Bisiklet Sosyetesi

Türkiye’de artık bisiklet sporcusu yetişmiyor… Cumhurbaşkanlığı Turu gibi üst düzey bir organizasyonun tamamlayıcısı olması gereken elit sporcu ortada yok…

Yayınlanma: 19.05.2014 - 15:24
Abone Ol google-news

Deyim, 1980’li yılların Bisiklet Federasyonu Başkanı Ünal Tolun’a ait… O yıllarda, bir bisiklet sosyetesi oluşturulması gerektiğini öne süren Tolun, sosyete kelimesinin “yüksek!” olanı ile karıştırılarak tam yerini bulmaması sonrasında söylemini, “bisiklet ailesi, topluluğu” olarak değiştirdiğini söylemekte…

O zaman soralım: Bir bisiklet sosyetesi günümüzde oluşmuş mudur? Eh… İyi eğitimli, dil bilen, çevreye duyarlı, çoğunlukla demokrat; bisikleti bir spor aracı gibi görürken aynı zamanda protest ve özgürlük yanıyla da ona sahip çıkan daha seçkinci bir “societe” var günümüzde. Bilgiye ulaşma ve iletişim yönleri çok güçlü. Bireysel mesaj veriyor gibi görünseler de benzerleriyle bir topluluk oluşturmaktan yanalar. Yer aldıkları üst orta sınıfın gereği olarak daha rafine bir yaşamı, bisikleti de araç yaparak sürmekteler!

Diğer bir “cemaat” ise yarışmacı eski bisiklet sporcularından oluşuyor. Dünyanın en zor sporlarından birisini lisanslı olarak yapmış er kişilerden, kabaca 50 yıllık geçmişe sıkışan yedi, bilemediniz sekiz bisikletçi kuşağı var ülkede. Bir kısmı başarılarının basında yer alabilmesiyle tatmine ulaşmışken, çoğunluğu bu zor spora adanmış yaşamlarının, çabalarının karşılık bulmadığının kızgınlığı içindeler. Hala kendi aralarındaki hesaplaşmalarını en acımasız şekilde sürdürürken, yanlarına yaklaşmaya kalkanları da şişkin egolarıyla yakıyorlar! Böylece sporlarını da küçültüyorlar…

İşbaşında(!) olan yani hali hazırda sporcu yetiştirme, onları yarışmaya hazırlama çabası içinde olanları unutuyordum…

Bir de, “İki arada bir deredekiler” var. Bir ara, “sistemin!” içinde yer almış, dışarı çıkarılınca da zamanın ruhuna uygun olarak daha naif, daha bireysel “iştigal alanlarına!” yönelmişler. Devletin sporcu yetiştirmedeki isteksizliğini/ yetersizliğini ama dümeni kimseciklere bırakmama niyetini sezip, ömür billâh muhalefette kalmayı seçmişler. Daha küçük yerel güç odaklarını merkez alıp, oradan atış yapıyorlar…

Ama ortada bir gerçek var; Türkiye’de artık bisiklet sporcusu yetişmiyor… Cumhurbaşkanlığı Turu gibi üst düzey bir organizasyonun tamamlayıcısı olması gereken elit sporcu ortada yok… TUR’un, “kasabaya gelmiş bir sirk” işlevinden kurtulması için gereksinim duyduğu sporcuları yetiştirmek, kimsenin derdi değil gibi görünüyor.

Yazının sonuna doğru yine soralım: Bisikletin malzemesinden antrenman yöntemlerine, özellikle profesyonel yarışma dünyasındaki gelişmelere kadar her konuda yazıp tartışacak yetkinliğe ulaşmış entelektüel gurup ile hala eski hesaplaşmaların peşinde yıpranan, kıçı seleye değmiş, deneyimli eski sporcuların hiçbir şekilde kesişmediği topluluklara “bisiklet sosyetesi” denir mi?

Son on yılda her anlamda ayrıştırılan ülkemizde; dünya bisikleti ile entegre olmuş ama kendi tüketim modeli ve yaşam tarzı içinde kalmayı tercih edenlerle, yarışmacı sporcu yetiştirme yetkinliğine sahipken atıl kalmayı yeğleyenlerin buluşamadığı bir ülkede bisiklet sporu ilerler mi?

Yoksa sistem zaten tam da bunu mu, herkesin kendi işine bakmasını mı istiyor?

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler