Bir gecede beyazlayan saçlar

Gaye Su Akyol’dan dinlediğimiz, “Yaralı kuştum, uçtum uçtum senden uzaklara”dan sonra programımız tüm hızıyla devam ediyor sevgili dinleyiciler...

Bir gecede beyazlayan saçlar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.02.2020 - 16:46

Hülya Koçyiğit’in kendisi bile politik hüsrana uğrattı ama Hülya Koçyiğit gibi yaşanan aşklar aynı kaldı. Bir gecede beyazlayan saçlar, aniden kör olan gözler, yataklara düşüren karasevdalar, âşık olunan insan evladının Instagram’da yaptığı bir hatayla yıkılan kalpler hâlâ gündelik hayatımızın bir parçası.

Aşk, insana polisiye sevdiriyor, astroloji sevdiriyor, yönetmenin sonunu iyiye bağladığı filmleri sevdiriyor, illaki kötü şarkılar sevdiriyor.

Polisiyeyi açmadan önce Ceylan Ertem’in “Zaman ilaç mıdır, yoksa kalbini yavaşça yaran, yoran bir bıçak mıdır?” sözlerinin geçtiği şarkıyla sizi baş başa bırakıyorum. Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında bir polisiye senaryosu yazmak çok daha zordur. Çünkü çağın dâhilerinden daha zeki olmanız gerekir, teknolojiyi yakından takip etmeniz, DNA’yı bilmeniz. Aşk, günümüzde geçen bir polisiye senaryosu yazmak gibi meşakkatli ve dikkat istiyor. Dönemin sunduğu tüm kolaylıklar, belki de mutsuzluğu hızlıca enselememize sebep oluyor. Daha kolay aldatıyor, aldatılıyor ya da çok daha kolay açık veriyor, açık buluyor, yakalıyor, yakalanıyoruz. Hızlı başlangıçlar ani ayrılıklarla son buluyor.

Sıradaki şarkımız Melike Şahin’den geliyor: “Uzaklarda duramam ki içimde bir deli kan var!” 2020’de artık aşk acısı çekilmiyor diye düşünmek “Kanserin çaresi bulundu!” haberlerine inanmak gibi. Bir adım bile ileri gidebildiğimizi düşünmüyorum. Aynı kalp aynı yerden aynı ağrıyla ilk kez gibi acıyorsa, bu kalbin kuvvetsizliğinden değil de aşkın kudretinden kaynaklanıyor olmalı. Ağrıyan yerimizi ağrıyana kadar hissetmeyiz. İllaki sehpaya vuracağız ayak serçeparmağımızı, kesin masaya çarpacağız dirseğimizi, beynimize elektrik yüklü hücreler koşacak, ısınacağız, öyle hatırlayacağız.

Zamanın hep yanlış olduğunu düşünenlere arka çıkacak biri var sırada: Deniz Tekin. “Mecidiyeköy Metro’da belki rastlarım diye hep oturup bekledim.” Âşık olduğumuzda işe giderken onun için hazırlanmak var, her zaman gittiğimiz kafeye daha özenli gitmek var, derse girmeyip kantinde öylece beklemek var, çevrimiçi olup olmadığını kontrol etmek var, ilgi alanımız dışında kalan şeyleri sular seller gibi öğrenmek var. Bu kalp ağrısı, kalbi hatırlatıyor evet, ama kalbi hatırladığımızda da hayata katılıyoruz. Arkasından uykusuz geceler gelse de, sabah o uykusuzlukla işe gitmek gelse de, öğle arasında tuvalete girip ağlamak gelse de, bir türlü gelmeyen dünyanın sonu her gün gelse de hayata katılıyoruz. Hayatta kalmak için mücadele veriyoruz. Antidepresanlara umut bağlıyoruz, mindfulness’a kapılıyoruz, yogadan medet umuyoruz, terapilerden çok şey bekliyoruz.

Evet, sevgili dinleyiciler, programımızı Kalben’le kapatıyoruz. “Hiçbir şey istemedim ne yatak, ne oda, ne de ev...” Nasıl, hissediyoruz değil mi?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler