Bilimde en iyinin erkekler olduğu yalnızca bir ön yargı
Birleşmiş Milletler (BM), 2015’te kız çocuklarının bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarındaki çalışmalara katılımını teşvik etmek amacıyla 11 Şubat tarihini “Uluslararası Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları Günü” ilan etti.
Prof. Dr. Dilhan Ezer Eryurt , Ay’a inilmesine yarayan prensiplere yaptığı katkı nedeniyle 1969 yılında ‘NASA Apollo Başarı Ödülü’ne layık görülmüş. Basına yansıyan bir fotoğraf karesinde Eryurt, ABD’li meslektaşlarıyla görülüyor.
Geçmişten bugüne süregelen cinsiyet eşitsizliğine rağmen tarih boyunca kadınlar bilim alanında çok sayıda başarıya imza attı. Ancak Birleşmiş Milletler verileri dünya genelinde araştırmacıların “yüzde 30’undan azının” kadın olduğunu ortaya koyuyor. BM, bu yılki temayı da “Kapsayıcı Yeşil Büyüme için Bilimde Kadın ve Kız Çocuklarına Yatırım” olarak belirledi. Birçok toplumda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda “erkeklerin en iyi olduğu” şeklinde ön yargılar bulunsa da çok sayıda bilim kadını tarih boyunca önemli buluş ve icatlar ortaya koyarak büyük başarılara imza attı. İşte onlardan birkaçı.
Yollarını Atatürk açtı
Türk bilim kadınlarına ilişkin yaptığı araştırmalarla tanınan mühendis ve eğitimci Doç. Dr. Günseli Naymansoy, “Avrupa Komisyonu’nun kadın konusundaki istatistiklerini kapsayan She Figures 2016’ya göre mühendislik imalat ve inşaat bilimlerinde doktora eğitimi yapan kadınların oranı, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 26 iken, ülkemizde yüzde 34’dür. Bu da Atatürk’ün açtığı yolda ilerleyen Türk kadınının teknolojide çok önemli bir yere geldiğinin delilidir” dedi. Naymansoy şunları kaydetti: “Atatürk’ün tahnit işlemini yapmasıyla bilinen patolog Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, ‘Şevki’ tekniğini geliştirerek tıp literatürüne adını yazdırmıştır. Yine ilk kadın onkoloğumuz olan Prof. Dr. Fatma Perihan Çambel, 1973 yılında Bologna’da DEPCA Kanser Sempozyumu’nda dudak kanserini ilk kez bir kanser türü olarak ortaya koymuş, 1983 yılında, ABD Kanser Kurumu’nun ‘onursal üyelik’ payesini almıştır. Astrofizik alanındaki öncülerden biri olan Prof. Dr. Dilhan Ezer Eryurt, NASA’da çalışan ilk kadın olmuştur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak daha da ileri gidilmesi için yapılması gereken, kadınların başarısını görmezden gelmek yerine onların aile içindeki sorumluluklarını hafifletecek kreş ve yaşlı bakım merkezleri gibi kurumların açılmasıdır.”
‘Sinir büyüme faktörü’nü keşfetti, Nobel’i kazandı
İtalya’nın Turin kentinde 1909’da doğan tıp araştırmacısı Rita Levi-Montalcini, sinir büyüme faktörünün keşfedilmesi, sinir sisteminin gelişimi ve farklılaşması konusunda önemli çalışmalara imza attı.
Meslektaşı Stanley Cohen ile 1986’da “sinir büyüme faktörü” buluşları için Nobel Fizyoloji (Tıp) Ödülü’nü kazanan Levi-Montalcini, 103 yaşında Roma’da hayatını kaybetti.
Tıp alanında bilim dünyasına yaptığı katkılarla anılan Levi-Montalcini, 100’üncü doğum gününe ulaşan ilk Nobel Ödüllü bilim insanı unvanına da sahip.
Dünyanın ilk bilgisayar programcısı
İngiltere’nin başkenti Londra’da 1815’te dünyaya gelen ve asıl adı Augusta Ada Byron olan “Ada Lovelace”, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak biliniyor.
Cambridge Üniversitesi’nde dönemin önemli matematik profesörlerinden Charles Babbage’ın Analitik Makine adlı ilkel bilgisayarı için İtalyan matematikçi Louis Menabrea’nın, 1842’de Fransızca yayımladığı inceleme yazısını bir İngiliz bilim dergisi için çeviren Lovelace, kendi notlarını da bu çeviriye ekleyerek yazıyı 1843’te yayımladı. Lovelace, çeviriye eklediği notlarda, Bernoulli sayılarının Babbage’ın makinesiyle nasıl hesaplanacağına ayrıntılı yer verdi. Bu metot, tarihçiler tarafından dünyanın ilk bilgisayar programı olarak kabul edildi ve böylece Lovelace “ilk programlamacı” unvanına sahip oldu.
Bilim uğruna ölen kadın: Madam Cur’e
“Madam Curie” olarak tanınan Polonya asıllı Fransız fizikçi ve kimyager Maria Sklodowska Curie (1867-1934) ise bilim dünyasında önemli başarılara imza atan mucit kadınların başında geliyor.
Radyoaktivite alanında yaptığı çalışmalarla atom altı parçacık fiziğine öncülük eden Curie, uranyum elementiyle 20. yüzyıl başında yaptığı deneylerde atom altı parçacıkların artırılmış etkinliğini keşfeden kişi oldu. Bu çalışmalarıyla 1903’te fizik, 1911’de ise kimya alanında Nobel Ödülü’ne layık görülen Curie, bu ödülü alan ilk kadın oldu ve yine bu ödülü iki kez kazanan ilk bilim insanı unvanını aldı.
Bilimsel çalışmaları sırasında aşırı radyasyona maruz kalarak kan kanseri olan ve bu nedenle hayatını kaybeden Madam Curie, “bilim uğruna ölen kadın” olarak tarihe geçti.
HIV’i tanımlayan bilim kadını: Barre-SInoussI
HIV’in AIDS hastalığına yol açtığını keşfeden kişi olarak tarihe geçen kişi Fransız bilim kadını Françoise Barre-Sinoussi de bilim tarihinde çığır açan kadınlar arasında yer alıyor. AIDS’e bir mikrop veya virüsün yol açıp açmadığını anlamak üzere 1983’te kurulan bir araştırma grubunda yer alan Barre-Sinoussi, yalnızca iki haftada varsayımının doğru olduğunu keşfetti.
Bu virüse insanın bağışıklık sistemini hasara uğrattığı için “human immunodeficiency virus (insan bağışıklık eksikliği virüsü)”, yani baş harfleriyle “HIV” adı verildi.
28 Eylül 1949 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberde Prof. Dr. Fatma Perihan Çambel’den şu sözlerle bahsedilmiş:
“Amerika’nın tanınmış kanser araştırmacılarından Dr. Cowdry ile çalışmakta olan Perihan Çambel, Florida Üniversitesi’nden gelen davet üzerine bu üniversitenin yeni kurulan Kanser Araştırma Laboratuvarına profesör ve patoloji-biyoloji seksiyonunun başı olarak tayin olunmuştur.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'