FBI Ulusal Güvenlik Birimi Operasyonlar Direktörü Michael Glashin, küresel düzeyde faaliyet yürütüen sol görüşlü, anti-faşist ve ırkçılık karşıtı siyasi bir hareket olan Antifa’nın, kurum için 'birincil endişe kaynağı' ve ABD'nin karşı karşıya olduğu 'en acil şiddet tehdidi' temsil olduğunu söyledi.
Glashin, Demokratların oturumdaki en kıdemli ismi olan Temsilciler Meclisi üyesi Bennie Thompson’ın, Antifa’nın merkezi ya da konumuna ilişkin sorusuna net bir yanıt vermedi. Üye sayısına ilişkin soruya ise, sayının 'son derece değişken' olduğunu ve 'soruşturmaların sürdüğünü' belirtmekle yetindi.
FBI SÖZCÜSÜNDEN SAVUNMA
FBI adına konuşan bir sözcü, Glashin’i savunarak, "kurumun Antifa içindeki şiddet yanlısı unsurları, bu unsurların ağlarını ve finansman kaynaklarını kararlılıkla takip ettiğini” ifade etti.
Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump, Eylül ayında Antifa’yı 'yerel terör örgütü' olarak sınıflandırmıştı. Ancak aşırılık yanlısı hareketler üzerine çalışan bazı uzmanlar, Antifa’nın hiyerarşik bir liderlik yapısına sahip örgütlü bir yapıdan ziyade, faşizm ve beyaz üstünlükçü ideolojilere karşı konumlanan ideolojik bir akım olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

ANTİFA NEDİR?
Antifa (Anti-Fascist Action), faşizm, aşırı sağ ve beyaz üstünlükçü ideolojilere karşı mücadeleyi savunan, merkezi bir yapısı ve resmî üyelik sistemi bulunmayan gevşek bir ideolojik ağ olarak tanımlanıyor. Destekçileri tarafından bir 'direniş geleneği', eleştirmenleri tarafından ise şiddet eğilimli ve yasa dışı yöntemlere başvuran bir hareket olarak görülüyor.
Tarihsel kökeni
Antifa’nın fikrî kökleri, 1930’lu yıllarda Almanya’da Nazi rejimine karşı faaliyet gösteren 'Antifaschistische Aktion' adlı sol yapılanmaya dayanıyor. Modern Antifa ise özellikle 1980’lerden itibaren ABD ve Avrupa’da, neo-Nazi gruplara ve aşırı sağ hareketlere karşı sokak eylemleriyle görünürlük kazandı. Günümüzde Antifa, örgütsel değil ideolojik bir süreklilik olarak değerlendiriliyor.
Antifa’nın merkezî liderliği, resmî tüzüğü veya hiyerarşik komuta zinciri yok. Yerel hücreler, kolektifler veya bireyler, ortak ideolojik çerçeve üzerinden hareket ediyor. Bu durum, destekçileri tarafından 'devlet baskısına karşı koruma', güvenlik birimleri tarafından ise 'izlenmesi zor bir yapı' olarak yorumlanıyor.
Antifa adıyla ilişkilendirilen eylemler, ağırlıklı olarak, aşırı sağcı mitinglerin engellenmesi, karşı gösteriler, sokak çatışmaları, bazı durumlarda ise mala zarar verme ve şiddet olaylarını içeriyor.
Özellikle 2017'deki Charlottesville olayları, 2020'deki George Floyd protestoları ve sonrasında yaşanan bazı şiddet olayları, Antifa’yı ABD kamuoyunda geniş tartışmaların merkezine taşıdı.
Finansman kaynakları
Antifa’nın merkezî bir finansman yapısı bulunmadığı söyleniyor. Güvenlik kurumlarının ve araştırmacıların değerlendirmelerine göre ise başlıca finans kaynaklarının arasında yerel gruplardan gelen bağışlar, bireysel katkılar, kitle fonlama kampanyaları bulunuyor.
Bazı siyasi çevrelerde, büyük bağışçılar veya kurumsal destekçiler olduğu yönünde iddialar ortaya atılsa da, bu iddialar bağımsız ve kesin kanıtlarla doğrulanmış değil.