Anneler adalet peşinde
Gezi Direnişi’nin üzerinden tam 3 yıl geçti. Ve 3 yıldır hâlâ adalet bekleyen anneler var... Cumhuriyet, direnişin 3. yılında Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert ve Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’la konuştu.
Cumhuriyet, direnişin 3. yılında Okmeydanı’nda başından vurulan ve 269 gün sonra 15 yaşında 15 kilo olarak yaşama veda eden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Eskişehir’de polisler ve eli sopalı esnaf tarafından dövülerek beyin kanaması geçirip ölen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Hatay’da polisler tarafından gaz bombası kapsülüyle vurularak öldürülen 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert ve yine Hatay’da ODTÜ’ye destek eylemlerinde çatıdan düşerek yaşamını yitiren, ölümü hâlâ aydınlatılamayan 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’la konuştu...
BERKİN’İN ANNESİ GÜLSÜM ELVAN:
Davanın peşini bırakmayacağız
Gezi Direnişi’nde ekmek almaya giderken polisler tarafından başından vurulan ve 269 günlük yaşam savaşını 11 Mart 2014’te kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı Türkiye gülen gözleri ve kara kaşlarıyla anımsıyor.
Oğlunu kaybettiği günden bu yana gözyaşları dinmeyen anne Gülsüm Elvan, “Türkiye’de adalet olmadığı için halk sokaklarda. Bu adaleti sağlayacağız” diyerek başlıyor söze. O dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birçok kez hedef aldığı ve hatta yuhalattığı acılı anne, “3 yıl oldu, benim davamda ilerleme yok, iddianame dahi hazırlanmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, savcılar da unutmasın; davanın peşini bırakmayacağız” diyor. Yaşadığı acının büyüklüğünü “Günlerimiz yok. Sofra kuruyorum gözyaşıyla, sofrayı kaldırıyorum gözyaşıyla” diyerek anlatan Gülsüm Elvan, “Katillerin eline kaldık, Türkiye’yi katiller yönetiyor. Benim çocuğumun katili Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunu haykırmaya devam edeceğim. Boyun eğmedim, eğmeyeceğim!” diye isyan ediyor.
Cizreli annenin feryadı
Gülsüm Elvan, çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü bölgeyi ziyaret ettiklerinde gördüğü şeyin annelerin feryadı olduğunu söyleyerek, “Sur’a, Cizre’ye giremedik. O günlerde Nusaybin’de yasak yoktu, orayı gördük. Korkunç bir manzarayla karşılaştık. Oradaki anneler sadece barış istiyor. Bodrumdaki çocuğunu isteyen Cizreli bir annenin feryadında kendimi gördüm, hastanedeki halimi hatırladım. Ama ben nasıl başaramadıysam o da başaramadı, evladını geri getiremedi” diyor.
Askere göndermeyin
Türkiye’nin yarınlarına dair hiç umudu olmadığını belirten Elvan, “Asker anneleri çocuklarınızı göndermeyin. Barış olursa o zaman giderler; kardeşlerimiz, ağabeylerimiz, çocuklarımız askere gittiler. Yine giderler. Şimdiyse ülke savaş alanı. Kolay mı dünyaya çocuk getirmek, büyütmek? Anneler, çocuklarını toprağa gömüp şehit oldu demesinler. Halkın bir çocuğunun eline silah verip başka bir çocuğuna kurşun sıktırıyorlar” diye ekliyor.
Gülsüm Elvan’ın gençlere bir de çağrısı var:
“Vazgeçmeyin, birlik olursak adaleti ve barışı getiririz. Söyleyeceğim en önemli şey; birlik olalım, birlik olalım, birlik olalım.”
ALİ’NİN ANNESİ EMEL KORKMAZ:
Bu ülkede hiçbir şey değişmiyor
Direniş sırasında Eskişehir’de ara sokaklarda polis ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail’in Korkmaz’ın düşlerinde “özgür dünya” vardı. “Ali’min dövüldüğünü belgeleyen o görüntüleri sadece Türkiye değil tüm dünya izledi. Katiller buna rağmen ceza almadı” diyen anne Emel Korkmaz, tepkisini “Adalet olmuş olmamış umursamıyorum ki artık. Biz Alişimi kaybettik. Ali’m geri gelmeyecek, gidenler geri gelmeyecek. Her gün aynı acıyı hissediyorum. Konuşmak bana saçma geliyor artık, sanki söylenecek her şeyi söyledim ama hiçbir şey değişmedi. Bu ülkede hiçbir şey değişmiyor” diyerek dile getiriyor.
Bu ülkeden ne bekleyelim?
Türkiye’de annelerin ağlamaya devam ettiğini vurgulayan Korkmaz, “Biz zaten yandık, başka anneler yanmasın’ diye mücadele ettik ama olmadı. Gezi’den sonra Ankara’da, Suruç’ta çocuklarımız toplu halde gittiler. Çocuklar tecavüzlerle, tacizlerle canlı canlı öldürüldü, annelerin yüreği yandı. Bu çocuklar nasıl hayal kuracaklar, ne bekleyecekler hayattan, nasıl yuva kuracaklar? Bu ülkede aileden sorumlu bakan ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyorsa biz bu ülkeden ne bekleyelim?” diyor.
Ali bu yıl mezun olacaktı’
Anne Emel Korkmaz, ağlamalarıyla bölünen konuşmasına şöyle devam ediyor: “Şimdi torunlarım yanımda uyuyor, ben de Alişimin resmine bakıyorum. Hayatta olsaydı bu yıl mezun olacaktı. Biz şimdi mezuniyeti kutlayacaktık ama katiller buna izin vermedi. Ali gitti ama geride kalan gençler, yeni doğan çocuklar için umut besliyorum. Adalet arayışımız sonuna kadar devam edecek.”
ABDULLAH’IN ANNESİ HATİCE CÖMERT:
Oğlum Abdocan senin yerine ben ölseydim
Gezi Direnişi sırasında Antakya’da polis memuru A.K’nin attığı gaz fişeğiyle başından vurularak yaşamını yitiren 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert hâlâ ‘o pencerede’ oğlunun döneceği günü bekliyor. Adalet arayışında her davada Balıkesir’e giderek binlerce kilometre yol kateden acılı anne gelmeyen adaleti beklerken, Abdocan’ın ölümüne neden olan polis görevine devam ediyor. Kendisi ve oğulları hakkında birçok soruşturma ve dava açılan acılı anne, adaletin er ay da geç tecelli edeceğine inandığını söylüyor.
Barış için sokağa çıktı
“Abdocan’sız 3 sene oldu. O 3 Haziran’da gitti. Bugün mezarına gittim, dua ettim, çiçekler bıraktım. ‘Abdocan, Abdocan, Adbocan...’ diye seslendim. ‘Ben ölseydim de sen ölmeseydin’ dedim. Abdocan’ın geleceği vardı, 22 yaşındaydı, yarınları vardı ama yıkıldı bitti. Her gün aklıma geliyor. Konuşkan, güleç, akıllı, kimseye zararı olmayan gencecik bir evlattı. Abdocan sokağa kendi için çıkmadı. Kardeşçe yaşamak için, barış ve özgürlük için çıktı” diyor.
Analara, evlatlara kıymayın
“Evladımı vurandır vatan haini, sırtından vurmuş yavrumu” diyen Cömert, sözlerini şöyle sürdüyor: “Düştüğü yerde elinde Türk bayrağı vardı Abdocan’ın. Duruşmada, hâkime de söyledim, ‘Benim oğlum tertemiz, sabıkasızdır’ dedim. Analara, evlatlara kıymayın efendiler. İnsanlarımız ölmesin, analar ağlamasın. Abdocan’ım ‘Ben uyumadım, uyan Türkiye demişti. Kimse uyanmadı, analar hâlâ ağlıyor.”
AHMET’İN ANNESİ EMSAL ATAKAN:
Dosyası bile açılmadı
Antakya’da 22 yaşındaki Ahmet Atakan, Gezi Direnişi sırasında 10 Eylül 2013 gecesi ODTÜ’ye destek eylemlerinde çatıdan düşerek yaşamını yitirdi. Ölümü hâlâ aydınlatılamayan Ahmet Atakan’ın gaz kapsülüyle başından vurulduğu öne sürülürken, jandarma kriminal incelemeleri raporları olay yerinde bulunan kanlı bir gaz kapsülünün üzerinde bulunan kan lekesinin Ahmet’e ait olmadığını kaydettti.
3 yıldır kara toprakta
Gözyaşı dinmeyen annelerden Emsal Atakan, sözlerine “Gezi’de katledilen çocukların sonuncusu Ahmet’ti, korkusuzdu, unutulmasın. Ahmet’im neredeyse 3 yıldır kara toprak altında ama dosyası açılmıyor” diyerek başlıyor.
Ulaştıkları milletvekillerinin kendileriyle yeterince ilgilenmediğini vurgulayan anne, “Ulaştığımız görüntüleri isim vermek istemediğim birkaç milletvekiline ilettik ama hiçbir şekilde umursamadılar. Kimileri çocuklarımız üzerinden şov yapıyor sadece.
Bazı milletvekilleri ve örgütler Gezi’nin çocuklarını bile ayrıştırıyorlar. Bugüne dek konuşmadım ama bir gün öyle bir konuşacağım ki... Türkiye’nin dört bir yanında Gezi’nin çocuklarını halk ayrıştırmıyor ama bazı milletvekilleri bunu yapıyor. Milletvekillerine sorum var; Neden bu kadar duyarsız davrandılar? Artık ne söyleyeceğimi de bilmiyorum. Hep acı, hep gözyaşı... Katilleri yargılansın da rahat uyusun çocuğum” diyor.
Olmayanı arıyoruz: Adalet!
Dönemin Hatay Valisi Celalettin Lekesiz’in Ahmet Atakan davasının dosyasına müdahale ettiğini söyleyen Emsal Atakan, “Ahmet’in dosyasına el koydular, Vali bile dosyaya müdahale etti. Erdoğan, daha sonra o valiyi Emniyet Genel Müdürü yaptı. Bu ülkede en zor şeyi istiyoruz, olmayanı arıyoruz: Adalet! Reza Zarrab’ı Amerika yargılıyor, Türkiye’de yargılanmaz çünkü” diyor.
Gezi, Suruç, Ankara...
Her gününü yitirdiği oğlunun fotoğraflarına bakarak geçirdiğini belirten anne Emsal Atakan, “Öyle çok acı çekiyorum ki anlatamam. Günlerim gözyaşı dökerek geçiyor. Bizim canımızı, her şeyimizi aldılar. Adaletin sağlanması için mücadele veriyoruz. Adalet için, akan kanın durması için, barış için mücadeleyi sürdüreceğiz. Bizim çocuklarımız adalet, barış, özgürlük istedi öldürüldü. Umudu hayal etmeden yarını göremeyiz. Boyun eğmeyeceğiz. Bu ülkenin geride kalan gençlerine inancımız tam, direneceğiz ve pes etmeyeceğiz. Daha sonra Suruç’ta, Ankara’da barış isteyen çocuklarımızı öldürdüler. Ülkenin Cumhurbaşkanı 8 şehit varken düğün yapıyor. Çocuklarımızın öldürülme emrini kendi verdi, böyle söyleyince bize neden kızıyor” diye soruyor.
Bana ‘dostum’ derdi
Oğlu Ahmet’in kendisine “dostum” diye hitap ettiğini söyleyen Emsal Atakan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bana dostum derdi, herkesle dosttu. Ahmet korkusuz biriydi.
Gezi’yi desteklemek için Armutlu’ya gitti, geri gelmedi. Boyun eğmedi. Barış, adalet, özgürlük için direndi. Gezi’nin çocukları onurumuz, gururumuzdur. Yitirdiklerimiz pırıl pırıl çocuklardı. Katiller yargılansın istiyorum, Ahmet geri gelmeyecek biliyorum ama mezarında biraz olsun rahat edecek. Her nefeste hatırlıyorum acımı, ölene dek yasım bitmeyecek. Başka canlar yanmasın; yeter, yeter, yeter!”
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!