Fransa gidiyor, Ruslar geliyor… İşte, Wagner’in Afrika macerası!

Rusya’nın meşhur paralı asker grubu Wagner, Afrika’da arka arkaya gerçekleşen darbelerle ilişkilendiriliyor. 10 yıl içerisinde Afrika’daki Fransız nüfuzunu yerle bir eden Wagnerler bunu nasıl başardı?

Fransa gidiyor, Ruslar geliyor… İşte, Wagner’in Afrika macerası!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.08.2023 - 16:14

Wagner grubu Rusya’nın ilk paralı asker grubu değil. Eski Rus özel kuvvet personelinden oluşan yapılar Irak’tan Afrika’ya birçok bölgede Rusya’nın nüfuzu ve çeşitli oligarkların çıkarı için görev yaptılar. Ancak hiç biri Wagner kadar meşhur olmadı. 2014’te Suriye’de ortaya çıkan, Libya’dan Ukrayna’ya adını duyuran ve büyüklüğü 50 bin personele kadar çıkan Wagner, Rusya için çok daha farklı anlamları olan bir grup. 

Wagner grubu, son 1 yılı Ukrayna savaşındaki meşhur Bahmut muharebesinde geçirse de Afrika’daki görevlerini ihmal etmedi. Sudan, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki varlıklarına Burkina Faso ve Nijer de eklendi. 

İLK ADIM ORTA AFRİKA

Sovyetler Birliği’nin yıkılması sonrası çeşitli özel askeri gruplar 90’larda Afrika’da bulunsalar da mevcut Rus nüfuzunun en sağlam adımı Orta Afrika Cumhuriyeti’ne atıldı. Her şey 2012’de çıkan bir iç savaşla başladı. Büyük bir kısmı Müslümanlardan oluşan “Seleka” grubu 2012’de ülkenin Hristiyan çoğunluğunu temsil eden hükümete savaş açtı. Çatışmaları durdurmakta zorlanan François Bozize hükümeti, Fransa ve ABD’den yardım istedi. Fransa “Operasyon: Sangaris” adını verdiği müdahalede 2 bin kadar askerini bölgeye gönderdi. Bu, ülkenin 1960’ta bağımsızlığını kazanmasından beri 7. Fransız askeri müdahalesiydi. Ülkedeki Hristiyanlar daha yerleşik bir yaşam sürdürürken Müslümanlar göçebe olarak yaşıyordu. İki grup arasındaki gerginlikte yaşamsal farklılıkların da önemli bir yer tuttuğunu söylemek gerekir.

Ancak Fransa, artık “sömürgeci” görüntüsü vermek istemiyordu. Operasyon Sangaris’te Fransız askerlerine verilen angajman kuralları çok daha katıydı. Yeterli müdahalenin yapılmadığını düşünen Hristiyan gruplar kendi aralarında örgütlenip intikam saldırılarına başladılar. Hristiyanların kurduğu anti-balaka isimli grup hem Müslüman Seleka’lara hem de Fransız askerlerine ateş açtı.

Fransızlar, birkaç yıllık bir mücadelenin ardından 2016’da Orta Afrika Cumhuriyeti’nde tekrardan demokratik seçim yapılmasını sağladı ve görevini tamamladığını açıkladı. Geride küçük bir grup bırakarak askerlerinin çoğunu ülkesine geri çağırdı. 

Ancak 2016’dan sonra şiddet olayları tekrar artışa geçti. Fransız hükümeti yeni bir müdahaleye sıcak bakmıyordu. Orta Afrika Cumhuriyeti yeni bir alternatif bulmayı başarmıştı; Wagnerler. Rus paralı asker grubunun görevi orduya eğitim vermek ve yönetimin güvenliğini sağlamaktı. Fransızların aksine iç siyasetlerinde “sömürgeci” gibi bir damga yeme korkusu gütmüyorlardı. Tabii Wagner bu görevi karşılıksız yapmayacaktı. Wagner CEO’su Yevgeni Prigojin’in gözü ülkenin altın ve elmas madenlerindeydi. Wagner’in paravan şirketi olarak bilinen Midas Resources, Ndassima altın madeninde işe başladı. 

Daha ilginci ise iddiaya göre Wagnerler, silahlanan Hristiyan gruplara karşı Seleka’lara da eğitim vermişti. Hatta Fransızlar, Wagnerlerin işe aldığı Selekalara “siyah Ruslar” demeye başlamıştı. Bin kadar Rus’a 500 kadar Seleka eşlik ediyordu. Wagnerler ve Selekalar eski Cumhurbaşkanı Bozize’nin liderlik ettiği Hristiyanlardan oluşan “Değişim için Vatanseverler Koalisyonu’na” (CPC) karşı mücadele veriyorlardı.

BAŞKA BİR KIRILMA: MALİ VE NİJER

Benzer bir durum Mali’de de meydana geldi. Bu sefer kargaşanın sorumlusu Batı Afrika’nın bol bol isyan eden azınlık bir grubuydu. Tuaregler olarak bilinen bu azınlık grup, genelde çölde yaşıyor Nijer ve Mali yönetimlerine akınlar düzenliyordu. İstekleri bağımsızlıktı. Ancak Hem Nijer’in hem de Mali’nin en büyük geçim kaynağı olan Uranyum yatakları Tuareg bölgesindeydi. Bağımsızlık, iki ülkenin de ciddi ekonomik sorunlar yaşaması anlamına gelecekti. Tuaregler 2013’te El Kaide’yle ortaklık yaparak cihatçı yapılara büründüler. Bu yapıların Mali’nin başkentini ele geçirmesi üzerinde Fransa, Mali yönetiminin talebiyle Operasyon: Serval adında bir müdahale daha başlattı. Operasyon başarılı olsa da ülkede çeşitli isyanlar çıkmaya devam etti. 2020’de Mali’de darbe olmasıyla başa geçen komutan Goita, güvenlik sağlamak için Wagnerleri davet etmişti. 

Nijer darbesinde de benzer izleri görmek mümkün. Nijer’deki yönetimden genel memnuniyetsizlikler olsa da Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum’un ülkenin yüzde 2’sine karşılık gelen Arap azınlıktan biri olması diğer etnik kökenlerde rahatsızlığa yol açtı. Görevden alınması konuşulan Cumhurbaşkanlığı muhafızları lideri Abdurrahman Gani, Cumhurbaşkanı Bazum’u indirerek darbe yaptı. Nijer de aynı Mali gibi cihatçı gruplarla uğraşmıştı.

FARKLI ÜLKE AYNI YÖNTEM

Sudan’dan Burkina Faso’ya, Mali’den Nijer’e Rusların stratejisi aynıydı. Fransızların sahip olduğu sömürge geçmişi, müttefiklerin yaşadığı etnik ayrılıkçı sorunları çözememesi ve Afrika’daki görevi hakkında kesin bir karar verememesi nüfuzunun azalmasına yol açtı. Ruslar, ne istediklerini bilerek o boşluğu kısa sürede doldurdular. 

Darbe olan ülkelerde neredeyse 1-2 ay içerisinde tüm Fransız askerlerinin ülkeyi terk etmesi talep edildi. Bu sayede Atlantik Okyanus’undan Doğu Afrika’nın sonuna kadar bir hat sadece birkaç yılda tamamen Fransız nüfuzundan arınmış oldu. Her şeye rağmen Fransa’nın Afrika’da elde ettiği kaynaklar onlar için ölüm kalım meselesi değil. Fransa, örneğin Nijer’den ihtiyacı olan Uranyum’un sadece yüzde 5’ini alıyor. Ancak bu, Fransa’nın kendi nüfuz alanından kovulduğu gerçeğini değiştirmiyor. Batı ile Rusya arasında Ukrayna savaşı sonrası şiddetlenen mücadele bir yeni cephesini daha kazandı. Şu anda ise hala ABD ve Fransa’ya yakın Afrika ülkelerinin Rusya tarafına geçen ülkelere saldırma ihtimali var. Batı Afrika Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ülkelerinin operasyon yapması halinde Gine, Mali ve Burkina Faso’nun Nijer’e destek olacağı açıklandı. Yani bu sefer olası bir savaş tüm Batı Afrika’yı sarabilir.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon