Yunanistan eski Başbakanı Kostas Karamanlis, gazeteci Stavros Ligeros’un “Ukrayna Savaşının Görünmeyen Yönleri” adlı kitabının tanıtım etkinliğinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bölgede “istikrarsızlaştırıcı ve saldırgan” olduğunu iddia ederek, bu tutumunun uluslararası kamuoyuna net şekilde anlatılması gerektiğini vurguladı.
“Türkiye’nin uluslararası hukuku ve uluslararası antlaşmaları açıkça ihlal ettiğini” öne süren Karamanlis, Yunanistan’ın “sakin sular” politikası adına bu durumu görmezden geldiğini belirtti.
Karamanlis, “Bu tavır, müttefiklerde Türkiye’nin ‘normal’ davrandığı izlenimini yaratıyor. Bu, gerçeği gizlemekten başka bir şey değil” dedi.
Türkiye’nin Ege Denizi'nde elektrik kablolarının döşenmesini engellemeye çalıştığını ileri süren Karamanlis, bunu da Yunan adalarının ortasında, açıkça Yunan egemenliği altında bulunan bölgelerde yaptığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Bir kablo döşemesi için, Fransız şirket tarafından kiralanan İtalyan gemilere karşı bile eylemde bulunuluyor. Bu, Türkiye’nin ne kadar pervasızlaştığını gösteriyor.”
“YUNANİSTAN EGEMENLİĞİNİ TARTIŞMAYA AÇMAMALI”
Karamanlis, “Türkiye’nin eylemlerine rağmen dışarıya yumuşatılmış bir tablo sunmanın, Yunanistan’ın zayıf ve çaresiz göründüğü bir algıya yol açtığını, bunun da egemenlik haklarının zedelenmesi riskini artırdığını” söyledi:
“Ege’nin ortasındaki adalarımız arasında yürüttüğümüz en basit faaliyeti bile Ankara’ya açıklamak zorunda kalıyoruz. Bu, egemenliğimizin sorgulanmasına kapı aralamaktır.”
Konuşmasında, “deniz parkları oluşturma planlarının da Türkiye’nin lehine dönüşmemesi gerektiğini” belirten Karamanlis, egemenliğin tartışmalı hale getirildiği hiçbir düzenlemeye izin verilmemesi gerektiğini vurguladı:
“Açıkça Yunan toprağı olan bölgelerde, Türkiye’nin hak iddia edebileceği izlenimini yaratmak bile kabul edilemez.”
“TÜRKİYE, AVRUPA SAVUNMASINDA YER ALAMAZ”
Avrupa Birliği’nin yeni savunma mimarisine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Karamanlis, “Türkiye’nin bu oluşumlara kesinlikle dahil edilmemesi gerektiğini” savundu:
“Eğer Türkiye dahil edilirse, bu Avrupa'nın derin bir ikiyüzlülük içinde olduğunu gösterir. Kıbrıs’ın üçte birini işgal eden ve Yunanistan’ı savaşla tehdit eden bir ülke, nasıl olur da Avrupa’nın savunma mekanizmasında yer alabilir?”