‘Akademisyen güvende olmak ister’
Beyin göçü; yüksek öğrenimli, alanında ilerlemiş, zeki ve üstün kapasiteli, nitelikli insan gücünün çeşitli nedenlerle eğitim aldığı, yetiştiği ülkesini tamamen veya uzunca süreli terk etmesidir
Gelişmiş ülkeler, ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünü gelişmekte olan ülkelerden temin ederken gelişmekte olan ülkeler ise büyük emekle yetiştirdiği, kıt insan sermayesini kaybetmekte. Sonuçta bu ekonomik, sosyal ve kültürel kaynak kaybıdır, göç veren ülkenin kalkınma sürecini yavaşlatır, hatta geriletir. Akademik beyin göçü ise öngörülemez boyutta güç kaybıdır. Beyin nereden göçüyorsa kaybeden orasıdır, kim beyne kapılarını açarsa kazanandır. Çağımız bilgi çağıdır ve giden bilgidir. Bilgi kimde ise güç onda. Üniversitelerin olmazsa olmazı akademik özgürlük ve özerkliktir. Ayrıca akademik liyakat, etik, nitelik, bilimsellik, performans, demokratik yönetim, akademik serbesti, rekabet diğer evrensel akademik değerlerdir. Akademik kadrolar özgür ve güvenli ortamda verimli olabilir, toplumu aydınlatır ve bilgi toplumu oluşumuna katkı sağlar. Bilim insanı yetiştirmek ve bilimsel araştırma yapmak, bilim ve teknolojinin gelişimine katkıda bulunmak, yüksek nitelikli ve akılcı çözümler üreten kişiler yetiştirmek, meslek dallarına nitelikli insan yetiştirmek esas amaçtır.Yurtdışına göç artık bireysel olmaktan çıktı, toplumsal karakter kazandı, “diplomalı göçmen” sayısı son yıllarda yüz binleri aştı. Türkiye’den göç hareketi 2015 sonrası örneği görülmemiş sayılarda. Bu durumun OHAL sürecinde KHK ile işini kaybedenlerle doğrudan ilgili olabileceği değerlendirilmekte. İyi eğitimli, nitelikli, deneyimli kadrolar gelişmiş ülkelere gitti ve gitmekte.Örneğin TUİK istatistik raporuna göre 2017 yılında göç önceki yıla oranla yüzde 42.5 artarak 353 bin 640 kişi oldu. 2019-2020-2021 yıllarında 20-29 yaş grubunda 286 bin genç göç etti. Türk Tabipleri Birliği’ne yurtdışına gitmek için başvuran doktor sayısı katlanarak sürmekte. 2012’de 59 iken 10 yılda 2 bin 685 oldu ve 2023’ün ilk 6 ayında 1361 kişi başvurdu. Göç nedenleri olarak gelecek güvensizlik, mobbing (yıldırma), sağlıkta şiddet, maddi olanaklar, soruşturmalar, ayırımcılık sayılıyor.
Neden göçüyorlar?
Yetişmiş insan gücümüzü yurtdışına iten faktörler:
- Gelecek kaygısı
- İfade özgürlüğü sıkıntısı
- Giderek artan güvenlik kaygısı
- Araştırma olanaklarının azlığı Ekonomik nedenler Üniversitelerin, yönetimlerin tutumu
- Birikmiş yılgınlık ve umutsuzluk
AKADEMİK GÖÇ
Bilim kurumlarında akademisyen kendisini güvende hissedecek, bilimsel çalışma ortamı ve destek sağlanacak, akademik liyakat ve etik ilkelere uyulacak, ayırımcılık yapılmayacak, evrensel ilkeler tek ölçüt olacak. Bunlar sağlanmazsa bilimsel çalışma yapılamaz ve teknolojik üretim olmaz. Albert Einstein: “Doğruyu anlatmak için ortaya çıktıysanız, zarafeti terziye bırakın” demiş. Biz de yalın ve net bir şekilde son yıllarımızı gözden geçirmeliyiz. Türkiye’de bilim siyasallaştı ve eğitim dinselleşti. Son 15 yılda yüksek öğretim kurumları niteliğini kaybetti, sayılara boğulduk. Bugünkü üniversitelerin 2/3’ü 2007’den sonra kuruldu, 16 üniversite kapatıldı, 122 üniversiteden 6081 akademisyen atıldı, tutuklandı, yurtdışı çıkışları yasaklandı. Kapatılan 16 vakıf üniversitesinden 3 bin 566 akademisyen işsiz kaldı. Üniversiteler siyasi görüş ve ideoloji öne alınarak akademik ve idari kadrolarla dolduruldu. Mülakat, liyakati bitirdi. ÖSYM soru bankası çalındı, sınavlarda kopyalar çekildi, bilim insanları, eski YÖK başkanı, rektörler ve dekanlar tutuklandı. Türk Yüksek Öğretim sisteminde siyasallaşma, liyakatsizlik, güvensizlik akademik göçü hızlandırdı denebilir. Üst düzey akademik kadrolar kendisini güvende hissetmediği için yurtdışına çıktılar. İyi eğitimli kadroların yüzde 25-30 kadarı göçtü. Chicgo Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve arkadaşları Türkiye Akademik Diaspora Raporu’nda; beyin göçünün, yalnızca kısıtlı kaynaklarla yetişen akademisyenlerin değil, Türkiye’nin yetiştirdiği en verimli araştırmacıların Türkiye’den ayrılması anlamına geldiği açıklandı.Kaliteye göre düzenlenmiş yayınlar esas alınarak yurtdışındaki araştırmacıların verimliliği azaldıkça Türkiye’ye dönme olasılığının arttığını ve Türkiye’deki araştırmacıların verimliliği arttıkça yurtdışına taşınma olasılığının arttığını gözlemlediler. Yurtdışına taşınan araştırmacılar Türkiye’nin en verimli araştırmacıları. Akçiğit, 12 bin araştırmacımızın yurtdışında olduğunun altını çizdi. Bilim insanları salt ekonomik nedenlerle göçmez, esas neden üst düzey akademik kadroların kendisini güvende hissetmemesidir. Bilim insanları huzursuz ve güvensiz ortamda bilim üretemezler. Tıbbı “büyücülük” ve “şifacılıktan” kurtaran “kanıt temelli araştırmalar ve test edilebilir sonuçlar” kanıt düzeyine taşıyan İbni Sina yaklaşık bin yıl önce “Bilim ve Sanat saygı görmediği toplumu terk eder” demişti. Gençler de yurtdışı yolundaLise Geçiş Sınavı sonrası yabancı özel okullara binlerce öğrenci başvurdu. Amaçlardan birisi de bu ülkelerin üniversitelerinde okumanın böylece kolaylaşması. Türkiye’de ciddi gelecek kaygıları olmalı. Önlerinde somut örnekler var: TÜBİTAK gençlere bilimsel yarışmalar düzenler ve teşvikler verir. İlayda Şamilgil TÜBİTAK yarışmasında dereceye dahi giremedi ancak 80 ülkede 5000’den fazla projenin katıldığı Fizik Proje Yarışması’nda birinci seçildi. Cornell Üniversitesi’nde burslu okuyor ayrıca NASA’da Mars çalışma grubunda. Yine reddedilen Mehmet Can Dursun ve İrfan Efe Boztepe, 54 ülkeden 2 bin 450 proje arasında birinci seçildi. Mehmet Türker tarafından yapılan Glassouse projesi reddedildi, İngiltere’de buluşlar yarışmasında 20 ülke ve yüzden fazla proje arasında birinci seçildi. TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerden bazıları ise; “Hacı robot”, “Papaz eriğini imam eriğine çevirme projesi”, “EKG önlüğü ile mahremiyeti korumak” vb.Sonuçta üniversitelerin kısır politikalar, siyasal çekişmeler içine çekilmesinden, “Bilim yuvaları”nın hedef alınmasından ve yıpratılmasından ülke bilim ve teknolojide oldukça geriler, çok zarar görür. Eğer 4 yılda 80 üniversite kurulur ve bir yılda 4 bin kişi kolaycılıkla profesör olursa artık bilimden söz edilemez. Üniversitelerin ticari-pratik amaca yönelik, kitlesel “faydacı” kurumlara evrilmesi düşünülemez. “Beyin göçü” artarak sürer ve gidenler dönmez.
En Çok Okunan Haberler
- Yatak odasında yakalandı: Kaçarken balkondan düşüp öldü
- Yer bildiren şirket ve esnafa vergi adımı
- Biri hukuk devleti mi dedi?
- Galatasaray'dan KAP bildirimi geldi!
- İstanbul'da AVM yangını: Çok sayıda itfaiye sevk edildi!
- Suriye ordusu çekildi... HTŞ, Hama'ya girdi!
- Geri dönen meyve sebze tartışma yarattı
- Halepçilik tuzağı
- Suriye’de ‘zafer’ de ‘kurtarmaz’!
- En yüksek mevduat faizini hangi banka veriyor?