1. Kafkas Tıp Günleri Sempozyumu
Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen ve 3 gün sürecek "1. Kafkas Tıp Günleri Sempozyumu" başladı. Konferansta söz alan TTB Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, ''Bugün hastalıklar için ilaç üretilmiyor, ilaç için hastalık aranıyor'' dedi.
Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Rektörü Prof. Dr. Abamüslüm Güven, sempozyumunu açılışında yaptığı konuşmada, Kars’ta bir ilkin gerçekleştirildiğini, kendi alanında iyi yetişmiş birçok bilim adamının bilgilerini, birikimlerini, konularıyla ilgili son bilimsel bulguları düzenlenen bir sempozyumla aktaracağını söyledi. “Bugün hala Karslı, Ardahanlı, Iğdırlı, biraz ciddi bir hastalıkta 300-400 kilometre gitmek zorunda kalıyor” diyen Prof. Dr. Güven, amaçlarının bölgeye değil, komşu illere de çağdaş sağlık hizmetlerini sunacak ve daha da önemlisi bilim yapabilecek bir kurum yaratmak olduğunu söyledi.
Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Yusuf Günerhan da bu sempozyumun geniş katılımlı ve zengin programı ile eğitim ve bilimsel çalışmalara katkı sağlayacağını söyledi. Günerhan, “Hekim arkadaşlar kimi sunumlarla bildiklerini hatırlayacak, kimi sunumlarla da yeni bilgiler edineceklerdir” dedi.
TTB Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesince Prof. Dr. Necdet Leloğlu Konferans Salonu'nda düzenlenen 1. Kafkas Tıp Günleri Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, tıbbın her şeyin çaresi olmadığını, piyasaya sürülen ilaç sayısının 6 bine ulaştığını, bu ilaçların yüzde 60-70'inden fazlasının piyasadan kaldırılmasının sağlık açısından hiçbir sorun oluşturmayacağını söyledi.
''Bazı hastalıklar hatta bir çoğu olabileceğine varıyor'' diyen Prof. Dr. Gürsoy, şunları kaydetti:
''Bunu ben 50 yıllık hekim olarak söylüyorum. Bu böyledir. Bugün hastalıklar için ilaç üretilmiyor, ilaç için hastalık aranıyor. Yöntemlerden biri bu zaten. Birçok ilaç piyasada vaktiyle kullanılmış ve 'bazı hastalıklara iyi gelir' derken piyasa artık ona doymuş. Aynı ilaca ufak bir şey eklemişler, 'acaba hangisine iyi gelir' diye hastalık arıyorlar. Tedavi edici hekimliğin bugün vardığı nokta budur. Araştırmalarımızı yönlendiren sermayedir, ilaç endüstrisidir, teknoloji endüstrisidir. Nereden maddi destek buluyorsanız o tarafa yöneliyorsunuz. Fakültelerimizde de üniversitelerimizde de ne yazık ki bu böyledir.''
Dünyadaki öncü tıp endüstrilerinden biri olan tıbbi mühendislik ve genetik mühendislik alanlarının hemen hemen tamamının üniversitelerden, kamu alanından çıkıp özel şirketlerin alanına girdiğini ifade eden Gürsoy, şöyle konuştu:
''Böylesine bir tıp dünyası ileriye yönelik çok büyük endişelere neden oluyor. Umuyorum ki bu eleştirel dünya, bizim pek haberdar olamadığımız, duymadığımız eleştirel yaklaşım, günün birinde bu bilimi de daha ayakları yere basar hale getirecektir. Hümanizmin ve determinizmin belirlediği ve uzun yıllar devam eden tıp eğitimi, özel firmalar tarafından teslim alındığı bir döneme doğru girmektedir ve tehlikeli bir gidiştir.''
Türkiye'deki sağlık sistemi
Türkiye'deki sağlık sistemini de eleştiren Prof. Dr. Gürsoy, ''Şu anda Türkiye'de uygulanan sağlık sistemi gerek Türkiye koşullarına uyum bakımından gerekse Türkiye gibi ülkelerin çok ihtiyaç duyduğu eşitlikçi bir anlayışla sağlık hizmetlerini sunma konusunda seçilebilecek en kötü örnek. Türkiye bugün sağlık alanını piyasalaştırmıştır. Piyasaya teslim etmiştir'' diye konuştu.
Dünya sağlık hizmetine yakından bakıldığı zaman sağlık hizmetinin kamu tarafından üretilmediği ve özel alandan hizmet satın alarak işlerin görüldüğünün kolaylıkla görülebileceğine dikkati çeken Gürsoy, şunları kaydetti:
''Bu dünyada denenmiş mevcut kullanılan yöntemler arasında sistemler arasında en pahalı ve en eşitliği bozan bir sistem olduğu kabul edilen bir şey. Bugün Sağlık Bakanlığını dinlerseniz Türkiye'nin sağlıkla ilgili temel sorununun hekim yetersizliği ve hekim sayısındaki azlık olduğunu duyarsınız. Başka bir şey söylemezler. Hekim sayısını bir misline çıkarırsanız bu işler hallolur anlayışı hakimdir. Olay hiç de öyle değil. Dünyada baktığımız zaman hekim sayısı bakımından bizden çok da farklı olmayan ülkelerdeki sağlık hizmetlerinin gerek üretimi gerekse sunumu bakımından Türkiye'den çok da iyi olduğunu göstermek mümkün.''
Prof. Dr. Gürsoy, sağlıkta ihtiyaçtan çok kazanç motivasyonunun ön planda olduğunu iddia ederek, ''Uzmanlık alanı seçen insanlar, kendi meslek hayatı boyunca uygulayacağı tıp mesleğini seçerken 'acaba benim alanımda performansta ne kadar alırlar' sorusunu soruyor ve ona göre uzmanlık alanını seçiyor. Bu sistemin çökmekte olduğunun yeterli kanıtıdır'' diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği