Benim ne vücudum ne de ruhum satılık

Hasan Ali Toptaş'ın Yunus Nadi Roman Ödülü'nü aldığı kitabı Gölgesizler, bankacılık sektöründen ayrıldıktan sonra sanat dünyasına yönelen Hakan Karahan yapımcılığında beyazperdeye uyarlandı. Film 27 Şubat'ta vizyona girecek.

Benim ne vücudum ne de ruhum satılık
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.02.2009 - 13:26

Bilinmezler, kayboluşlar, gerçekten kaçışlar belki gerçeği bilemeyişler, korkular, yalanlar... İnanmak ama neye ya da kime... Yersiz ve zamansız bir köy. Hasan Ali Toptaş’ın yazdığı, diliyle, kurgusuyla büyük beğeni toplayan, hatta yayımlanmadan Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan kitabı Gölgesizler’in hikayesinin yaşandığı köy burası. Hayal gücüyle okuyanı bir anda içine alan kitap, Hakan Karahan tarafından projelendirilip, Ümit Ünal yönetmenliğinde sinemaya kazandırıldı. Gölgesizler’i konuşmak üzere buluştuk Karahan’la. Film için öncelikle “Kitap ve sinemaya aşkım için yapılmış bir filmdir bu” dedi. Sinemadan, edebiyattan konuştuk Karahan’la. İçinde duvarları olmayan, zihni berrak, her türlü zorluğu deneyecek kadar kendini bilen biriyle tanıştık. 2003 yılında genel müdürken değiştiğini, bu kalıplara sığamadığını farkedip bir kapıyı kapatıp çıkmış ve şimdi de kendini zorlu bir kapıdan girerken bulmuş biriyle...

Büyü gibi...


- Neden Gölgesizler? Ve neden bir edebiyat eserinin sinema uyarlaması?

Sağır Oda dizisinde senaryo ekibiyle çalışırken girdi içime bu zehir. Büyü gibi. Senaryo yazıyorsunuz, sonra ekranda onu izliyorsunuz. Uzun süre setlerde ve kelimelerin arasında sürünürseniz bu ıstırap zevk haline dönüşebiliyor. Özgün bir senaryo yerine mutlaka Türk bir yazarın edebiyat eseri ile başlamak istedim. Toptaş, 1994 yılında yazmış. Yıl 2008. 13 yıldır millet uyuyor mu? O kadar kötü filmler ve senaryolar var ki... Bu kadar muhteşem bir kitap 13 yıl geçer ve benim gibi ilk prodüksiyonunu yapmak isteyen birine nasip olur!

- Türk sinemasında böyle bir örneği yok zaten.

Sonra anladım onu. O kadar zor ki bunun filmini çekmek. Onun için elalem elini uzatmaya korkmuş. Ben kitabı okurken filmi gördüm. Önce kendim yazdım senaryoyu.

- Öncelikle siz giriştiniz senaryoya yani?

Ben romana çok sadık kalarak yazdım. Yönetmen olarak Ümit Ünal tavsiye edildi. Ümit’in benim senaryomdan muhteşem bir film yapacağına inanıyordum. Ama “Senaryoyu ben yazmazsam bu filmi çekmem” dedi. Senaryomu çekmeceye koydum, “Peki” dedim. Ümit bir senaryoyla döndü. Çekmeceye koyduğum senaryomu bir de kitledim kimse görmesin diye. Ümitin yaptığı iş o kadar güzeldi ki.

- Hasan Ali Toptaş’ın müdahalesi oldu mu?

Önerileri oldu. Hasan Ali’nin bu konuyla ilgili çok hoş bir lafı var: “Tabiî ki senaryo kitaptan ayrılacaktır. Eşyanın tabiatı böyledir. Bir tanesini ben aydınlıkta yazarım, ötekisini siz karanlıkta seyredersiniz.” Muhteşem şarkı sözleri yazdı Candan (Erçetin). Şarkının sözlerini de yazdım önce. Onu da Candan bu sözleri yazdıktan sonra aynı çekmeceye kilitledim.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler