Big Chief'in kulağı nefes alışları bile dinliyor

Big Chief insanların dinlenmesine bir kulp takıp cezaevine atılmalarını sağlayacak işleri, başka diyardan gelen bir örgüte vermiş.

Yayınlanma: 10.12.2014 - 12:00
Abone Ol google-news

Hiç kuşku yok Big Chief adaya hâkimdi.

İç ve dış politikanın ipleri onun elindeydi.

Medya, askerler, adı demokratik kuruluş olan kurumlar da her fırsatta Chief’i övüyorlardı.

Refakatçim aracılığıyla bu konularda ya Chief’le ya da düşüncelerimi bilen birileriyle konuşmak istediğimi ilgililere ilettim.

Bu konuda ilgililerden yanıt gelmeden refakatçim önümü kesti:

“Boşuna yorma kendini” dedi, “Chief’in hele sana ayıracak vakti olmaz.”

“Neden?”

“Çok meşgul bu aralar.”

“Nedir meşguliyeti?”

“Görmek öğrenmek istersen meşguliyetini yarın mahalline gideriz, bizzat görürsün” dedi.

Sevindim. “Fotoğraf da çekebilirim herhalde değil mi?”

“Tabii, Chief kalkınma hamlelerinin fotoğraflanmasına ve yazılmasına çok sevinir” dedi.

O gece heyecandan sabaha dek uyuyamadım, lakin...

 

Kalkınma Hamlesini Görünce

Nika’ya şişirerek anlattığım kalkınma hamlesini ve sonraki hayal kırıklığımı nasıl açıklayacağımı düşündüm.

Bir meydana geldik. Etrafta kalkınma izleri ve çalışanlar görünmüyordu.

“Galiba yanlış yere geldik. Kimseler yok burada.”

Refakatçim, “bugünkü çalışmalar yer üstünde değil, altında” dedi.

“Bilgisizlik işte” dedim. “Zararı yok” dedi merdivenden bir kat aşağıya indik.

 

Kenef Devrimi

Karşıma çıkan duvarda “Big Chief’in emrinde Büyük Tuvalet Devrimi” yazılıydı.

Sonra halk arasına çıktığımda devrimin Kenef Devrimi diye isimlendirildiğini öğrenecektim.

Tabii yazının resmini çektim.

Refakatçim açıkladı:

“Big Chief geçenlerde ani bir karar verdi. Adadaki evler ve resmi daireler dahil, halkın evlerinde kullandığı ve bütün sokak aralarındaki genel tuvaletlerdeki Batı taklitçiliği alafranga, klozetli tuvaletler yıkılacak, yerine ecdadımızın iki ayağı üzerine çömelerek defi hacet yaptırdıkları, sonra köşedeki ibrikten sol eline su alarak orasını temizledikleri tuvalet devrimiyle, böylece aslımıza dönmüş olacağımızı ilan etti.”

“Burada” dedi, “Tuvalet devriminin yapılmakta olan ilk eserinden birini görüyorsunuz. Bu mutluluk başka hiçbir gazeteciye nasip olmadı.”

Baktım, klozetler sökülüp atılıyor. Yerine alaturka olanlar yerleştiriliyordu.

Refakatçim, “Chief bütün gün tuvalet devriminin vakit yitirilmeksizin gerçekleşmesini kontrol ediyor. Yemek yemeğe bile zaman ayıramıyor. Yardımcılarından birinin söylediği gibi ada halkı için saçını süpürge etti. Gözlerinin altı çöktü. Çok üzülüyoruz” dedi ve böylece Chief’in bana olası bir görüşme için neden vakit ayıramayacağını hayranlık ifade eden bir sesle açıklamış oldu.

“Chiefinizin bu haline üzülmekte haklısınız” dedim alaycı bir sesle.

Sevindi.

Daha sonra öğrendim ki adada yüzlerce hemen her sokak başında yeni genel tuvalet (kenef) yapılmış ve bu devrim de bir ya da iki kişiye çok kazandırmış, çok!

 

Big Chief’in Kulağı...

Daha sonra Chief’in aklına gelen kenef devrimine benzer her birine devrim veya reform dediği akla ziyan “eserlerini” görecek, her ülkede işbaşına gelenlerin zaten yapmaları gereken bu yatırımları sanki başka hiçbir ülke ve lideri yapamıyormuş gibi halka yutturduğuna tanık olacaktım.

Ve... helal olsun adama. Halkı kendine yalanla böyle bağlayarak yıllardır toplumun tepesinde demir bir yumruk olmuş oturuyor.

Gazeteye göndereceğim yazılardan birinin konusu mutlaka bu olacaktı kuşkusuz.

Refakatçime bu konuyu açtığımda bir soru aklıma geldi.

“Yahu bu adada bu kadar eli kalem tutan var; şu benim yazmayı düşündüklerimi neden yazamıyorlar” dedim.

“Yazmazlar değil, yazamazlar” diye karşılık verdi, üstelik saflığımdan alay edercesine güldü.

“Ama asıl sorun nasıl engelleniyorlar?”

“Zira” dedi, “bu adada ister yazı yazabilen olsun, ister düşünen olsun, ne yaptıklarını, ne söylediklerini, kısacası herkesin nefes alışlarını bile Chief izler. Yönetime ve tabii kendine aykırı bir şey görürse...”

“Eeee?”

“O kişiyi veya kişileri durmadan yenilerini yaptırdığı Eza Çekeceklere Sefa Evleri’ne gönderiverir.”

Şaşkınlıkla söylediklerini izlediğimi görünce, “Sana kıyağım olsun. Chief’in her insanın nefes alışlarını bile saptayan merkezi göstereyim” dedi.

İçeriye ancak pencereden göz atabildim.

Bilemeyeceğim sayıdaki insanların her biri anlaşılan o gün izlemekle görevli olduklarının telefonlarını, evlerini, işyerlerini, sokakta, kahvedeki konuşmalarını dinleyecek o güne dek işitmediğim görmediğim araç ve gereçleri kullanıyorlardı.

Bunu nasıl başarıyordu Chief? Sordum refakatçime:

“Basit” dedi. “Herkese bir vatandaşlık numarası yazılı küçük, mutlaka ceket yakalarına takmaları, taşımaları mecburi bir rozet verilir. Oysa o rozet hem bir kimlik, hem de taşıyanın her konuşmasını bu merkeze anında nakleden bir araçtır. Kapiş!” dedi.

“Anladım” dedim.

“Yönetim mi işletiyor bu merkezi?”

“Big Chief enayi mi? Hem masraftan sorumluluktan kurtulmak, hem de insanların dinlenmesine bir kulp takıp ezaevlerine atılmalarını sağlamak için, daha doğrusu yapmayı istediklerini ama yapamayacağı işlemleri başka diyardan gelen bir örgüte verdi. Kapiş!”

“Kapiş olmasına kapiş de... Peki, hangi diyardan geldi bu örgüt?”

Her harfinin üzerinde dura dura: “SİLVANYA”dan dedi refakatçim.

 

Eyvah ki Eyvah

Eyvah dedim. Bu örgüt benim ülkemde de dinlemelerle can yakmıyor mu? Üstelik Silvanyalı örgüt ülkemde varlığından söz edeni yazanı, eleştireni demokratik bir kulp takarak cezavlerine tıkılmalarına neden oluyordu.

İçimi bir korku sardı.

Silvanya bu adada olduğu gibi bizde de aynı marifetleri yönetimin gözü önünde, ola kiyönetimin onayı ile yapıyorsa, buradaki ve gazetemle yaptığım konuşmaları kaydediyor. Bakarsın bir gün ya da buradaki faaliyetlerini içeren maskesini düşüren yazımı gördükten sonra...

Telaşla Nika’yı aradım.

Kuşkumu anlattım. Dinledi:

“Kaygılanma. Eski çamlar bardak oldu” dedi.

“Yani?”

“Yani Silvanya artık dik duramıyor” dedi. Rahatladım.

Ertesi günü rekafatçime “Bizim orada Silvanya artık dik durmuyormuş” dedim.

Yine güldü ve:

“Big Chief’i hâlâ anlayamamışsın” dedi:

“Silvanya’yı kullandı kullandı. Baktı ki artık işe yaramıyor. Kıçına bir tekme vurdu. Defetti buradan.”

“Peki Chief’in gereksindiği insanları izleyen örgüt ne oldu?”

“Chief enayi mi be! Silvanya’yı kovmaya hazırlanırken yerini dolduracak örgütü çoktaaan kurmuş, elemanları çoktaaan yetiştirmişti. Şimdi dinleme Chief’in taktığı Ulusal Güvenlik ismiyle faaliyet gösteriyor, adaya huzur sağlıyor. Yönetime muhalifleri yakalatıyor.

Tabii bu örgüt çalışanları Chief’in çıkardığı yasa himayesinde canla başla Chief’e hizmet veriyorlar” dedi.

 

Chief Yönetime Nasıl El Koydu?

Ada yönetimini beş bekçinin nasıl ele geçirdiğini biliyordum, gazetemde yazmıştım. Kitaplaştı da.

Ama Big Chief’in adaya yıllarca önce nasıl egemen olduğunu bilmiyordum.

Refakatçime bu konuda bilgi sahibi biriyle konuşmamı sağlamasını rica ettim.

60 yıldır gazetecilik yapan biriyle tanıştırdı beni.

Bu, yönetimi pek umursamayan yaşlı biriydi.

Öğrenmek istediğim konuyu anlattım.

“Çok basit” dedi ve açıkladı. “Bir önceki bekçiler yönetiminden ve onlardan sonraki yönetimlerin halkı bezdiren enayiliklerinden yararlandı Big Chief!”

Devam etti: “Yani özetlersek öncekilerin olumsuz marifetlerinin ürünüdür Chief’in başarısı.”

Seçime gidildi ve ada halkı daha sonraları başına geleceklerden habersiz Big Chief’e oy verdi ve o da yönetimi ele geçirdiği günün gecesi yönetim merkezinin balkonuna çıktı ve:

“Bir kez yönetimi ele geçirdim ya. Nahh(!) bundan sonra yönetimi başkalarına bırakırım” diye bağırdı!..

“İyi ama sonraki ilk seçimde halk pekâlâ Chief’i indirebilirdi”.

“Bu olasılığı bertaraf etmek için Chief, şeytanın aklına gelmeyen önlemler aldı. Bir TV dizisinde katile küfredeni ya da bu da artık sıktı diyeni o anda saptayıp bildiriyorlar. O da vay bana küfretti diye kara gözlüklü adamlarına hemen yakalatıyor ve... içeri atıveriyor...”

“Örneğin ne gibi önlemler?” diye sordum gazeteciye.

“İnsanlara yönetimi eleştirecek vakit bırakmıyor. Örneğin insanlar arasında öyle bir yarış kışkırttı ki, her gece evlerin ışıkları erkenden sönüyor.

Yarışta derece alabilmek için eşleriyle aralıksız her yıl bir çocuk yapmaya gidiyorlar...”

- Nerede ve nasıl olduğunu artık sen tahmin et!

“Mükafatı ne?”

Açıkladı: “Üç çocuk yapanın maaşına yüzde derhal üç, beş çocuk yapanın maaşına yüzde beş zam yapılıyor.

Ha bir de on çocuk yapanlar var. Onlar da çalışmadan, işe gitmeden her ay maaşlarını alabiliyorlar.”

“Bu kadar çocuğun Chief’e yararı ne?”

“Doğduğu anda nüfus cüzdanıma hayatı boyunca Chief’e oy vereceğini silinmez mürekkeple kaydediyorlar.

Zaten çocuk aklı başına geldiği yaşa ulaşınca, sıkıysa Chief’in aleyhinde konuşsun, yazabilsin.

Chief daha doğuştan insanları böylece kendine bağlıyor. Sizler de Chief’in insanları mutlu ettiği için seçimleri sürekli seçimleri kazandığı kanısıyla burada çekilen toplumsal ıstırabı uzaktan izliyorsunuz.”

Yarın: Chief'e İman Edenlerin Kılavuzu

Çizgiler: KAMİL MASARACI


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler