Bağımsız Türk Ortodoks devleti mi kuruluyor?
Lisedeki tarih kitaplarımızda, Türklerin ulusal kimliklerini İslamiyet sayesinde korudukları, Müslüman olmayan Türklerin diğer toplumların içinde eriyip gittikleri anlatılır ve buna örnek olarak da Türk kökenli bir kavim olan Bulgarların Slavlaşması gösterilirdi. Oysaki tarihe de, günümüze de baktığımızda, dinin tek başına bir ulusal kültürü korumada etkili olmadığını çok rahat görebiliriz. Mesela Suriye’de Arapların arasında Araplaşan Türkler olduğu gibi, Ortodoksluğu benimsediği halde kendi kültürünü kaybetmemiş Türk kökenli topluluklar da var: Rusya’daki Çuvaşlar bunlardan biri. Bir diğeri ise Moldova’daki Gagavuz Türkleri. Hıristiyanlığın Ortodoksluk mezhebini benimsemiş bu Türk topluluğunun bölgeye nasıl geldiği konusunda farklı rivayetler var. Kimilerine göre Gagavuzlar, Hunlarla birlikte veya onlardan kısa bir süre sonra bu bölgeye Hazar’ın ve Karadeniz’in kuzeyinden geçerek gelen Oğuzların torunu (Buna göre ‘Gagavuz’ kelimesi ‘Gök-Oğuz’dan geliyor). Kimilerine göreyse Gagavuzların isim babası, Anadolu Selçuklu Hükümdarı II. İzzeddin Keykavus. Buna göre Moğollar Anadolu’ya akın edip Anadolu Selçuklu Devleti’ni yıkarken, Sultan II. İzzeddin Keykavus, yanına aldığı kalabalık bir Türkmen kitlesiyle birlikte Bizans’a sığınmış ve ölümünden sonra, bugünkü Romanya’nın Dobruca bölgesine yerleşen bu Türkmenler Bizans’ın etkisiyle Hıristiyanlığı kabul etmişler. Bu iki iddiadan hangisinin doğru olduğu tartışılsa da kesin olan, Gagavuzların bir Oğuz boyu olduğu. Konuştukları dil, Türkiye Türkçesine çok yakın. Bugün yaşadıkları bölge olan Moldova’ya, Osmanlı topraklarını istila eden Rus ordusu tarafından getirilmişler. Rusya, bugünkü Moldova’yı Osmanlı’dan alırken, geçici olarak girdiği Bulgaristan’dan çok sayıda Bulgar ve Gagavuz köylüsünü getirterek yeni ele geçirdiği bölgelere yerleştirmiş. Yakın tarihimizin en tartışılan isimlerinden biri olan Enver Paşa’nın kökeni de Gagavuzlara dayanıyor. İşte bugünlerde, bu Ortodoks Türk topluluğunda, bağımsızlık tartışmaları hız kazandı. Gagavuzlar, Moldova sınırları içinde, bir özerk bölgeye sahip. Fakat Gagavuzların pek çoğu, Moldova yönetiminin, kendilerinin özerkliğini kısıtlamak istediği görüşünde. Moldova yöneticilerinin bu konudaki açıklamaları ve tavırları da bağımsızlık eğilimlerini güçlendirdi. Moldovalılar, daha önceden de yazdığımız üzere, Rumenlerle akraba ve Moldova hükümeti Romanya ile gelecekte birleşme eğiliminde. Gagavuzlar ise kendilerini Ruslara daha yakın hissediyor ve Rumen milliyetçiliği, Gagavuzların tepkisini çekiyor. 1990’ların başlarında, Sovyetler dağılırken Moldova’da Rumen milliyetçisi bir yönetim işbaşına gelince, bir taraftan ülkenin doğusundaki Transdinyester bölgesinde yaşayan Rus-Ukrayna asıllı nüfus, diğer taraftansa Gagavuzlar ayaklanmış ve bu iki bölge, Moldova’dan bağımsızlığını ilan etmişti. 90’ların ortalarında, Türkiye’nin girişimleriyle Gagavuzlar özerkliğe razı edildiler ve Moldova’da, Gagavuz Yeri adlı bir özerk bölge kuruldu (Slavların yaşadığı Transdinyester ise hâlâ Moldova’nın kontrolünün dışında). Fakat Gagavuzlar arasında Rusya yanlısı eğilim sürekli güçlü oldu (Rusya yanlısı çizgideki Moldova Komünist Partisi’nin en yoğun desteklendiği yerlerden biri, Gagavuz Yeri idi, yakın yıllara kadar). Bu nedenle, kimi uzmana göre Gagavuzlardaki bağımsızlıkçı akımın güçlenmesinde Rusya’nın etkisi var. Zira bir taraftan Moldova yönetimi Batı yanlısı çizgiyi savunuyor. Rusya ise Moldova’daki etkisini, çeşitli yollardan korumaya, bu küçük fakat stratejik açıdan önemli ülkeyi AB’ye kaptırmamaya çalışıyor. Rusya’nın Gagavuz Yeri’yle yaptığı çeşitli ekonomik bölgesel anlaşmalar ve Gagavuz liderlerinin Moldova’dan ayrı olarak Rusya ile gümrük birliğine girme hakkını savunması bu etkinin gücünü gösteriyor. Gagavuz Yeri’nde bağımsızlık referandumunun düzenlenmesini isteyenler, 6 binden fazla imza toplamış durumda (bu, Moldova’daki bütün Gagavuzların otuzda birinden fazla) ve konu özerk parlamento başta olmak üzere her yerde tartışılıyor. Avrupa’nın bu en kenarda kalmış ülkesi üzerinde AB ile Rusya, en yoğun bir güç mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadelenin derinleşmesi bir Türk-Ortodoks devletinin kurulmasına yol açar mı, bunu zaman gösterecek.
Deniz Berktay / Kiev
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza