Asıl mesele Yunanistan'a boyun eğdirmek
Columbia Üniversitesi’nin Nobel’li ekonomisti Joseph Stiglitz, Project Syndicate adlı internet sitesine Yunanistan’ı değerlendirdi
Avrupa içinde yükselen sürtüşmeler, dışardan bakıldığında Yunanistan ve alacaklıları arasındaki final maçının acı sonucu olarak görülebilir. Oysa Avrupalı liderler borç anlaşmazlığının gerçek doğasını nihayet ortaya çıkarmaya başladı: Mesele para ve ekonomiden çok, güç ve demokrasiyle alakalı. Troykanın beş yıl önce Yunanistan’ın başına yıktığı program çok kötü sonuçlar verdi, GSYH yüzde 25 azaldı. Yunanistan’ın borcu hayallerin ötesindeki bir şekilde yeniden yapılandırılsa dahi, seçmenler bu hafta sonu yapılacak referandumda Troykanın hedefine uyarsa ülke krizde kalacak. Büyük cari açığı kâra dönüştürme konusunda Yunanların son beş yılda başardıklarını yapabilen çok az ülke var. İnsanların çok acı çekse de, Yunan hükümetinin son önerileri de alacaklıların taleplerini yerine getirme konusunda büyük yol katetti.
Para nereye gitti?
Açık olalım: Yunanistan’a borç verilen ciddi miktarların neredeyse hiçbiri oraya gitmedi. Alman ve Fransız bankalarının da aralarında olduğu özel sektör alacaklılarına ödendi. Zekât verilen Yunanistan bu ülkelerin bankacılık sistemlerini korumak için büyük bedel ödedi. IMF ve diğer “resmi” alacaklıların talep edilen paraya ihtiyacı yok. Aynı tas aynı hamam senaryosuyla, tahsil edilecek para büyük olasılıkla yine Yunanistan’a borç verilecek. Yine de mesele para değil. Mesele, “mühletler” kullanarak Yunanistan’ı boyun eğmeye, kabul edilemez olanı kabul etmeye zorlamak - sadece kemer sıkma tedbirlerini değil, diğer geriletici ve cezalandırıcı politikaları da. Ama Avrupa bunu neden yapsın? Niçin AB liderleri referanduma direniyor, Yunanistan’ın son IMF ödemesi için konan 30 Haziran tarihini birkaç gün uzatmıyor?
Avrupa’nın olayı demokrasi değil mi? Ocakta Yunan vatandaşları kemer sıkmayı bitirmeye kararlı bir hükümet için oy kullandı. Hükümet sadece seçim vaatlerini yerine getiriyor olsaydı, kurtarma paketini çoktan reddederdi. Ancak Yunanlara ülkelerinin geleceği için çok kritik olan bu konuda söz hakkı tanıdı. Bu meşruiyet endişesi, hiçbir zaman çok da demokratik olmamış Avro bölgesi siyaseti ile bağdaşmıyor. Çoğu hükümet, parasal egemenliklerini Avrupa Merkez Bankası’na devrederken halklarından onay istemedi...
Hedef SYRİZA
Çoğu Avrupalı lider Başbakan Aleksis Çipras’ın solcu hükümetinin sonunu görmek istiyor. Sonuçta, Yunanistan’da pek çok gelişmiş ülkede eşitsizliği artıran politikalara karşı çıkan ve zenginliğin dizginsiz gücünü engellemeye kararlı bir hükümet olması son derece sakıncalı. Yunan hükümetini, halkın verdiği yetkiye aykırı bir anlaşmayı zorla kabul ettirerek alaşağı edeceklerine inanmış gibi görünüyorlar.
Yunanlara ne yönde oy vermeleri gerektiğini söylemek zor. Troykanın koşullarını kabul etmek de, reddetmek de kolay değil ve iki seçenek de büyük risk taşıyor. Evet oyu sonsuz bir buhran anlamına gelecek. Belki tükenmiş bir ülke -tüm varlıklarını satmış, parlak gençleri göç etmiş- nihayet borç affı alabilir, belki de Yunanistan orta gelirli bir ekonomi haline düştüğünde Dünya Bankası’ndan yardım almak mümkün olabilir...
Buna karşılık, hayır oyu Yunanistan’a güçlü demokrat geleneğiyle kendi kaderini kendi ellerine alması için en azından bir şans verecektir. Yunanlar geçmişteki kadar varlıklı olmasa da, mevcut insafsız işkenceden çok daha umutlu bir geleceği şekillendirme fırsatı elde edebilir. Ben olsam ne oy verirdim biliyorum.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!