3 yıl 4 ay 14 gün sonra ilk savunma!

İkinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon 3 yıl 4 ay 14 gün sonra ilk kez savunma yaptı.

3 yıl 4 ay 14 gün sonra ilk savunma!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.11.2011 - 17:36

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmada ilk kez savunması alınan tutuksuz sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon, ''Büyük sıkıntı ve eziyetle geçen, üzüntü ve acı yüklü, hiçbir şekilde hak etmediğim bir dizi hukuka aykırılıklar zincirinden sonra, nihayet söz hakkına sahip olup, kendimi 1232 gün (3 yıl 4 ay 14 gün) sonra huzurunuzda ifade edebilme olanağına kavuşmuş olmaktan duyduğum buruk mutluluğu belirtmek isterim'' diye konuştu.

"Gasp edilen bireysel haklarımı geri almaya geldim"

Bir yaşam boyu inandığı, savunduğu ve vazgeçilmez bir değer olarak kabul edip, büyük önem verdiği hukukun üstünlüğünü, bağımsız yargı ve adil yargılanma ilkeleri ile adaletine, bağımsız ve tarafsızlığına yürekten güven duyduğu Türkiye Cumhuriyeti yargıçları ve mahkemesinin karşısında olmanın huzuru ve güveni içerisinde olduğunu belirten Tolon, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ne var ki, aynı duygu ve düşünceleri beni böyle bir dava nedeniyle, sizlerin ve dolayısı ile yüce milletimizin huzuruna çıkaran yasal adı 'iddianame' olarak anılan, ancak içerikleri itibariyle yanlış, hatalı ve gerçeğe aykırı isnatları içerir özellik taşıyan, şimdiki halde ona yakın ve sonraki sayıları, şimdiden belli olmayan dokümanlardaki hukuki dayanaktan yoksun, ilişkisiz, irtibatsız ve de hayali olduğu kadar ön yargılı itham ve suçlamalara muhatap kılındığım için de, derin üzüntü ve hicap duymaktayım.
Ben, buraya esasında savunma yapmaya değil, yasa dışı uygulamalarla maruz kaldığım hukuk suikastını bir başka ifade ile hukuku maksatlı biçimde araç kılarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit yöntemlerinin tümünü kullanarak uyguladıkları cebir ile kişi hak ve hürriyetlerimin katledilmesini açıklamaya, ön yargılı haksız, mesnetsiz, kanuna aykırı uygulamalarla tahrip edilmek istenen kişilik haklarımı korumaya ve vaki haksız işlemler sonucu uğradığım zararı ortaya koyup, gasp edilen bireysel haklarımı geri almaya geldim.''

Mahkemeyi göreve davet etti

Bu dava nedeniyle, soruşturmanın başlangıcından bu yana her türlü yasal düzenleme ve mahkeme kararlarına rağmen, bilinçli ve programlı şekilde yönetildiğinden kuşkusunun olmadığını ifade eden Tolon, acımasız karalama kampanyaları ile onur ve saygınlığının rencide eden, meslek itibarını zedeleyen her türlü yayının kaynağını ortaya çıkarmayan, söz konusu yayınları engellemeyerek, bu yasa dışı uygulamaların sürüp gitmesine göz yuman kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmak için mahkemeyi göreve davet etti.

Yüce Türk mahkemeleri nezdinde adaleti aramaya ve bulmaya geldiğini anlatan Tolon, şunları söyledi:
''Şu hususu önemle ifade etmek isterim ki, kendimi bildiğimden bugüne kadar, yaşamımın hiçbir safhasında yasalara aykırı herhangi bir düşünce, amaç ya da kast sahibi olmadım. Yasa dışı herhangi bir teşebbüs, herhangi bir oluşum ya da eylemin içinde veya yanında, bilerek bilmeyerek, doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir şekilde yer almadım. Bir ömür boyu yasalara harfiyyen itaat edip, meslek yaşantımı yasaların uygulanması sorumluluğunu taşıyarak, yasa dışı uygulamalara ise engel olmak suretiyle görev ve sorumluluklar üstlenmiş bir kişi olarak bugünlere geldim.''

"1 Ekim 1960 tarihinde içtiğim anda, bugüne kadar hep özenle sadık kaldım"

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, devletin sağladığı olanaklar, halkın emeği, alın teri ve ödediği vergiler ile okuduğunu belirterek, ''Subay oldum ve ülkeme ve milletime samimiyet, sadakat ve özveri ile hizmet ettim. Yarım asra varan askerlik mesleğimin başında, 1 Ekim 1960 tarihinde içtiğim anda, bugüne kadar hep özenle sadık kaldım'' diye konuştu.

"Bu iddianame dünya hukuk tarihine geçecek eşi az bulunur yanlışlar, iftiralar dokümanıdır..."

Ettiği yeminlere, yaşam boyu sadık kalarak, vatana ve millete asla ihanet etmediğini, etmeyi de hiçbir zaman düşünmediğini ifade eden Tolon, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Görev ve sorumluluk alanımda, yasa dışı herhangi bir tutum, davranış ve fiillere de, kesinlikle göz yummadım. Bunun en büyük ve en somut delili, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki en üst rütbeye ulaştıktan sonra hizmetimi tamamlayıp, emekliye ayrılmamdır. Oysa ki, bu İddianamede, tamamen ön yargıya dayalı, mesnetsiz, kanuna aykırı sanal verilerle, gerçek dışı irtibatlandırmalar, akıl ve mantığa aykırı değerlendirmeler ile şahsıma asılsız bir çok suç isnat edilmektedir.
Aslı, esası olmayan, hiçbir somut delile dayanmayan, geçmişte değişik yerlerde vuku bulmuş, yasa dışı bazı olaylar, İddianamede sanki bir suç örgütü yapısında birbirleri ile suni biçimde bağlantılıymış gibi gösterilmek suretiyle, daima onurla yaşamış biri olan şahsıma, terör örgütü yöneticisi ya da üyesi olmak gibi aklın, mantığın kabul edemeyeceği, utanç verici, toplumun değer yargılarını temelden sarsan ve kamuoyu vicdanını ağır şekilde yaralayan asılsız suçlamalar yapılmıştır.
Tamamıyla gerçek dışı bir senaryoya dayalı olarak hazırlanan bu İddianame, şu ana kadar devam eden yargılama sürecinde anlaşılmıştır ki, dünya hukuk tarihine geçecek eşi az bulunur yanlışlar, iftiralar dokümanıdır.''

"Düzmece belge ve CD'ler..."

İddia makamının, yasal gerekleri yerine getirmeden ve tamamen ön yargılı bir şekilde yola çıkarak, hakkında 'şüpheli' sıfatıyla bir soruşturma başlattığını söyleyen Tolon, ''İddia makamı çok gecikmiş olarak yaptığı araştırma ve inceleme neticesinde, şahsımı suçlayıcı somut delil bulamadığı ve asla bulma olanağı da olmadığını anlamış olacak ki, çaresizlikten sonradan temin edilmiş yalancı tanıklardan, düzmece belge ve CD'lerden medet umarak, iddianamenin hacmini genişletmekten başka hiç bir fonksiyonu bulunmayan, tamamıyla gerçek dışı ve suni delillere dayanmak ihtiyacı hissetmiştir'' dedi.

"Arama el koyma tutanaklarında yer almayan 2 CD..."

İddianamede tarafına yöneltilen suç isnatlarının, oğlu Ali Tolga Tolon'un şahsi konutunda yokluğunda yapılan arama neticesinde ele geçirildiği iddia edilen ve arama el koyma tutanaklarında yer almayan 2 adet CD'ye dayandırıldığını savunan Tolon, söz konusu bu 2 adet CD'nin, ne kendisine ne de oğluna ait olmadığını savundu.

Tolon, savunmasını şöyle sürdürdü:
''İddianamenin 704. sayfasında, 'fişleme faaliyetleri' başlığı altında Ahmet Hurşit Tolon'un Kazakistan Caddesi'ndeki ikametinde yapılan arama işleminde çok sayıda evrak, doküman, not kağıtları ve CD bulunarak el konulduğu ileri sürülmektedir. Kazakistan Caddesi'ndeki adreste benim ikametim bulunmamaktadır. Burada, oğlum Ali Tolga Tolon ikamet etmektedir. Oğluma ait Kazakistan Caddesi'ndeki evin, benim ikametimmiş gibi gösterilmesinin tek nedeni, oğlumun yokluğunda, kapısının kilidi kırılarak yapılan yasa dışı arama neticesinde düzmece suç delilleri yaratmaktır.''

"Tesadüfler, biliçli bir biçimde örgütsel irtibatmış gibi değerlendirildi..."

Tolon, iddianamenin, sayısız teknik tahribatın ve sınırsız hayal ürünü örneklerin yanında, artık kanıksanan ''sehven''lerle kendisine yöneltilen iftiralar içerdiğini iddia etti.

İddianamenin 72. sayfasında kendisinden 'Yakamoz', 'Ayışığı', 'Eldiven' gibi örgütsel dokümanların elde edildiğinin ileri sürüldüğünü kaydeden Tolon, ''Şu hususu bir kez daha önemle belirtmek isterim ki, benimle ilgili 4 ayrı adreste yapılan arama neticesinde elde edildiği ileri sürülen belgeler arasında 'Yakamoz', 'Ayışığı', 'Eldiven' gibi dokümanlar kesinlikle bulunmamaktadır'' diye konuştu.

İddianameden örnekler veren Tolon, savunmasına şöyle devam etti:
''Ferda Paksüt ile Turan Çömez arasında 03.04.2008 günü saat 17.08'de yapılan telefon görüşmesi makaslanıp, daha sonra montajlanmış ve 'Osman Abini' sözcüğünden 'ni' eki çıkartılmak suretiyle 'Osman Abi' haline dönüştürülerek, benim kastedildiğim ve AKP'nin kapatma davasıyla ilgili Ferda Paksüt'ün, Turan Çömez vasıtasıyla tarafımdan bilgi aldığı intibaı yaratılmaya çalışılmıştır. Belli ki, bu sehven değil taammüden yapılmıştır.
Yine 14.03.2008 tarihinde saat 13.42'de Turan Sürücü ile yaptığım telefon görüşmesinde, o tarihte 8. Kolordu Komutanı olarak görev yapan, şimdi emekli olan Korgeneral Eyüp Kaptan'ı kast ederek 'kaptana-maptana danışalım' şeklindeki ifadem, adı iddianame olan bu dokümanda tahrif edilerek, 'AKP'nin kapatma davası' olarak kabul edilmiştir.
Genelkurmay karargahındaki günlük konuşmada Genelkurmay Başkanı'ndan kısaca 1. başkan ya da 1 numara, Genelkurmay 2. Başkanından ise 2. başkan ya da 2 numara olarak bahsedildiği herkes tarafından bilinen bir gerçek olmasına rağmen, iddianamede bu hitap tarzları şifreli konuşma olarak kabul edilmiştir.
Aynı şekilde, İsmet Tuncer ile yaptığım konuşmada geçen '1 numaralar-2 numaralar toplanacaklar' şeklindeki beyanım ile gerçekte bazı siyasi parti başkanları ile üst düzey yöneticilerini kast etmiş olmama rağmen, iddianamede bu hitap tarzım ile sözde 'Ergenokon' terör örgütünün 1 ve 2 numaralarını kast ettiğim ileri sürülmektedir.''

İddianamede, sınırsız bir hayalcilik ve şüpheciliğin de söz konusu olduğunu ileri süren Tolon, konuşmada geçen her sözün, mutlaka örgütsel bir şifre gibi kabul edildiğini söyledi.

Tolon, 2006'da bir lokantada tanıştığı kişinin, Akın Birdal suikastının azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay olduğunu daha sonra öğrendiğini savunarak, bu tarihten sonra Gülaltay ile başka hiçbir yerde hiçbir zaman bir araya gelmediklerini öne sürdü. Tolon, tesadüfen bir araya gelmelerinin örgütsel irtibat olarak gösterilmesinin de hayatın doğal akışına aykırı olduğunu iddia etti.

Hurşit Tolon, iddianamede ayrıca, günlük hayatta sık sık rastlanabilecek tesadüflerin, bilinçli bir biçimde örgütsel irtibatmış gibi değerlendirildiğini savundu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Tolon'un savunmasına ara vererek, duruşmayı 17 Kasım Perşembe gününe erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler