ABD’de yayınlanan Türkiye raporunda ‘iç siyasete müdahale’ tavsiyesi
ABD'li düşünce kuruluşu Brooking Enstitüsü tarafından yayınlanan “Yeni Türkiye için yeni ABD politikaları” başlıklı raporda, Türkiye’de gerçekleşebilecek olası bir iktidar değişikliğinden, dış politikaya kadar birçok konu masaya yatırıldı.
ABD’nin önemli dış politika enstitülerinden Brooking tarafından
hazırlanan raporda, Türkiye iç politikasına yönelik mesajlar dikkat çekti. Raporda,
seçilecek yeni hükümetin, Batı ile bağları yeniden tesis edebileceğinin altı
çizilirken, Washington yönetimine de bunu görünür kılmak için Türkiye iç
siyasetine yönelik baskıyı sürdürmesi gerektiği tavsiye edildi. Marmara
Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Barış Doster, raporu, Sputnik’ten
Turan Salcı’ya yorumladı.
Prof. Dr. Doster’in rapora ilişkin değerlendirmesi şu şekilde oldu:
“ABD’de, Dışişleri Bakanlığı veya Savunma Bakanlığı doğrudan
devreye gireceği gibi, bu tarz düşünce kuruluşları da muhatap veya hasım
devleti etkilemek, biraz korku salmak, onlar üzerindeki nüfuzu baskıyı
arttırmak isterler. ABD’de önemli bir düşünce kuruluşu olan Brooking
Enstitüsü’nün de bu son raporunu böyle yorumluyorum. Türkiye’nin bunlara karşı
deneyim kazanmış olması beklenir. Aynı zamanda iç cepheyi kuvvetlendirmesi,
iktisadi, bilimsel, teknolojik, endüstriyel alanda altyapısını kuvvetlendirmesi
gerekir.”
‘MUHALEFETE DÜŞEN BU
RAPORU REDDETMEKTİR’
ABD Başkanı Joe Biden’ın da ‘Türkiye’deki muhalefetin
desteklenmesi’ yönündeki açıklamalarını hatırlatan Doster, “Türkiye’deki
muhalefet bir an evvel buna en gerekli, en tutarlı, en yürekli ve en açık tonda
itirazını dillendirilmelidir. Türkiye’de muhalefet, demokratik yollarla halkı
ikna ederek ve seçimle iktidara gelmelidir. Bağımsız bir devlete, egemen bir
devlete, onurlu bir devlete yakışan da budur. Eğer Batı emperyalizminin,
ABD’nin veya AB’nin desteği ile bir iktidar arayışı söz konusu olursa bunu
kimse kabul etmez. O yüzden muhalefete düşen bu raporu reddetmektir” dedi.
‘NATO, ABD
EMPERYALİZMİNİN İŞGAL VE SALDIRI AYGITIDIR’
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise “NATO’nun yapısı
işi zorlaştıracak olsa da üye ülkeler, Ankara’nın veto gücünü kötüye
kullanmasını önleyecek mekanizmalar hakkında ciddi düşünmeye başlamalı” ifadeleri
oldu. Peki, bu, Türkiye’nin NATO’daki veto hakkının kaldırılması anlamına mı
geliyor. Doster’in değerlendirmeleri şöyle:
“Türkiye’ye gözdağı veriliyor. Ben, Türkiye’nin NATO
üyeliğine de AB üyeliğine de karşıyım. Çünkü NATO’nun bir ittifak örgütü olduğuna
inanmam. NATO, ABD emperyalizminin işgal ve saldırı aygıtıdır. NATO, sadece
ABD’nin hasmı olan ülkelerde değil ABD’nin müttefiki olan NATO üyesi ülkelerde
iktidarlara hizaya sokmak için üzerlerindeki ABD nüfuzunu pekiştirmek için
kurulmuş ve yapılandırılmış bir örgüttür. NATO, Türkiye’nin hiçbir meselesinde
yanında değildir. Bilakis PKK/YPG ve FETÖ terör örgütlerini desteklemektedir.
Bu aşamadan sonra NATO’da bir kural olan ‘kararlar oy birliği ile alınır’
kuralının değişmesi çok zor. Ama bu tarz açıklamalar üzerinden Türkiye’ye
yönelik bir endişe, bir korku, bir kaygı iklimi yaratmak, Türkiye’ye belli
konulardaki hassasiyetini törpülemesi, geri adım atması için bir baskı kurma
mekanizması olarak zaten bu raporlar yazılmış.”
‘TÜRKİYE, DOĞU
AKDENİZ’DE YALNIZLAŞMIŞ DURUMDA’
Raporda, Doğu Akdeniz’den bahsedilmesinin ardından
kullanılan "Washington, Türkiye’nin yeni dış politikasından endişe duyan
artan sayıda ülkeyle daha etkin çalışabilir" ifadelerinin de üzerinde
durulması gerekiyor.
Doster, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de yalnızlaşmış durumda” diye
başladığı sözlerine şöyle devam etti:
“Doğu Akdeniz’de, Türkiye’ye karşı geniş, kalabalık bir
hasım cephe var. Türkiye karşıtı bu cephe zaten ABD ile ilişkileri iyi olan ve
Türkiye’ye karşı birlikte hareket eden ülkeler. ABD’nin Doğu Akdeniz’deki
varlığını daha da artırması, Doğu Akdeniz’de zaten fazlasıyla müdahil olduğu
meselelere daha fazla müdahil olması, bu ülkelere daha fazla destek vereceğini
açıklaması da Türkiye’nin üzerindeki baskıyı çoğaltmak, derinleştirmek,
kurumsallaştırmak, çeşitlendirmek ve Türkiye’nin yalnızlığından daha fazla
istifade edip Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de geri adım attırma amacına yönelik.”
‘TÜRKİYE, S-400
KONUSUNDA GERİ ADIM ATMAMALIDIR’
Raporda ayrıca Biden’a, “S-400'lerin devre dışı bırakılması
karşılığında CAATSA yaptırımlarının kaldırılması” önerisi de yapılıyor. Doster
bu konuda, “Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemi almasını doğru buluyorum.
Türkiye, bu tercihinden vazgeçmemelidir. Eğer CAATSA yaptırımlarına ilişkin ABD
tehdidi ve şantajı Türkiye’ye geri adım attırırsa bu, Türkiye’nin saygınlığına,
itibarına, caydırıcılığına çok büyük gölge düşürür. Türkiye, CAATSA
yaptırımlarından çekinip S-400 konusunda geri adım atmamalıdır, taviz
vermemelidir” yorumunda bulundu.
Türkiye’nin ABD’nin bu baskılarına karşın bölge merkezli bir dış politikaya yönelerek Irak, Suriye ve İran gibi ülkelerle ilişkilerini kuvvetlendirmesi gerektiğini ifade eden Doster, “Türkiye, emperyalizm ile arasına mesafe koymalıdır” diye de ekledi.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Emekliye iyi haber yok!
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!