Başbuğ, duruşma salonunu terk etti

İnternet Andıcı Davası'nda söz alan Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Anayasa'nın 148. maddesi gereğince yargılanacağı yerin Yüce Divan olduğunu belirterek, ''Mahkemenizin beni yargılamakla görevli olmadığını düşünüyorum. Savunma yapmayacağım" dedi. Yargılamanın ciddiyetsiz olduğunu söyleyen Başbuğ, duruşma salonunu terk etti.

Başbuğ, duruşma salonunu terk etti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.03.2012 - 11:28

İnternet Andıcı Davası'nın tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, ''Bir Genelkurmay Başkanının böyle iddialarla suçlanmaya çalışılması yetersizliğin komedisidir. Bu iddianameye hiç bir itibarım yoktur'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda görülen davanın bugünkü 58'inci duruşmasına, tutuklu sanıklar İlker Bağbuğ, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, albaylar Sedat Özüer ve Ziya İlker Göktaş, emekli albaylar Dursun Çiçek, Fuat Selvi, Hulusi Gülbahar ve Cemal Gökçeoğlu, sivil memur Mehmet Bülent Sarıkahya, eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım katıldı.

Mahkeme heyeti tarafından duruşmadan men edilmesine karar verilen avukat Serdar Öztürk ise duruşmaya katılmazken, YAŞ kararıyla Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'na atanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ile kırmızı bülten ile aranmalarına karar verilen Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Bedrettin Dalan ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada, ikinci Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Hasan Ataman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 tutuksuz sanık hazır bulundu.

 

"Bu iddianame yetersizliğin komedisidir"

Duruşmada, savunma yapmak için kürsüye gelen Başbuğ, şunları söyledi:

''Bir Genelkurmay Başkanının böyle iddialarla suçlanmaya çalışılması yetersizliğin komedisidir. Bu iddianameye hiç bir itibarım yoktur. Bana terör örgütü yöneticisi diyenlere şaşarım. Bu suçlama hiçbir zaman kişisel suçlama olarak kabul edilemez. Bu suçlama gerçekte şahsım üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de yöneltilen ağır bir suçlamadır. Mahkemenizin beni yargılamakta görevli olamadığını düşünüyorum. Savunma yapmayacağım, hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim.''

Hayatının son 20 yılını terörle mücadele ile geçirdiğini ifade eden Başbuğ, ''Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olduğum yıllarda da, birilerinin düşündüğü ve iddia ettiği şekilde değil, bütün maddi ve manevi varlığımı ortaya koyarak, ülkemizin başına bela edilen terör sorununun ortadan kaldırılması için var gücümle çalıştım. Bu çalışmalarıma da çok kişi tanıklık etmiştir'' dedi.

 

''Şimdi bana terör örgütü yöneticisi diyenlere şaşarım''

''Şimdi bana terör örgütü yöneticisi diyenlere şaşarım'' diyen Başbuğ, şunları söyledi:

''Bu suçlama ile bir Genelkurmay Başkanı'nın görev süresinin iddianamede, hukuken bu şekilde tarif edilmesi, siyasi açıdan da özel olarak düşünülmesi gereken sıra dışı bir durumu ifade etmektedir. Bu suçlama, aynı zamanda, siyaseten devletimize de yöneltilen son derece ağır ve haksız bir ithamdır. Bu karmaşa, ülke yönetimini devredeceğimiz genç nesillere nasıl anlatılacaktır? Tarihe nasıl not düşülecektir? Hayatımda hiç hukuksuz davranmadım. Demokrasiye olan bağlılığım da ortadadır. Bu durum, kamuoyu ve beni yakinen tanıyanlar tarafından da çok iyi bilinmektedir.

Bütün bunlara rağmen, belirli amaçlara hizmet etmek için, şimdi kalkmışlar dünyanın en güçlü ordularından birisinin komutanı iken, iddia edilen bir terör örgütünün istekleri ve yönlendirmesi doğrultusunda, internet yoluyla ve yaptığım konuşmalarla darbeye teşebbüs ettiğimi iddia ediyorlar.

Beni suçlayanlar, komutanlık dönemimde tek bir internet sitesi bile açılmadığını, mevcut olanların da tarafımızca kapatılmış olduğunu bilmiyorlar mı? Beni suçlayanlar, söz konusu internet andıcının gerçekte herhangi bir suç unsuru taşımamasına rağmen, varsayımlar üzerinden bu andıca suç unsuru yüklenilmesinin hukuken doğru olmayacağını bilmiyorlar mı? Beni suçlayanlar, eğer söz konusu internet andıcında herhangi bir suç unsuru görseydim, tereddütsüz soruşturma emri vereceğimi bilmiyorlar mı?''

Başbuğ, darbe ortamı oluşturmak amacıyla, psikolojik harekat faaliyetlerini yönetmekle suçlandığını hatırlattı. Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı görevini devraldığı ilk günlerde, Bilgi Destek Dairesi'nin öncelikle küçültülmesi daha sonra da lağvedilmesi direktifini verdiğini, bu daireye ait dört bilgi destek taburundan ikisinin hemen, dairenin ise 11 Ağustos 2009'da lağvedildiğini kaydetti.

 

''Ne yapmalıydım?"

''Beni suçlayanlar, yapmış olduğum bu konuşmaları Genelkurmay Başkanlığı görevim ve sorumluluğum gereği olarak yaptığımı bilmiyorlar mı?'' diyen Başbuğ, şöyle devam etti:

''Ne yapmalıydım? Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin, masumiyet karinesi hiçe sayılarak medyada haksız ithamlarla yıpratılmasına ve itibarsızlaştırılmasına sessiz mi kalmalıydım? Bu iddialar ve suçlamalar yersizdir. Böyle bir iddianameyle, bir kişinin suçlanmaya çalışılması sadece, yetersizliğin bir komedisidir. Bu nedenlerle bu iddianameye hiçbir itibarım yoktur. Karşı karşıya bırakıldığımız bu davaya bir bütün olarak bakıldığında, sivil ve asker, sorumluluk taşıyan ve vicdan sahibi olan herkesin de, kendilerinden beklenildiği gibi dürüstçe davranacaklarına inanıyorum.''

 

148'inci maddeye dikkat çekti

Genelkurmay Başkanlığı'nın, devletin en önemli makamlarından biri olduğunu ifade eden Başbuğ, bu nedenle, Anayasa'nın 148'inci maddesinin bu makama da özel bir statü tanıdığını anlattı.


Yargılama yeri Yüce Divan

Türkiye'deki birçok değerli ve saygın hukukçunun tereddütsüz belirttiği şekilde, şahsıyla ilgili bir yargılama olacaksa, bu yargılama yerinin Yüce Divan olduğunu ifade eden Başbuğ, ''Bütün bu nedenlerle, huzurunuzda savunma yapmaya zorlanmayı, işgal etmiş olduğum makama ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı çok ağır haksızlık olarak görüyorum. Bu inançla, bugün burada savunma yapmayacağım ve hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim. Bu davranış mahkemeye karşı bir tavır alma şeklinde algılanmamalıdır. Bu davranış, Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne ve kendime karşı olan saygımın ve taşıdığım sorumluluğun bir gereği ve doğal sonucudur'' diye konuştu.

Başbuğ, hizmetinde bulunmaktan her zaman şeref ve gurur duyduğunu söylediği millete de seslenerek, ''Bugün kişisel olarak hiçbir endişe taşımıyorum. Tek endişem, sağduyu sahibi pek çok kişinin de ifade ettiği gibi, güzel ülkemin ve güzel insanlarının çeşitli nedenlerle bir bölünmeye ve kutuplaşmaya doğru sürüklenmekte olmasıdır. Türk ordusunun üniformasını onur ve gururla taşıdığım 53 yıl boyunca vatanıma, milletime, devletime ve orduma sadakatle hizmet ettim. Aksini iddia edenleri, bugün benim, yarın ise tarihin affetmeyeceğine inanıyorum. Takdir yüce Türk milletine aittir'' dedi.

Bu sözler üzerine izleyici bölümünden gelen alkış sesleri duyuldu. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, izleyicileri, ''Burası seminer salonu değil'' diyerek uyardı.

Özese daha sonra da, savunmanın alındığını söyleyerek, Başbuğ'un soruşturma aşamasında verdiği ifadelerinin okunmasına geçileceğini söyledi.

 

"Savunma yapmayacağım"

Bunun üzerine Başbuğ, yaptığı konuşmanın savunma olmadığını belirterek, ''Ben savunma yapmayacağım ve hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. Ben sadece bu konuşmamla Anayasa'nın 148'inci maddesi gereği mahkemenin beni yargılamaya görevli olmadığını açıklamak istedim. Bu konuşmayı, bir savunma olarak değil, yasal haklarıma dayanarak neden savunma yapmayacağımı açıkladığım bir konuşma olarak kabul edin'' diye yanıt verdi.

 

"Bu kara bir leke"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümü başlamadan önce basın mensuplarının bulunduğu bölüme doğru gelen Başbuğ, şu açıklamayı yaptı:

''Burada, 4 korgeneral, Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Başkanı tutukluysa, Genelkurmay Karargahı'na terörist diyorsunuz demektir. Genelkurmay Karargahı'na hiç kimse terörist diyemez. Bu kara bir leke. Bunun izahı yok. Silahlı Kuvvetler'e kimse terörist diyemez.''

 

Başbuğ salonu terk etti

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Başbuğ'a, mahkeme heyeti tarafından ikinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz arasında geçen telefon kayıtları dinletildi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, bu kayıtlarda Başbuğ'dan bahsedildiğini belirterek, ''Bunları tanıyor musunuz?'' diye sordu.

Başbuğ da tanımadığını söyledi.

Başkan Özese, ardından Şahin ile Cengiz arasında geçen ve duruşmayı izleyenler arasında gülüşmelere neden olan telefon kayıtlarını dinletti.

Özese, ''Burada malzemelerden söz ediliyor. İkide bir şarj edildiğini söylüyor'' dedi.

Başbuğ da bu kayıtlara ilişkin sorulara yanıt vermeyerek, ''Burası ciddi bir mahkeme. Yalnız magazinleşti. Bu Türk adaletine şaibedir. İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz'i benden daha iyi tanıyorsunuz'' diye tepki gösterdi.

Başbuğ'un bu sözleri salondaki izleyiciler alkışlayınca Başkan Özese uyarı yaparak, ''Burası ciddi bir mahkeme. Yargılama yapıyoruz. Dışarı çıkartırım'' dedi.

Başbuğ ise ''Bu mu ciddi oturum? Lütfen çıkartın Başkan. Yalnız konuşmada ismi geçenleri de buraya çağırın'' diye konuştu.

Mahkeme heyeti, tekrar aynı kişiler arasındaki başka bir telefon ses kaydını dinletince de Başbuğ buna tepki göstererek duruşma salonunu terk etti.

Salonda tekrar alkışlar olunca Başkan Özese duruşmaya ara vererek, alkışlayanların tespit edilmesini istedi.

Başbuğ, verilen ara sırasında tekrar duruşma salonuna girdi.

 

"Bunları en iyi siz bilirsiniz"

Bu sırada, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'e yaklaşan Başbuğ, ''İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz'i tanımıyor musunuz? Bunları en iyi siz bilirsiniz'' dedi. Pekgüzel de bunun üzerine, ''Savunma hakkınız kapsamında dinletildi'' şeklinde yanıt verdi.

Başbuğ, daha sonra sanık bölümüne geçti, yerine oturarak bazı avukat ve sanıklarla sohbet etti.

Duruşmanın başladığı sırada Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Başbuğ'un izinsiz olarak duruşma salonunu terk ettiğini ve duruşma disiplini konusunda uyarıldığını tutanaklara geçirdi.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Başbuğ'un sabah yapılan savunmasında sorulacak sorulara yanıt vermeyeceğini söylediğini hatırlatarak, bunun Başbuğ'un susma hakkını kullanacağı anlamına geldiğini kaydetti. Pekgüzel, ''Birçok soru hazırlamıştım. Bu nedenle sorularımızı ileriki aşamalarda soracağız'' dedi.


''Ağlama duvarı' fotoğrafının sorulmasına itiraz

Üye hakim Hüsnü Çalmuk da, ikinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Levent Göktaş'ın ofisinde bulunan 51 No'lu DVD içindeki video başlıklı bir klasör bulunduğunu kaydetti.

Kayıtta, ''Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'' başlıklı dosya ve görüntüler olduğunu ifade eden Çalmuk, Başbuğ'a ''Çekimler gizli değil. 'Ağlama duvarı' konusu var. Bu konuya bir diyeceğiniz var mı?'' diye sordu.

Bunun üzerine söz alan Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer ''Hakimin sorduğu soru din ve vicdan hürriyetini bir kenara bıraksak bile, internette dolaşan asılsız iddialara müvekkil cevap vermek zorunda bırakılmaktadır'' diyerek tepki gösterdi.

Bunun üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Özese, ''Hakimlerin sorma hakkına sizin itiraz hakkınız bulunmuyor'' şeklinde konuştu.

Özese, Başbuğ'un, bu soruya yanıt vermemesini, ''Sanık İlker Başbuğ'un cevap vermediği, susma hakkını kullandığı anlaşılmıştır'' şeklinde tutanağa yazdırdı.


''Derin devlet'' sorusu

Üye Hakim Çalmuk, Başbuğ'a, ikinci Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un savunmasında geçen ''derin devlet''le ilgili beyanlarını okudu.

Çalmuk daha sonra, aynı davanın tutuksuz sanıklarından emekli Albay Arif Doğan'ın, JİTEM'le ilgili açıklamalarını anımsatarak, ''Devlet cephanesini gömüyor. Yavuz'un beyanına göre, devlet mühimmatı gömüyorsa bu yanlış kişilerin eline geçmiş olabilir mi?'' dedi.

Başbuğ'un bu soruya da yanıt vermemesi üzerine, Mahkeme Başkanı Özese, Başbuğ'a bir çok sormayı düşündüğünü ancak susma hakkını kullanacağından dolayı vazgeçtiğini söyledi.

Özese'nin, duruşmada bir cep telefonu numarasını okuyarak bunun kendisine ait olup olmadığı sorulan Başbuğ, telefon numarasını hatırlayamadığını, o dönemde kullanmış olup olmadığının doğrulatılmasını istedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler