Adım Ayakta Atılır...
TBMM Başkanı Şahin Beyoğlu’nda yürümektedir. O sırada yaşlı bir aşçı lokantasının önünde sarmısak soymaktadır. Aşçı Şahin’e “İnsanlar patates bulamıyor yemeye. Siz Meclis’te suşi yiyorsunuz” diye tepki gösteriyor. Aşçımız ardından ekliyor, “Meclis’e milletvekili olarak geleceğim ama sizin partinizden değil.” Bu konuşmada bir umut var, bir canlanış var.
Yürümek adımla başlar. Adım, ancak ayakta atılır. Başka türlü yürünmez. Sürünmek ise yürümek değildir. Ayağa kalkamıyorsanız, ayaklar altında kalırsınız, çiğnenirsiniz, ezilirsiniz.
Barış, dostluk, dayanışma, paylaşma, saygı, sevgi sözlüklerden silindi. İnsana can veren bu güzel kavramların yerlerini karşıtları aldı. Cumhuriyet’in en moralsiz, en huzursuz, en umutsuz dönemi yaşanıyor. Yıkıcı dalgalar, yukarıdan aşağıya, tüm topluma yayılıyor. Değil adım atmaya, ayakta durmaya derman arama. İnsanın en zayıf göründüğü an, belki de en güçlü olduğu zamanıdır. Orası kestirilmez. “İnsan, koşulları yaratır.”
Temel, bir yabancıyla boks maçı yapmaktadır. Daha ilk yumrukta Temel yere düşer. Ayağa kalkmaya çalışır ama bir türlü kalkamaz. Temel’i sevenler şaşkınlık içinde seslenir: “Temeeel! Sen de vursana!” “Vuracağum vuracağum da dik duramayirum!” Beceriksiz kaptanların eliyle buralara itildik.
Güzel ülkemin sabırlı insanları, günden güne geçmişi özlemle arıyor. Topluma şöyle bir bakınız. Dışlanmayan, hakkı tırpanlanmayan var mıdır? Ulusal, köklü kurumları sattılar, batırdılar, bitirdiler. Eğitimi, sağlığı paralı yaptılar, adına “reform” dediler. İşler, kötünün kötüsüne gittikçe, “Dayanın, demokratikleşiyoruz!” narası attılar. Yersen. İşsizlik iki yılda ikiye katlanmış. Borcun tavan yapmış. Açlık sınırının altına inenler milyonlarla anlatılır olmuş. Öte yanda, dünyanın en çok dolar milyarderleri de bizdeymiş! İki yılda on dört dolar milyarderi yaratarak başa geçmişiz. Aferin! Diğer yurttaşlarımız, bu çalışkanları yürekten kutluyor! Onlara o yolu açan devlet büyüklerini de unutmuyor...
İnsanın özgürleşmesinden geçtik, insan kul, köle yoluna itiliyor. Televizyonlarda açık açık tarikatlara övgüler diziliyor. Bilim dışlanıyor. Siz hiçbir öğretmenin, birinci sınıf öğrencisinin elini öptüğünü gördünüz mü? Şeyhin çocuğuna başka türlü saygı nasıl iletilir? Hayvanın bol olduğu bu ülkede, yabancı ülkelerden et alınır oldu. Daha dün. “Tarım ürünleri kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz” der, övünürdük. Şimdi, elin eline bakıyoruz. Her alanda olduğu gibi. Her şey bitti mi? Asla. Önce dik duracağız. Sonra adım atacağız. Umutsuz, moralsiz, huzursuz insanlardan korkulur…
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu