Almanya’da on binler neden sokakta?..

Almanya’nın birçok şehrinde, on binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri düzenleniyor. Sokağa çıkan yurttaşlar korona kısıtlamaları nedeniyle temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşünüyorlar.

Yayınlanma: 17.05.2020 - 06:00
Almanya’da on binler neden sokakta?..
Abone Ol google-news

Bu konuda mahkemelere de çok sayıda başvuru yapıldı ancak hepsi reddedildi. Diğer taraftan, koronaya ilişkin her şeyin bir yalandan ibaret olduğuna, hükümetlerin bütün bunları herkese zorla aşı yapabilmek için uydurduğuna, Bill Gates’in Almanya’da yaşayanlara çip takıp kontrolü ele geçireceğine inananların sayısı da az değil.

Korona salgını görülmeye başladığında, devam eden bir NATO tatbikatı nedeniyle ülkede bulunan on binlerce ABD askeri kontrollü olarak tahliye edilmeye başlandı. Tren istasyonlarında, sokaklarda tanklar görülmesi, halkın bir kesiminde “İşgale uğruyoruz” endişesine yol açtı.

Helikopterlerle gökyüzünden dezenfektan sıkılacağına yönelik paylaşımlar bir ara o kadar arttı ki, sırf bu nedenle belirtilen saatlerde sokağa çıkmayanlar oldu.

HÜKÜMETTEN SERT TEPKİ

Federal hükümetse, komplo teorisyenlerine sert tepki gösteriyor. Hükümet Sözcüsü Seibert, bu tür şeyleri yayanların Almanya’yı bölmek ve insanları birbirine düşürmek istediklerini söylüyor. Emniyet teşkilatı da gösterilerdeki aşırı sağ ve aşırı sol unsurlara dikkati çekiyor.

Öyle ki, radikal gruplar ve sıradan insanlar, her şeyin yalan olduğuna dair bir gösteride birlikte yürüyebiliyorlar. Almanya’da 2002 yılında yenilenen Salgın Hastalıklar Kanunu, zorunlu aşılamayı mümkün kılıyor. 1 Mart’tan itibaren ülkede kızamık aşısı zorunlu oldu. Aşı yaptırılmayan çocuklar anasınıfına ve ilkokula kaydedilmiyor.

Ailelere para cezası kesiliyor. Kamu hizmetinde çalışanlar da aşı yaptırmak ve belgelemek zorundalar. Ancak korona aşısı bulunduğu zaman, böyle bir mecburiyetin getirilmesine şimdilik gerek görülmüyor. Halkın yüzde 60’ından fazlası korona aşısına zaten sıcak bakıyor ve bunun da salgının önlenmesi için yeterli olacağı düşünülüyor.

Komplo teorisyenleri, Salgın Hastalıklar Kanunu’ndan bir maddeyi ve kızamık aşısı zorunluluğu için getirilen düzenlemelerin bazı cümlelerini alarak, her şeyin yalan olduğunu ve Bill Gates’in bütün Almanlara çip takacağını yazdıklarında destek buluyorlar. İddialardaki bazı kısımların doğru olması, insanların daha kolay güven duymasını sağlıyor.

YALAN HABER, DAHA HIZLI YAYILIYOR

Uydurma haberlerde, yenilik değeri çok yüksek olduğundan, bunların başlangıçta gerçeklere göre daha hızlı yayılması anlaşılabilir. Ancak milyonlarca insan, federal hükümete, sağlık bakanlığına ve araştırma enstitülerine değil de, Facebook’tan açıklama yapan farklı düşünen bir doktora, hatta tıp eğitimi olmayan birine inanıyorsa, burada kurumların da kendilerini sorgulamaları gerekir. Sokağa çıkanlar sadece aşılanmaktan veya kendilerine çip takılmasından endişe etmiyorlar.

Aynı zamanda işlerini kaybedeceklerinden, çocuklarını doyuramayacaklarından da korkuyorlar. İşler bozulduktan sonra, hükümetin açıkladığı 1 trilyon Avro’luk yardım paketindeki aslan payı, senelerdir milyarlarca Avro kazanan ve iyi günlerde devleti arayıp sormayan holdinglere gitti. Orta sınıfın yararlanabileceği programların sayısı oldukça azdı ve onlar da açılan gedikleri kapatmaya yetmedi.

Halk, kendini bu krizin de kaybedeni olarak gördü. Egemen güçlerden hesap sorma isteği, öfkesini konuyla ilgisi olmasa da Bill Gates’e, ilaç şirketlerine ve Rockefeller ailesine yöneltebildi.

ORTA SINIF GÜCÜNÜ KAYBETTİ

Almanya’da orta sınıfın kaybetme süreci, Avro’ya geçişin ardından hızlandı. Doğu Avrupa ülkelerinden gelen ucuz işgücü ve Uzakdoğu’ya kayan üretim, Alman orta sınıfının yaşam standardını düşürdü. 90’larda halkın yüzde 60’ını oluşturan orta sınıf, bugün yüzde 54 seviyesinde. Milyonlarca Alman, artık o yıllarda banka reklamlarında vaat edilen evi, arabayı ve tekneyi almaktan çok uzak şartlarda yaşıyor.

Ülkede 1.5 milyon kişi karnını doyurabilmek için aşevlerine gidiyor. Bunların yüzde 25’ini aldıkları parayla geçinemeyen emekliler oluşturuyor. Orta sınıf, 45 sene tam zamanlı çalıştıktan sonra ancak 800 Avro emekli maaşı alabiliyor. Diğer taraftan Almanya, ekonomide rekor üstüne rekor kırıyor. Ne var ki bu artı değer, kendilerini güvenlikli sitelerde koruma altına alan elitler arasında dağıtılıyor. Ülkede en zengin yüzde 10’luk dilim, tüm varlıkların yüzde 56’sını kontrol ediyor. Halkın yarısı ise varlıkların sadece yüzde 1.3’üne sahip. Süper zenginler, orta sınıfa sürekli olarak bilişim teknolojilerine, yapay zekâya, kod yazmaya yönelik tavsiyelerde bulunuyorlar. Ancak milyonlarca genç, bu kavramları anlayabilecek düzeyde bir eğitim alma imkânından uzakta, devamlı büyüyen gettolarda, sistem tarafından suça zorlanarak yetişiyor. Harari’nin dediği gibi, işlevsiz bir sınıfın doğuşuna tanıklık edebiliriz.

19. yüzyılda araba icat edildiğinde, at arabası sürücüleri otomobil kullanmaya başlayabildiler. Bugünse işini bilgisayara kaptıran bir kasiyerden kod yazmasını bekleyemezsiniz. Artık işçiye ihtiyacı olmayan kapitalistler, sağlık ve eğitim sistemlerine yatırım yapma gereği görmeyebilirler. Almanya sokaklarındaki orta sınıf öfkesi, geniş bir yelpazeyi, bu kaderi kendilerine reva gören elitlere karşı birleştiriyor.

Söylemlerin doğru veya yalan olması ise çok önemli değil. Zaten bugüne kadar söylenen tek yalan da bu değildi. Bütün bunlara ses çıkarmayanlar, şimdi “Sokaktaki insanlar gerçeklere neden inanmıyorlar?” diye dert yanıyorlar.

Bugüne kadar insanların sistemin söylediği ev, araba, tekne yalanlarına inanmasını ve maaşları azalmasına rağmen, hep daha fazla çalışmalarını istediler. İşte şimdi o insanlar, sistemin uydurduklarına değil, kendi uydurduklarına inanmayı seçiyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler