Adamın biri bir gün bir bara girmiş...

Fıkra severlerin dilinden düşmez: Adamın biri bir gün bir bara girmiş, “Bütün hesaplar benden sen de iç garson!” demiş, sonra hesabı ödemeyince dayak yemiş, ardından ertesi gün yine gelmiş, yine aynı şeyler olmuş, bir sonraki gün yine gelmiş garson yine pataklamış adamı, üçüncü gelişinde adam garsona dönüp “Bak herkese içkiler benden fakat sen içme, içince sapıtıyorsun, kavga çıkartıyorsun” demiş; bizler de buna gülmüşüz.

Yayınlanma: 02.11.2019 - 22:44
Adamın biri bir gün bir bara girmiş...
Abone Ol google-news

Fıkra gibi bir olay Kanada’nın kuzeyindeki Yukon otonom bölgesinde, Alberta’nın epeyi yukarısında gerçekten yaşandı. Kuzey Kutup bölgesine varmaya 240 km. kala bir küçük kasabada, Dawson’da hikâyesi halen anlatılır. Dawson dedikleri nehir kenarında bir kasaba, bin beş yüz kişi yaşar. Ayağınıza biraz çabuksanız 20 dakika, aheste gezerseniz yarım saatte bütün evlerin önünden geçmiş olursunuz; kasaba biter. Sonrası kuzeyin muhteşem tabiatıdır. 

Dawson’un Kanada tarihindeki önemi, bir vakitler burada “Altına Hücum” yaşanmış olmasında yatıyor. Yukon Nehri’nde altın bulunduğu duyulunca buraya akın akın insan geliyor. Nehrin taşıdığı alüvyonda, toprakta, kilde altın var ama çıkarması bir dert; pek çok hüzün, acı, yıkım, cinayetler, iflas ve intihar ardı arkasına... 

TERK EDİLMİŞ GÖRÜNTÜ...

Dawson’da şimdi kimse altın aramıyor, burada bu insanlar ne yapar, bu da ayrı bir merak konusudur... En yakın yerleşim yeri Paris kasabasına gitmek, hayatlarındaki en büyük gezintidir; bu Paris buranın Paris’idir. Orası da insan kıtlığı yaşıyor, beş yüz kişilik bir köy aslında, adı Paris; barları, striptiz yerleri meşhur.

Alaska eyaleti sınırına yakın Dawson’un bütün bu terk edilmişliğine rağmen onu meşhur eden, hatta sırf bu nedenle ziyaretçisi olan bir lokantası, barı da bulunuyor: Sourtoe Kokteyl Bar. 

1920’lerde bu bölgede altın arayıcılarına viski kaçakçılığı eden Otto ve Louis adlı iki kardeşten birisi eksi 40 derecede donmak üzereyken öteki tarafından kurtarılır, fakat ayağı neredeyse donmuştur ve kangren olmasın diye Louis’in ayak parmaklarını ağabeyi bir baltayla keser, bunlardan bir tanesini de hatıra diye bir kavanozda saklayacaklardır. Elli yıl sonra parmaksız dedenin çocukları, torunları Dawson’da bir otel, bar, lokanta açar ve sırf orijinallik olsun diye, dedelerinin bu kesik ve mumyalanmış başparmağını içki servisinde müşteriye sunmaya başlar. Viskinin içinde yüzen bir ayak baş parmağı, çürük renkte... Bu iğrençliği viskiyle sunan Sourtoe (Ekşimsi başparmak) Barı’nda bir kural vardır, viskiyi bir kerede içeceksiniz ve dudaklarınızı da bu parmağa değdireceksiniz. Bunu yapana sonraki içkiler bedava; alkış da geliyor. 1970’ten beri bu acayip âdeti görmek, denemek için kimler gitmedi ki...

PARMAK KAYBOLUNCA...

Her şey 2013’e kadar güzel gitti. Viskiler bitiyor, mumyalanmış ve bir tür parafinle yüzeyi kaplanmış ayak başparmağı hem meşhur olmuştu hem de kadehten kadehe dolaşıyordu. Hiç kimsenin aklına da bu parmağın bir gün öyle ya da böyle birisinin midesine gidivereceği gelmiyordu... Sonra günün birinde, 2004 yılında, Amerikalı bir gezgin, Joshua Clark, kasabaya gelir ve sadece bu tuhaf viski içme geleneğini görmek ister. Tıpkı fıkrada olduğu gibi, bir gün bara girer, bir viski ısmarlar, içinde yüzen bir parmak, barmen yapılacakları tarif eder: Bir dikişte viskiyi bitir, dudakların parmakla temas etsin; bravo sana. 

Joshua kadehi kaldırır, şerefe, sonra bir dikişte içer ama bardağı boş olarak geri uzatır; barda panik başlar. 

Kırk yıldır ekmek kapısı olan Louis dedenin parmağı Joshua’nın midesindedir. Polis, şerif çağrıldıysa da para etmez; yasaların da eksik etek kaldığı şeyler vardır. Joshua geldiği gibi kasabayı terk eder, arkasından bir tazminat cezası çıkar, 500 dolarlık. Öder, “Beni yamyam zannedin yahut fırsatçı, fark etmez, içimden öyle geldi ve yaptım, bedelini de ödedim” diyecektir, kendisini arayıp bulan Kanadalı gazetecilere...

Sermayeyi kaybeden Sourtoe Barı sahipleri, Louis Dede’nin torunları, başka kesik parmak aramaya başlar. 25 bin dolar ödemeye hazırdırlar, parmağını soğukta donup kestirmiş olan birilerinin peşine düşerler. 

Neyse ki, oralarda eksi 40 hatta bazen 50 derecelere kadar uzanan kangren yapıcı soğuklar var. Nasılsa birkaç kişi çıkar, buyurun kesik parmaklarımız burada diye gelirler. Oralarda 25 bin dolar büyük para, bir ayak parmağına değer. Barmen, şimdi kangrenden kesilmiş başka parmakla müşteriyi idare ediyor. 


[email protected] 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler