60 Kuşağı'nın Şükran Abi'siydi
Toplumcu yazar, şair, yayıncı Şükran Kurdakul'u 10 yıl önce bugün yitirmiştik.
Osmanlıca tartışmaları başlayalı beri Şükran Abi’yi ve onun bana söylediği bir sözü anımsıyorum sık sık.
1994’te, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Bergama Belediyesi ile birlikte düzenlediği Akdenizli Ozanlar Şenlikleri’nin ikincisi için Bergama’daydık.
Bir akşam yemekte Şükran Abi ile birlikte, yabancı konuklardan biri olan Filistinli şair Hanan Avvad’la, dilimize girmiş Arapça sözcükleri kullanarak konuşmaya başladık ve uzunca bir sohbet yaptık.
Konuşmadan sonra Şükran Abi -sözcüğü sözcüğüne değil elbette, anlam olarak- dedi ki: “Yahu, Türkçeyi ne hale getirmişler! Ne çok Arapça sözcük sokmuşlar dilimize!”
Tam 10 yıl önce bugün, 15 Aralık 2004’te aramızdan ayrılan Şükran Abi, 60 Kuşağı’ndan yazarların, şairlerin “abi”si Şükran Kurdakul, Türkçe bilinci yüksek, gerçek bir aydındı; Cumhuriyet dönemi yazar ve şairlerinin büyük çoğunluğu gibi bir halk çocuğuydu.
Daha öğrenciyken komünistlikle suçlanıp tutuklanmış, liseden atılmıştı. Daha sonraki yaşamıysa tam bir savaşımdı: Her zaman halkın ve işçi sınıfının yanında bir toplumcu ve eylemci, yazar ve şair olarak yaşamıştı, sonuna kadar.
Ben çok genç yaşta, 22 yaşımda tanıdım Şükran Kurdakul’u, kurduğu ve yönettiği Ataç Yayınevi’nde yanında çalıştım, yükselen toplumsalcı devinime kuramsal düzlemde katkıda bulunmak için Eylem dergisini çıkarışına, Türkiye İşçi Partisi’ndeki çalışmalarına tanık oldum.
Beni kolumdan tutup Türkiye Yazarlar Sendikası’na (TYS), daha sonra da PEN Yazarlar Derneği’ne götüren, üye yapan odur. TYS’de, PEN’de birlikte çalıştığımız yıllar unutulmaz anılar bırakmıştır bende.
Hele, uzun bir aradan sonraki her görüşmemizde bana yaşımı sorup söylediğimde “Yaa, o kadar oldun mu?” deyişi! Bir çocuk olarak tanıdığı benim geldiğim yaşa göre kendi yaşını değerlendiriyordu sanki.
Ataç’ı çıkarmadan önce yönettiği Yelken dergisinde Eray Canberk, Aydın Hatipoğlu, Afşar Timuçin ve Ömür Candaş gibi genç şair ve yazarları yazınımıza kazandıran Şükran Abi, önce Ataç’ın, ardından Eylem’in yayınına son verdikten bir süre sonra yayınevini de kapattı ve kendini kitaplarını yazıp yayınlamaya verdi.
Böylece yeni şiir kitaplarının, öykü ve inceleme, deneme, anı kitaplarının yanı sıra “Şairler ve Yazarlar Sözlüğü”, “Çağdaş Türk Edebiyatı” gibi yapıtlar kazandırdı bize.
90’lı yıllarda gazetemizde yazdığı köşe yazıları da çok önemlidir, kitaplaşması gerekir kanımca.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği