ABD’den acı Türkiye tablosu
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye’deki hak ihlalleri sıralanırken ifade ve basın özgürlüğü konusunda yaşanan gerilemeye dikkat çekildi.
Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğüne sert eleştiriler yöneltilirken 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hükümetin OHAL ve KHK uygulamaları ile birlikte bir çok hak ihlali yaşandığı vurgulandı. Raporda, tutuklu gazeteci sayısının fazlalığına dikkat çekilirken gazetimize yönelik operasyonlara, muhaliflere yönelik baskılara işaret edildi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson geleneği bozarak, bir önceki Obama yönetiminin hazırladığı raporu kendisi açıklamadı. İnsan hakları savunucuları bu durumu eleştirdi. Türkiye kısımına geçen yıla oranla iki sayfa daha uzun yer ayrılan 75 sayfalık raporda, ilk olarak 15 Temmuz darbe girişimi sırasındaki sivil kayıplardan bahsedildi. Darbe girişiminde 240’dan fazla kişinin hayatını kaybettiği, 2 bin 100’den fazla kişinin de yaralandığını hatırlatıldı. “Din adamı” ifadesi kullanılan Fetthullah Gülen’in Türk hükümeti tarafından darbeden sorumlu tutulduğu belirtildi. Türkiye’deki en temel insan hakları sorunlarının sıralandığı raporda ilk sırada adil yargılama sürecine ulaşımda yaşanan sorunlar yer aldı.
KHK’lerle şüphelilerin yasal yardıma ulaşımlarının kısıtlandığı, şüphelilerin suçlamada bulunulmadan bir aya kadar tutulabilmelerini mümkün kılındığı belirtildi. Listede ikinci sırada yer alan madde ise hükümetin ifade özgürlüğüne müdahelesi oldu. Buna göre hükümet ifade özgürlüğüne, medyaya, internete kısıtlama getirdi, darbe girişiminin ardından medyaya baskıyı artırdı. Yetkililer, çoğunluğu Gülen haraketi ya da PKK ile bağlantılı olmakla suçladıkları 140 gazeteciyi tutukladı. Hükümet, basın kuruluşlarını, yayıncı kurumları kapattı, medya firmalarına baskınlar düzenlendi, sözde tartışmalı içeriği olan materyallere el konuldu. Terörist gruplara destek olmakla suçlanan gazeteci ve editörlere cezai soruşturma açıldı, kitaplar yasaklandı, terörizm konulu haberlere yayın yasağı getirildi, internet siteleri yasaklandı. Neredeyse bütün Kürtçe gazeteler kapatıldı.
Listenin üçüncü maddesinde ise sivillerin güvenliğinin sağlanamaması yer aldı. PKK ile birlikte IŞİD saldırıları nedeniyle geçen yıl çok sayıda sivil kayıp verildiğine dikat çekilen raporda, PKK ile mücadelede hükümetin sivilleri korumak için yeterli önlemler almada başarısız olduğu, güneydoğuda yüzbinlerce kişinin evlerini terk ettiği, yaklaşık 200 sivilin öldüğü vurgulandı. Diğer maddeler ise “cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri”, “insan hakları ihlali gerçekleştiren güvenlik güçleri ve yöneticiler hakkında soruşturma açılması ve cezalandırılmaları konusundaki eksiklikler” olarak sıralandı. Cezaevlerindekilerin sağlık hizmetlerine erişimindeki sorunlara dikkat çekildi. Darbe girişiminin ardından 3 bin yargı mensubunun işinden olmasının, yargı bağımsızlığının daha da kısıtlandığına dikkat çekildi.
Azınlıklar da var eğitim de
-Kürt politikacıların ve destekçilerinin gözaltı ve tutuklamalarına yer verildi.
-Dokunulmazlığın, insan hakları ihlalleri ile suçlanan güvenlik güçleri ve diğer hükümet yetkilileri ile ilgili soruşturma, yargılama ve cezalandırma sürecinde bir problem olduğuna dikkat çekilen raporda, teröre karşı savaşta görev yapan güvenlik görevlilerinin yargılanmasının güçleştirildiği vurgulandı.
-Raporda, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmanın ağır ilerlemesi de eleştirildi.
-Darbe girişimi sonrası gözaltına alınan kişilere taciz ve işkence uygulandığına işaret
edildi. Darbe girişimin ardından keyfi tutuklamaların arttığına vurgu yapıldı.
-Darbe girişiminin ardından hükümetin yüzlerce işyerine, Gülen Haraketi ile bağlantılı olmakla suçlananların mal varlıklarından yaklaşık 15 milyar liraya el koyduğu belirtildi. Rapora göre hükümet, muhalif 195’ten fazla medya kuruluşunu kapattı.
-İnsan hakları örgütlerinin karakollara kapalı devre kamera sistemleri kurulmasına
rağmen güvenlik güçlerinin karakol dışında gözaltındakilere kötü muamele yaptığı uyarısı aktarıldı.
-Türkiye’ye gelen sığınmacıların eğitim, iş ve sosyal güvenlik eksikliklerine dikkat çekilen raporda, özellikle sığınmacılar arasında çocuk işçiliğin yaygın olduğu aktarıldı.
-Çeşitli insan hakları örgütlerinin Suriye sınırından Türkiye’ye kaçak yollardan girmeye çalışan çok sayıda kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğüne yönelik iddialarına raporda yer verildi.
-Raporda, Aleviler, Hıristiyanlar, LGBTİ vatandaşlar gibi azınlık grupların ayrımcılık ve şiddet tehdidi ile karşı karşıya olduğu, hükümet yanlısı medya organlarının azınlıklara karşı bir dil kullandığı, hükümetin azınlık grupları korumak için yeterli önlem almadığı ifade edildi. Yahudilerin anti-Semitizm nedeniyle göç ettikleri belirtildi.
-4+4+4 eğitim sistemi düzenlemesinin kız çocuklarının okula gönderilmemesi ve erkenden evledirilemesi endişelerini artırdığına yer verildi.
Cumhuriyet'te raporda
Raporda, hükümetin ve destekçilerinin, gazetecilere baskı yapmak için aralarında tehditler, davalar hatta fiziksel saldırılar olan çeşitli yöntemlerle gazetecilere baskı yaptığının altı çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP üyelerinin, eleştirel haber yapan gazetecilere sözlü olarak saldırıda bulunduğu hatırlatıldı. Uluslararası Basın Enstitüsü’nün araştırmasına atıf yapılarak hükümet yetkilileri ile milliyetçilerin gazetecileri internette hedef alarak taciz ettikleri belirtildi. Raporda gazetemizin 11 yazar, yönetici ve muhabirinin tutukluluklarına dikkat çekilirken eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’a 6 Mayıs’ta adliyede saldıran ve cinayete teşebbüs ile yargılanan şahsa yöneltilen suçlamaların hafifletildiğine dikkat çekildi. Gazetemiz yazarlarından Özgür Mumcu için Erdoğan’a hakaret suçlamasıyya 5 yıl hapis istendiği aktarıldı. Yine gazetemiz yazarlarından Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’ın Paris’te Charlie Hebdo dergisine gerçekliştirilen ve 12 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından yazılarında Charlie Hebdo karikatürüne yer verdikleri için “dini değerleri aşağılama” suçlaması ile iki yıl hapis cezası verildiği hatırlatıldı. Charlie Hebdo karikatürlerinin olduğu bir ekin yayımlanmasının ardından gazetemizin tehditlere maruz kaldığı kaydedildi.
Ankara'dan yanıt: Hiçbir dayanağı yok
Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Raporun Türkiye ile ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği ifade edilen açıklamada, “Devletimizin ve ulusumuzun varlığına yönelik emsali görülmemiş terör tehditleriyle karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C ve DEAŞ başta olmak üzere, terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır” denildi. “15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemesi manidar bulunmuştur” denilen açıklamada ayrıca PKK’ye karşı yürütülen mücadelenin ‘iç çatışma’ olarak nitelendirilmesinin kabul edilemeyeceği vurgulandı. Açıklamada, “Raporun, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına matuf olarak alınan tedbirlerin gerekliliğini; ayrıca, tüm bu koşullar altında büyük çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu toplam 3.2 milyon sığınmacıya yönelik eşi görülmemiş çabalarımızı da idrak etmekten geri kaldığı esefle karşılanmıştır. Yapıcı işbirliği anlayışı içinde makamlarımızca sunulan bilgi ve görüşleri yok sayan bu raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır” ifadeleri kullanıldı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama