Bir İstanbul 'Güzelleme'si...

Garajistanbulpro yapımı ‘Histanbul’ 28 Şubat’ta Garajistanbul’da, 3 Mart’ta Enka’da. Ahmet Şefik Kıran’a adanan Histanbul’da Roza Erdem ve Memet Ali Alabora oynuyor. Projektörlerle yansıtılan çizgi-oyuncuları da unutmamak gerek. “İstanbul’u anlatan bu oyunda müzik bir başrol oyuncusu” diyor oyunun müzik tasarımını yapan Evrim Demirel. “Kaybetmek üzerine yazılmış bir oyun Histanbul” diyen Kemal Gökhan Gürses; oyunda yazan, çizen ve seslendiren. Yöneten ise; Övül Avkıran, Mustafa Avkıran.

Oyunda zemin etütleri yapan jeolog Ali Bora, İstanbul’da, İstanbul adında bir kadınla karşılaşır. Ali Bora, kadının gerçekten İstanbul mu, yoksa bir hayal mi olduğunu anlamak için peşine düşer, yedi tepeyi dolaşması gerekir. Her tepe ayrı bir İstanbul’dur. Şarkılar şiirler İstanbul için söylenir. ‘Ama hangi İstanbul için?’ İstanbul’a yapılan eziyeti bin bir şekilde gösteren Histanbul’u, Roza Erdem ve Memet Ali Alabora ile konuştuk. Soruyorum: Histanbul ne demek? Alabora yanıtlıyor: “Herkesin İstanbul’la ilgili bir hissi var aslında. Bu his her zaman ‘Ah istanbul ne kadar güzelsin!’ gibi olmak zorunda değil. Kimisi için İstanbul bir eziyet olabilir. İstanbul her zaman algılandığı şekliyle otantik, romantik, duygulu bir yer değil. Bütün mahalleleriyle, İstanbul’la ilgili bir ‘his’si taşımaya çalıştığımız için belki de ‘Histanbul’ dedik”. İstanbul adında bir kadını canlandıran Erdem ise şöyle diyor: “İstanbul üzerine yazılmış pek çok şeyde İstanbul kadın olarak niteleniyor. Çünkü kadını güzel olarak tanımlıyoruz. İstanbul kadınsa korku duyulan bir kadın.” Onlar özetle İstanbul’un bugünkü ‘kültürel zemin etüdü’nü yapmaya çalışıyorlar. “Ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim” dizesi çıkmıyor aklımdan oyundan sonra da...