1946 Gümrük Bakanı Ürgüplü'den, 2021 Gümrük Bakanı Pekcan'a

Aslen Ürgüplü olan Suat Hayri Ürgüplü 1939 ve 1943 yıllarında Kayseri Milletvekili seçilir. 

9 Mart 1943 ile 13 Şubat 1946 yılları arasında İkinci Saraçoğlu Hükümeti'nde Gümrük ve Tekel Bakanı olur. 

Ürgüp Tekel Fabrikası’nın kurulması bu yıllara denk gelir.

Bakanlığı döneminde Suat Hayri Ürgüplü için yolsuzluk yaptığı iddiaları ve dedikoduları yayılır. 

Kibrit üretiminde kullanılan tutkal ile Yunanistan'a satılacak kibrit işinde ve 1946 yılındaki kahve alımlarında yolsuzluk yapmakla suçlanır.

Adının da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili, Bakanlığı'nca bir komisyon kurulur.

Ürgüplü: "Bu teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde, komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O nedenle, siyasi ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum.” der.

Söylentilerin artması üzerine olayın sağlıklı biçimde soruşturulabilmesi için bakanlık görevinden istifa eder.

Şu ayrıntıyı belirmek isterim:

Bu istifa o tarihe kadar siyasal yaşamda yaşanan bir ilktir. 

Çünkü kendi isteği ile istifa eden ve yargılanmasını talep eden ilk siyasidir.

Yüce Divan'da yargılanır.

Yargılama sonunda Ürgüplü ve diğer sanıklar hakkında beraat kararı verilir.

İnanır mısınız bu davranış yıllarca bazı okullarda İdare Hukuku dersinde örnek gösterilir ve okutulur.

Düşünseniz ya bir Bakan dedikodu var diye istifa ediyor ve kendisinin yargılanmasını talep ediyor.

Gelelim 2021 yılı Türkiyesi'nin Gümrük Bakanı Ruhsar Pekcan'a...

Ticaret Bakanlığı görevinden alınan Ruhsar Pekcan'ın aile şirketi üzerinden kendi bakanlığına dezenfektanı 10 kat pahalıya sattığı anlaşılır. 

Piyasaya 1 litresi 3 liradan verilen dezenfektanın bakanlığa 35 liradan verildiği tespit edilir. 

Vay vay vay…

Herhangi bir soruşturma açıldı mı

Tabii ki hayır!

Ruhar Pekcan'dan böyle bir talep var mı

Tabii ki hayır!

Bunları geçelim.

Peki bir açıklama

O da yok.

Bu da yetmezmiş gibi görevinden ayrılan eski Bakan’ın, kaldığı lojmanın 380 bin liralık tadilatını da kuruma ödettiği anlaşılır.

Rahmetli Büyük Önder Atatürk ne kadar sağlam temelleri olan bir ülke bırakmış bizlere.

Gelen yiyiyor, giden yiyiyor çok şükür millet ve devlet olarak ayakta kalabiliyoruz.

Siyasî düşünür Edmund Burke 200 yıl önce “Çoğunluğu yolsuzluğa bulaşmış kişilerden oluşan toplumlarda özgürlükler uzun süre yaşamaz” demiş.

Edmund Burke güzel söylemiş lakin esas soru şu:

Yolsuzluklar karşısında millet olarak bizler nasıl tavır takınacağız?

Ne diyeceğiz yani?

"Bunlar alnı secdeye değen insanlar, vardır bir bildikleri" deyip üzerini mi kapatacağız?

Yoksa Hz. Muhammed'in tüm müslümanlara söylediği: "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisini mi örnek alacağız?

Karar milletin...