660 bin çocuğa taciz
Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel saldırı son 5 yılda yüzde 400 oranında arttı.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, Türkiye’nin korkutan gerçeklerini gündeme getiriyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısında 2008’den 2013’e kadar olan 5 yıllık süreçte yüzde 400 oranında artış yaşandı. Uzmanlar, adli mercilere yansımayan olaylar da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de 2012’de en az 660 bin cocuğun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını belirtti. Şefkat-Der’in raporunda, Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçlarının 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812 iken; 2011’de 18 bin 334, 2012’de ise 33 bin 992 olduğuna dikka çekildi. Raporda, bu rakamın tamamen gerçeği yansıtmadığı da belirtilerek “Buradan yola çıkarak bir oranlama yaptığımızda, adli mercilere yansımayan durumları da göz önüne alarak 2012 için Türkiye’de en az 660 bin cocugun cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldiğini söyleyebiliriz” denildi. ‘Eğitim kadar ruhsal gelişim de önemli’ Biz de, bu veriden yola çıkarak “Nasıl oluyor da giderek muhafazakârlaşan bir ülkede, pedofili davalarında yüzde 400 oranında artış yaşanıyor” sorusunu uzmanlara yönelttik. Türkiye Çocuk ve Gençlik Psikiyatrisi Derneği Adli Tıp Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, çocuğa karşı işlenen cinsel suçların artmasının tek bir nedene bağlanamayacağını belirterek “Benim en çok dikkatimi çeken konu, son dönemlerde özellikle 12- 16 yaş arası çocukların internet üzerinden giderek daha fazla istismara uğraması. Aileler, çocuklarının ruhsal gelişimini takip etmiyor, gün içeresinde internette kiminle ne yaptığını bilmiyor. Aileler başarıyı yalnızca eğitimde arıyor, ancak çocuğun ruhsal gelişiminden habersizler” dedi. ‘Kız-erkek ayrımı sağlıksız’ Coşkun, cinselliğin rahat konuşulamadığı, kapalı toplumlarda cinselliğin sağlıksız bir yöne doğru kaydığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Örneğin, kız ve erkeği ilköğretimden itibaren ayırmak, sağlıksızlığı başlatıyor. Çocuğun normal gelişimi karşı cinsiyle bir arada büyümesini gerektirir. Ergenlik
döneminde de kız ve erkek aynı toplumda olmalı, bu şekilde psikoljik, sosyal gelişimini tamamlamalı. Aksi halde karşı cinsi cinsel obje olarak görecektir.” ‘Çocuğun beyanı delil sayılmıyor’ İstanbul Barosu Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu üyesi avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu da, yargılamadaki en önemli yanlışın ise çocuğun beyanına itibar edilmemesi olduğuna dikkat çekerek: “Çocuğa yönelik cinsel suçların genellikle bir tanığı olmuyor. Yargı aşamasında, sanıklar genellikle tahliye oluyor. Burada yapılması gereken, uzmanların çocuğun beyanınıdan yola çıkarak, manevi bulguları göz önünde bulundurarak hazırladıkları rapor delil sayılmalıdır.”
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!