''Atatatürk'ü ders olarak düşünmeyin''

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, Malatya'nın Arguvan ilçesinde düzenlenen ''Atatürk ve Ben'' konferansında yaptığı konuşmada, Atatürk'ün kızlarına siyaseti yasakladığını belirterek, bu nedenle gençken Atatürk'ün kızı olduğunu söylemediğini, şimdi Atatürk'ü anlatması gerektiğine inandığı için çalıştığını vurguladı.

Annesinin Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın yanında kaldığını aktaran Adatepe, ''Atatürk, cumhurbaşkanı olunca annemi yanına alıyor ve memur olan babamla evlendiriyor. Çocukları olacağını düşündüğü zaman 'Benim annemin yadigarının ismi Ülkü olsun' diyor. Ülkü ilk defa benim ismim. Atatürk tarafından konuluyor'' diye konuştu. Atatürk'ün milletini ve devletini çok sevdiğini ifade eden Adatepe, şöyle devam etti: ''Hiçbir şey karşılıksız kalmıyor. Atatürk kadar devletini, milletini seven bir devlet adamı daha dünyaya gelmemiştir. Atatürk hiçbir zaman kendisini düşünmedi, hep ulusunu düşündü. Atatürk çok karizmatik bir insan. Ama resimlerine bakın ne kadar yaşlı gözüküyor. 38-40 yaşlarında resimleri var. Ama çok daha yaşlı gözüküyor. Çünkü Atatürk'ün gençliğinde kendisine ayıracak zamanı yoktu. Atatürk'ün sıtma hastalığı vardı. Bu hastalığını iyileştirecek bir zamanı ayıramamış kendisine. Hep tedavi edilmiş, üstü kapanmış, bir sene sonra gene nüksetmiş. Ölünceye kadar o sıtma hastalığı devam etmiş. Çünkü o kendisini milletine adamıştı.''

Ülkü Adatepe, şunları kaydetti: ''Atatürk küçük bir çocuğa bile zaman ayırırdı. İnsanlara nasıl davrandığını, ne kadar hassas olduğunu, psikolojisini nasıl anladığını düşünürseniz, Atatürk'ü çok güzel tahlil etmiş olursunuz. Atatürk'ü bir ders olarak düşünmeyin, ruhunuzla, kalbinizle düşünün, öyle sevin. Çünkü o milletini öyle sevdi. Kalbi ile ruhu ile milleti için çalıştı.''
 

''Hatay hadisesi çıktığında gitmeseydi daha uzun yaşardı''

Atatürk'ün ölümünden bir süre önce ''Hatay meselesi''nin yeniden gündeme geldiğini belirten Adatepe, şunları söyledi: ''Antakya, Türk sınırları içinde değildi. Doktorlar 'Aman paşam oraya gitmeyin' diyordu. Ama Atatürk orayı almayı aklına koymuştu. Hasta olmasına rağmen, zorla ayakta durmasına rağmen gitti. Antakya Türk sınırları içine girdi. Doktorlar, ölümünden sonra 'Eğer oraya gitmeseydi daha uzun yaşardı' dediler. Atatürk için hayatı mühim değildi. Bunu iyice anlayın. 'Atatürk'ün resimleri duvarımızdan kalksın. Atatürk kalbimizden çıksın' diyorlar. Hayır. Bizim Atatürk'e ihtiyacımız var. Atatürk duvarlarımızda da kalbimizde de kalacak.''