Adalette utanç gecesi
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca ve cemaatçi polisler hakkında verilen tahliye kararı Çağlayan Adliyesi’nde mahkemeler arası karar savaşına döndü.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu cemaat operasyonlarında tutuklanan şüphelileri hakkında İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi tahliye kararı verdi. Karar, adliyede mahkemeler arası karar savaşlarına dönerken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı adliyede gece mesaisi yaparak tahliye kararlarına “dur” dedi.
"Savcı: Ben görevimi yaparsam canıma okurlar"
Şüphelilerin avukatları İstanbul Sulh Ceza Hakimlikleri’nin reddine ilişkin İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne talepte bulundu. Mahkeme de avukatların talebini yerinde bularak kararında CHP Denizli Milletvekili, eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in yargılandığı davaya atıf yaptı. Kararda, ceza yargılamasında başvurulan kanıtlama araçlarından birinin belgeler olduğu aktarılarak, “Yargılama makamları, suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken, kendiliklerinden getirttikleri ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadır. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için belgenin aslının, bu mümkün olmadığı taktirde ise aslına uygunluğunun yetkili makam ve kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir” denildi.
Tutukluluk uzadı
Mahkeme reddi hakim talebinin ardından tahliye taleplerini incelemesi için İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni yetkilendirdi. 32. Asliye Ceza Mahkemesi Karaca ve 70 polisin tahliyesine karar verdi. Kararda, ilk tutuklama kararı verilmesi koşullarında değişiklik olmaması şeklinde yasanın aramadığı gerekçelerle tutukluluğun uzatıldığı vurgulandı.
Cezaevi önünde beklediler Tahliye kararının ardından önceki gece UYAP kapatılarak kararın cezaevine gitmesi engellendi. Şüpheli avukatları ve gazeteciler Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde polisin müdahalesine maruz kaldı. Haklarında tahliye kararı verilen şüphelilere destek olmak için çok sayıda kişi Silivri Cezaevi önünde toplandı. Jandarmanın “dağılın” uyarısı yaptığı destekçilerin bekleyişi sabaha dek sürdü. Öte yandan basın mensupları adliye binasındaki basın odasına dün de savcılık talimatıyla alınmadı. |
Gece mesaisi
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği ise 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yetkisi olmadığı halde verdiği reddi hakim kararının usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle “yok hükmünde” olduğuna, ayrıca 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nden tahliye talepli dilekçelerin istenmesine karar verdi.
Mahkeme kararlarının birbiri ardına geldiği süreçte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu önceki gece 02.20’de basın açıklaması yayınladı. Salihoğlu açıklamasında, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevine girmemesine rağmen soruşturma dosyalarını temin etmeden ve incelemeden 24 Nisan’da “görevsiz ve yetkisiz” olarak İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni görevlendirdiğini belirtti. İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 25 Nisan’da aldığı kararlarla İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının hukuken geçersiz olduğuna dair karar verdiğini kaydetti. Salihoğ lu, kararın savcılığa gönderilmediği, bu kararları avukatlara tebliğ ettiği aktarıldı. Salihoğlu, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verdiğini kaydetti.
Mahkemeye iade
Nöbetçi infaz savcılığı da dün akşam saatlerinde 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararını, mahkemeye iade etti.
Davutoğlu: Emri Pensilvanya verdi Başbakan Ahmet Davutoğlu, STV Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve usulsüz dinleme soruşturmaları kapsamında tutuklanan 70 polis hakkında çıkarılan tahliye kararını değerlendirdi. “Yargıda bir darbe yapmaya kalkıştılar. Asliye hukuk mahkemesi yasaların dışına çıkarak tutuklularla ilgili tahliye kararı aldı” diyen Davutoğlu, tahliye kararı için bir hafta önce Pensilvanya’dan talimat alındığını öne sürdü ve buna ilişkin kayıtların ellerinde olduğunu açıkladı. Gülen, tahliye imasında bulunmuş Tahliye kararına ilişkin Fethullah Gülen’in son açıklamasında tahliye imasında bulunduğu ortaya çıktı. Fethullah Gülen’in 20 Nisan’da yayınlanan sohbetinin satır arasında “Allahım, medrese-i Yusufiye misafirlerini salıver ve onları en çabuk zamanda sevdiklerine kavuştur!..” dediği belirtildi. |
Tahliye kararının yarattığı sorular
Samanyolu Yayın Grup Başkanı Hidayet Karaca, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu cemaat operasyonlarında tutuklanan şüphelilerin tahliye kararı Sulh Ceza Hakimlikleri ve Asliye Ceza Mahkemeleri arasındaki güç savaşını ortaya koydu. Tahliye bilmecesi beraberinde Sulh Ceza Hakimlikleri’nin yetki alanları ile ilgili pek çok soruyu da gündeme getirdi.
* Sulh ceza hâkimliğinin yetkisi
Sulh Ceza Hakimlikleri 17-25 Aralık operasyonlarının ardından 6545 sayılı Yasa ile kuruldu. Savcılığın yürüttüğü soruşturmalarda arama, el koyma, tutuklama ve tutukluluğa itiraz kararlarının verilmesi Sulh Ceza Hakimliklerinin yetki alanında bulunuyor. Söz konusu Sulh Ceza Hakimliği yargıcının reddi ile ilgili madde ise Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde düzenleniyor. Maddede, “Reddi istenen Sulh Ceza Hakimine karşı, yargı çevresi içinde bulunduğu Asliye Ceza Mahkemesi karar verir” hükmü yer alıyor.
* Mahkeme yeni, kanun eski
Şüpheli avukatları söz konusu durumda Sulh Ceza Hakimlikleri yargıçları hakkında Asliye Ceza Mahkemesi’ne reddi hakim talebinde bulundu. İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi de avukatların talebi yerinde bularak, tahliye incelemesini yapmak üzere İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ni atadı. İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği ise kararında şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bu durum da Asliye Ceza Mahkemeleri’nin kararlarının Sulh Ceza Hakimliklerini bağlayıp bağlamadığı ikilemini ortaya çıkardı. Konuyla ilgili görüşünü sorduğumuz avukat Celal Ülgen, torba yasada Sulh Ceza Hakimlikleri ile ilgili kanunun değişmediğine değinerek, “Kanunda boşluk var. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararı Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının üstünde olamaz. Hiyerarşik açıdan Sulh Ceza Hakimliği, Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olarak sıralanır. Sulh Ceza Hakimlikleri yeni ama karar eski” yorumunda bulundu.
* Torba yasa ne diyor?
Sulh Ceza Hakimliklerinin kurulmasını düzenleyen 6545 sayılı yasanın 10. maddesinde Sulh Ceza Hakimlikleri ile ilgili yetkileri ve görevleri barındırıyor. Madde, özetle “Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hakimliği kurulmuştur” diyor.
* Savcının imzalama(ma) yetkisi
Mahkemenin verdiği tahliye kararının cezaevi tarafından infaz edilebilmesi için savcının mahkeme tarafından hazırlanan tahliye müzekkeresini imzalaması gerekiyor. Söz konusu olayda şüpheli avukatları önceki gece İstanbul Adliyesi’nde müzekkereyi imzalatacak nöbetçi savcı bulamadılar, Savcıya ulaşıldığında ise Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı’nın talimatıyla imzalamayacağını belirttiğini dile getirdiler.
“Başsavcı veya Başsavcı Vekilinin müzekkereyi imzalamama talimatı verme yetkisi var mıdır” diye sorduğumuz Prof. Dr. Ersan Şen, “Tahliye kararı yanlış, yasal dayanağı yok. Başsavcı infazına izin vermiyor. Bu kanunsuz emir değil. Başsavcı yetki bakımından yetki yokluğundan infazı engelliyor. Dünyanın hiçbir yerinde 10 adet hakimliğin 10’u da reddedilmez. Böyle radikal bir hareket yaparsanız radikal hareket bulursunuz. Olağanı konuşmuyoruz. Söz konusu durumda silahlar çekilmiş. HSYK müdahil olmalı” dedi. Avukat Celal Ülgen ise, savcıların imzalamama emri veremeyeceğine vurgu yaparak, “Savcının emriyle tahliye kararlarını durdurmak yanlış. Taraf gözlüğü ile değil hukukçu kimliği takmak lazım. Somut olayda olayda bir pusu kurulmuş. Askeri casusuk davasında yetkili hakimin nöbet günü beklenmiş. O da yandaş diye gördüğümüz bir hakimi atamış. Doğru hiçbir tarafı yok. Her iki tarafın da yaptığı yanlış” diye konuştu.
* Yeni Şafak sakladı
Yenişafak Gazetesi 23 Nisan tarihinde “Paralel kamikaze” başlıklı bir haber yaptı. Haberde, polislerin avukatlarının 20 Nisan’da İstanbul 29. Asliye Ceza’dan tahliye talep ettiği kaydedilerek, “Eski ÖYM başkanı olan Hakim Metin Özçelik de yetkisi olmadığı halde dosyaları talep edince adliyede krize neden oldu” denildi. Haberde, Eski İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel yetkili Hakimi Metin Özçelik’in yetkisi olmadığını iddia ederek savcılardan inceleme yapmak üzere dosyaları talep ettiği belirtildi. Adalet Bakanlığı’nın İstanbul Adliyesi’ne yazı göndererek Asliye Ceza Mahkemeleri’nin Sulh Ceza Hakimliklerinin verdiği kararlara bakamayacağı, Sulh Ceza Hakimliklerinin verdiği kararlara yapılacak itirazları değerlendirme makamının aynı hakimlikler olduğu belirtilmişti.
* Yolu açan İslam Çiçek
Avukat Ömer Turanlı yaptığı açıklamada reddi hakim kararının sebebinin İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği yargıcı İslam Çiçek olduğunu belirtti. Turanlı, “İslam bey reddi hakim talebinin sulh cezaya değil mahkemeye yapılması gerektiğine karar verdi” dedi. Çiçek’in ismi 17 Aralık soruşturması kapsamında bakan çoçukları ile Rıza Sarraf’ı tahliye eden hakim olarak hafızalara kazınmıştı.
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü