüğü Bahmut ilçesini tamamen ele geçirdiklerini duyurdu. Ukrayna bunu yalanlasa da açıklamada, Ukrayna güçlerinin Bahmut’ta halen “bazı binaları” elinde tuttuğu belirtiliyordu. Rusya, pazar günüyse, Bahmut’un her bir santimetrekaresini ele geçirdiklerini ilan etti. Ukrayna basını gelişmeyi, dolambaçlı ifadelerle aktarıyor.
Böylelikle Ruslar, 10 aydan beri ilk defa bir ilçe merkezini ele geçirmiş oldu. Rusya, Bahmut’taki başarısını, bütün NATO’ya karşı bir zafer olarak gösteriyor. Bahmut, ulaşım ağlarının merkezinde yer alması ve savaşın yoğunlaştığı bir yer olması nedeniyle savaşın simgesi haline gelmişti. Zelenski, askerlerin çekilme teklifine karşılık ısrarla burada kalmış ve bir taraftan Rusların kayıp vermesini sağlarken diğer taraftan da çok sayıda Ukrayna askeri hayatını kaybetmişti. Bu durum ileride Zelenski’nin başını ağrıtabilir.
Tam bu sırada, Ukrayna’nın desteklediği Rus muhalif silahlı grupların, Rusya’nın sınırdaki Belgorod ilinde iki köyü ele geçirdiği haberi geldi. Ukrayna’da üslenmiş olan “Rusya’nın Özgürlüğü Lejyonu” ve “Rus Gönüllü Birliği”, girdikleri köylerde halka, direnç göstermemeleri ve Putin’e karşı çıkmaları çağrısında bulunuyor. Kremlin’in açıklamasında Ukrayna yönetiminin Bahmut’taki başarısızlığı unutturmak için bu operasyona giriştiği savunuluyor.
AB sevdası
Pazar günü Moldova’da hükümet, AB’ye destek mitingi düzenledi. Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, halkı, AB’ye üyelik arsuzunu göstermeye bunun için de mitinge katılmaya çağırdı. Hükümete yakın çevreler, AB üyeliği hedefinin, anayasaya eklenmesini savunuyor.
Benzer bir yasal düzenleme Ukrayna’da 2014’teki Batı yanlısı ihtilalden sonra yapılmış ve anayasada NATO ve AB üyeliğinin amaçlandığı yazılarak bu konu hükümetler üstü bir “ulusal hedef” haline getirilmişti. Hem Moldova’da hem de Ukrayna’da resmi binalarda, devlet bayrağının yanında, AB bayrakları dalgalanıyor (AB üyesi olmadıkları halde). Oysa üye olmayı milli hedef ve anayasal zorunluluk haline getirdikleri AB, belli çıkarlara göre hareket eden bir ülkeler grubu ve bunlar, bir şeyler vermeden aday ülkeden alabileceklerini alma çabasındalar. Türkiye’nin AB macerası, bunun en büyük örneği.
Sanırım rahmetli Ünsal Oskay’ın kitabında geçiyordu: “Bir kadına ‘Necla, ben sensiz yaşayamam’, demek, Neclasızlaşmaya giden yolun başlangıcıdır” diye. AB’ye “Sizsiz olamayız” demenin iyi sonuçlar getirmediğini Türkiye’nin 2000’lerin başlarındaki durumu aslında gayet güzel gösteriyor. Bunu kitaplarıyla ortaya koyan rahmetli Prof. Dr. Erol Manisalı’yı da bir kez daha şükranla anıyorum.
denizberktay@yahoo.com
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu