Bir lale dönemi daha biterken
Hollanda’ya gelen yabancı turistler genelde ulusal simgeleri görmeden ülkeden ayrılmamaya özen gösterir. Laleler, yel değirmenleri, Rembrant, Van Gogh ve Amsterdam kanalları... Ülkenin tarihini daha yakından tanımamıza yardımcı olan simgelerden özellikle bir tanesi, kendi tarihimizi de yakından ilgilendirdiği için farklı bir ilgiyi daha çok hak ediyor. Evet, yanılmadınız, laleler...
Dünyanın en büyük lale bahçesi olarak bilinen Keukenhof, bu yıl 70’inci kez “Çiçek Gücü” temasıyla Lisse kentinde, misafirlerine kapılarını açtı. 32 hektar büyüklüğündeki bahçeye, bu yıl çoğunluğu lale olmak üzere 7 milyon çiçek ekildi. Lalenin bilinen 800 türünün bulunduğu bahçenin hazırlıkları aylar öncesinden başlıyor. Sergilenen çiçeklerin mevsimsel oluşu nedeniyle, bunca emek harcanan bahçe, sadece nisan ve mayıs aylarında açık kalabiliyor. Keukenhof bahçelerini, bu yıl 1 milyon turistin ziyaret etmesi bekleniyor.
Avrupa’ya uzanan yolculuk
Ağaçların gölgelendirdiği Keukenhof botanik parkında, yapay su göletlerinin arasında yürürken havaya karışan sümbül ve fulyaların kokusu baharı müjdeliyor. Herhalde “yeryüzündeki cennetteyim” diye düşünüyorum. Parlak renkleri ile lalelerin büyüleyici güzelliği arasında ilerlerken aniden tanıdık bir yüzün posterine denk geliyorum... Kim dersiniz? Kanuni Sultan Süleyman... Lalenin yolculuğunu anlatan pavilyonda, Sultan Süleyman’ın posteri de yer alıyor. Bahçenin bu bölümünde; “Lalenin, Orta Asya’dan Selçuklular aracılığıyla Anadolu topraklarına ulaşması, Osmanlı Devleti’nin kurulması ile sanatın her alanında lale motifinin kullanılması, İstanbul’un fethi ile göz alıcı hasbahçelerde arzı endam etmesininin ardından, Kanuni döneminin Avusturya elçisi vasıtasıyla, Hollanda Delta’sına varan yolculuğu” anlatılıyor.
Lale’nin Avrupa topraklarına ulaşması hakkında ilginç hikâyeler var. 1562’de kumaş kargosu taşıyan bir gemi İstanbul’dan, Hollanda’nın liman şehri Anvers’e yanaşır. Artık nedendir bilinmez, şehrin tüccarlarına ait kumaş balyaları arasında lale soğanları saklanmıştır. Anversli tüccar, kumaşların arasına saklanan lale soğanlarını “yemeklik” soğan zanneder. Çoğunu kızartıp, zeytinyağı ve sirke dökerek yer. Kalanlarını da bahçesine eker. Bahar geldiğinde göz alıcı laleler boy vermiştir. Bu sürecin sonunda, lale soğanlarının mutfakta “yahniden” ziyade, bahçede gözlere ziyafet çekmesinin daha keyif verdiğine ikna olunmuştur.
Bir başka hikâyede; Kanuni döneminin hüküm sürdüğü 1550’lerde Avusturya elçisi Ogier Ghiselin de Busbecq, Viyana’ya dönerken yanına birçok bitkinin yanı sıra lale soğanları da alır. Türk Mektupları ile tanınan Busbecq, 16. yüzyıl Osmanlısı hakkındaki gözlemlerini Batı’ya aktarmış bir elçidir. Kader ağlarını örmeye başlamıştır. Lale’nin inanılmaz yolculuğu elçinin, lale soğanlarını imparatorluk bahçeleri sorumlusu arkadaşı Carolus Clusius’e vermesiyle başlar. Böylelikle Avusturya’da lale üretimi başlar. Kıta Avrupa’sında, Protestan- Katolik baskının arttığı bir dönemdir. Protestan olan Clusius’un, Katolik baskısının artması üzerine ülkesini terk etmesi gerekir. Hollanda’ya yola çıkan Clusius, giderken lale soğanlarını da yanında götürmeyi ihmal etmez. Macerasına Orta Asya’nın bozkırlarında başlayıp Akdeniz’ın beyaz köpüklü sularını aşıp devam eden lale soğanları başından geçen türlü badirelerden sonra, en nihayetinde ileride simgesi olacağı ülkenin toprakları ile buluşmuştur.
Lale çılgınlığı
Lale, masalsı güzelliği, parlak renkleri ile Hollanda halkının aklını başından alır. Bu çiçek insanoğlu doğasının derinliklerinde sakladığı en büyük ihtiraslardan birini de gün yüzüne çıkarır. “Açgözlülük”... Tarihin en karanlık akıl tutulmalarından birinin tetikleyicisi olan lale soğanları, “TulipoMania - Lale Çılgınlığı” dönemini başlatır. Nasıl mı? Hemen anlatalım...17. yüzyılın ilk çeyreğinde Hollanda’da bir tarafta Altın Çağ diğer tarafta lale çılgınlığı yaşanıyordu. Sadece bir adet lale Amsterdam’da bir malikânenin fiyatına satılınca işler iyice çığırından çıkmaya başlar. Birçok kişi aniden zengin olur. Herkes lale tutkusunun sonsuza kadar süreceğini düşündüğünden; soylular, sade vatandaşlar, çiftçiler, denizciler dahil pek çok kişi lale ticaretine başlar. 1637’ye gelindiğinde, lale tüccarları artan fiyatlardan alıcı bulamaz hale gelir. Piyasada laleye talep biter ve spekülatif balon patlar. Fiyatların sönmesiyle birlikte ocaklar da söner. Çıkış yolu bulamayan iflas etmiş lale tüccarları, Amsterdam kanallarına atlayıp intihar ederler. (Yaşanan bu olay, günümüzdeki kitlelerin akıldışı ekonomik davranışlarını tanımlamak için de kullanılıyor. Ekonomi literatürüne de geçen “Lale Çılgınlığı” kripto para, banker krizi ve 2008 yılında ABD’de yaşanan emlak krizine de referans olarak gösteriliyor.)
Ölümsüz aşkın sembolü...
“Lale Çılgınlığı” yaklaşık bir asır sonra bu sefer Osmanlı’da yaşanır. Zevkü sefanın hüküm sürdüğü bir döneme adını verir. 1703’te Osmanlı tahtına çıkan III. Ahmed tam bir lale tutkunudur. Uzun süren savaş dönemi, kaybedilen topraklar, 1719’daki İstanbul depremi halkın moralini iyice bozar. Devlet adamları ve halk, dertlerinin tesellisini güzelliğiyle akılları baştan alan lalede bulmaya çalışır. İstanbul rengârenk lalelerle donatılır. Osmanlı’ya “Yalancı Bahar” gelmiştir. Lale soğanı yetiştirme, devlet kadrolarında yükselme ve para kazanma yolunu açar.
Günümüze dönersek; Hollandalılar yılda ürettikleri 4 milyardan fazla lale soğanının yarıya yakınını ihraç ediyor. Dünya üzerinde en fazla çiçek ihracatını,11 milyar dolar ile Hollanda gerçekleştiriyor. Laleler geçmişte olduğu gibi bugün de büyük gelir kaynağı olmaya devam ediyor.
Baharın son demlerinde geç çiçeklenmiş lalelerine bakarken sadece narin bir çiçeğe baktığınızı düşünmeyin. Orta Asya bozkırlarından Anadolu topraklarına, Avusturya bahçelerinden Hollanda deltasına kadar her coğrafyaya uyum sağlamış; dönemler açıp kapatmış, kitlesel çılgınlıklara sebep olmuş; zenginlik kaynağıdır lale... Hakkında şiirler yazılmış, pek çok ressamın tuvallerinde hayat bulmuş, “ölümsüz aşkın” simgesidir.
Baharlar geç de olsa hep gelir. İyi pazarlar...
elifgunsel@yahoo.com
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza