Biz yazdık onlar konuştu

Cumhuriyet’in Suriye’ye yardım götürdüğü açıklanan MİT TIR’larının silah yüklü olduğu gerçeğini ortaya koyan haberi bütün dünyada yankılandı. Haber ve ardından yapılan açıklamalarla ilgili çok sayıda yorum yapıldı

Biz yazdık onlar konuştu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.06.2015 - 06:08

Yurt / AYŞENUR ASLAN

...Habere hem “yalan” deyip hem de “devlet sırlarını açıklamak” gibi bir suçlama yöneltemezsiniz.

VAR OLMAYAN BİR SIR açıklanamaz. TÜMÜYLE YALAN denilen bir şey “doğru muamelesi yapılarak” yargılanamaz. Yani, “oksimoron” denilen kavram, tam da budur işte.

Oysa, Cumhuriyete bunu yapıyorlar. Hem, “MİT TIR’ları dosyasında öyle görüntüler yok” diyorlar. Hem de casuslukla suçluyorlar.

Habertürk / UMUR TALU

Devletler, yani devletlerde birileri “yalan” söyler... Demokraside muhalefet, parlamento, basın, yargı, sivil toplum mücadelesi bunları ortaya çıkarır veya çıkarmaya uğraşır; çıkarmaya uğraşmalıdır! TIR olayı da öyle. Belli ki örtülü, belki kirli, belli ki yalan dolan! Bunu ortaya çıkaran savcılar ve askerler, “darbecilik, casusluk” suçlamasıyla tutuklandı! Buna ortaya çıkaran gazete ve gazeteciler de “terör” suçlamasıyla yüz yüze.

Millet / ERGUN BABAHAN

Gerçeğin ortaya çıkma gibi bir huyu vardır ve yine çıktı. Cumhuriyet Gazetesi kurum, Can Dündar gazeteci olarak sorumluluk üstlendi, risk aldı ve MİT TIR’lanndaki silahların görüntülerini yayınladı.

Adliye baskını nedeniyle savcılıkça ifadeye çağrılan gazeteciler de cabası. Özetle bu ülke gazetecilik yapmak isteyenler için giderek bir cehenneme dönüşüyor.

Star / AHMET KEKEÇ

Paralel örgütü aklama misyonuna koşulmuş Cumhuriyet gazetesi bir şey daha yaptı. Daha doğrusu, yapmadı. Erdoğan ve çevresiyle ilgili bütün “yasa dışı” dinlemeleri çarşaf çarşaf yayınlayıp bu kayıtlara dayalı onlarca yüzlerce haber derleştirirken, içinde “ananas”, “rafineri” ve “tespih” geçen bir tek kayda yer vermedi. Can Dündar, “Bir gazetecilik yapıyoruz” diyor. Hayır, siz gazetecilik yapmıyorsunuz... “Hocasının gazetesi” mucibince sufle edilenleri yayınlıyorsunuz ve ortadaki “casusluk suçunu” hafifletmeye çalışıyorsunuz.

Star / CEM KÜÇÜK

...Cumhuriyet ve haberin altında imzası olan Can Dündar Türk devletinin kırmızı çizgilerini aştı. Dün konuştuğum devletin en tepe noktasındaki isimlerde korkunç bir öfke vardı. Böyle bir ihaneti devlet ve millet hafızasının asla unutmayacağının altım çizdiler. Can Dündar Türk Julian Assange’ıdır. Assange’m akıbeti neyse ona uğrayacaktır.

Sözcü / EMİN ÇÖLAŞAN

Gazeteci arkadaşımız Can Dündar çok iyi bir habercilik yaptı ve Adana’daki esrarengiz MİT TIR’larının olayını bir hamlede çözdü.

İşin örtbas edildiği, unutturulduğu zannediliyordu ama dün patlayan görüntülü haber ortalığı allak bullak etmeye yetti. Çok da iyi oldu. Bunun bir gün olması gerekiyordu.

Hürriyet / Taha Akyol

Cumhuriyet gazetesi hakkındaki soruşturma Türkiye’nin basın özgürlüğü alanındaki imajını daha fazla sarsar. İKTİDARIN GÖREVİ iktidar tarafsız olması gereken kamu kurumlarını siyasi güdüm altına almanın kendisine kısa süreli yarar sağlasa da bir süre sonra ülkede gerilim yarattığını, güven buhranını derinleştirdiğini, ülkeye de zarar verdiğini görmelidir.

Yurt / Haluk Şahin

Demokratik ülkelerde basının görevi, hükümetler tarafından saklanan olguları ve çevirilen dolaplan araştırıp, halkı bilgilendirmektir.

Tam da bunu yaptığı için Cumhuriyete yönelen tehdit ve baskıları dünyanın dörtbir yanındaki gerçek gazeteciler çok iyi anlayacak ve değerlendirecektir.

Birgün / MUSTAFA SÖNMEZ

Adana Cumhuriyet Savcılığı, Cumhuriyet’e, Can Dündar’a ‘gerçeği yansıtmayan sahte görüntüler’ yayımlandı gerekçesiyle soruşturma açıyor. Sormazlar mı o savcıya, madem gerçek değil, neden devlet sırrı oluyor? Sahte devlet sırrı mı olurmuş?... Davutoğlu, ‘TIR’da ne olduğu, kimseyi ilgilendirmez’ diyor. Sormazlar mı adama; senin Meclis’e, halka bir açıklama sorumluluğun yok mu?..

Hürriyet / Yalçın Doğan

Watergate, Wulf, TIR’lar” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın Dündar’a yönelik “bedelini ağır ödeceyek” dediğini anımsatarak, “Nasıl ağır ödeyecek? Can Dündar’a işkence mi yapılacak? Hapiste mi çürüyecek? Cumhuriyet kapatılacak mı? Yargıya hangi yetkiyle talimat veriyor?

Hürriyet / AKİF BEKİ

Tıbbi yardım olsa ne yazar, askeri yardım olsa ne! Yok, Bayırbucak Türkmenlerine mi gidiyordu, Arap gruplarına mı? Türkmen ya da Kürt değillerse ölsünler mi yani?.. ” Cumhuriyet’in bastığı fotoğrafların yeni olmadığını da söyleyen Beki, “Şok etti desen, şok etmedi kimseyi. Malumun ilamı gibi bir şey. Gerçek ya da mizansen, zaten biliniyordu.

Posta / NEDİM ŞENER

Meslektaşlarımın, kardeşlerimin çalıştığı Cumhuriyet gazetesinde ne terörist vardır ne casus. Yapılan hoşunuza gitse de gitmese de yalnız ve yalnız gazeteciliktir. O yüzden ben de Cumhuriyet’in dünkü manşetiyle sesleniyorum; sorumlu benim.

Sabah / SEVİLAY YÜKSELİR

Bir kere herkes şunu kafasına kazısın! Cumhuriyet’in ve Can Dündar’ın MİT TIR’ları ile ilgili yaptığı haber gazetecilik başarısı falan değil! Bunun iki nedeni var: Birincisi haber çalıntı! Bu haber, o fotoğraflar zaten tam 16 ay evvel Aydınlık gazetesince yayımlanmış ve hatta Aydınlık o haber yüzünden de mahkemelik olmuş. Buna itiraz edecek tek bir gazeteci varsa beri gelsin... Cumhuriyet gibi köklü bir gazeteye böylesi bir adi hırsızlık hiç yakışmadı bu böyle biline.

Agos / BASKIN ORAN

Erdoğan bugüne kadar, 17-25 Aralık’tan Türkiye’de yargılanmaktan ürktüğü için ortalığı birbirine katıyordu. Can Dündar’ın fotoğraflı haberinden sonra, şimdi bambaşka bir boyuta atlamış bulunuyoruz: Artık Erdoğan’ın, bir de uluslararası mahkemelerde yargılanmaktan ürkme dönemi başladı. Esas ortalığı birbirine katmayı bundan sonra bekleyin.

TARAF / ULAŞ DOĞA ERALP

MİT TIR’lar savaş suçu” başlıklı yazısında, “İleride UCM Savcılığı Suriye’deki savaş suçlarına yönelik bir soruşturma açma kararı alırsa, bo soruşturmanın önemli bir kısmı AKP hükümetinin politikaları ve yaptıkları olacaktır... Can Dündar’ın MİT TIR’ları haberinin istibdat karşısında ne kadar önemli bir gazetecilik başarısı olduğu ortada. Halkımızın gerçekleri öğrenmesi AKP’nin savaş planını zora sokacaktır.

Aydınlık / MUSTAFA MUTLU

Bilirsiniz; benim gazetem, Cumhuriyet Gazetesi’yle sık sık kavga eder. Ancak bu kez, gazetemdeki tüm gazeteciler adına rahatlıkla söylüyorum ki, ‘Ben de sorumluyum... Biz de sorumluyuz!

BirGün / Nazım Alpman

Diktatör yetiştirme konusunda ne kadar verimli bir iklimi varsa bu ülkenin, askerleri tarihin derinliklerine uğurlarken sivilleri çıkıp geliyordu... Arkamıza yaslanıp bakarsak, gayet net olarak şunu görebiliriz: Diktatörler gidiyor, gazeteciler kalıyor!

Yeni Şafak / Ali Bayramoğlu

Cumhurbaşkanı’nın doğrudan şahsını ilgilendirmeyen bir konuda, bir haberle ilgili olarak bu tür suç duyurusunun varlığı bile demokrasi açısından kabul edilemez ciddi bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur.

Zaman / Mümtazer Türköne

Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberi 10 desibel ses getirmişti; bu sesi 100’e çıkartan ve dünyaya duyuran Cumhurbaşkanı’nın Can Dündar’ı alenen tehdit etmesi olmadı mı? Bank Asya’ya yapılan haksızlık unutulmaya yüz tutmuştu.... Erdoğan’ın Gezi ile başlattığı toplumu kutuplaştırma siyaseti toplumsal kesimler arasında derin bir uçurum yarattı. Muhalefet şimdi onu iktidar körlüğü ile fark edemediği bu uçuruma iterek seçimi kazanıyor.

Milliyet / MELİH AŞIK

Bu konuda dava açmak herkesin hakkıdır. Cumhurbaşkanı da açabilir. Ancak şu sözler:

“Bunların derdi Türkiye’nin imajına gölge düşürmek. Bunu özel haber olarak yapan kişi de bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu.”

Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı hedef alan bu sözler basın özgürlüğü bir yana, yargıyı etkileyecek nitelikte...

Sözcü / Soner Yalçın

Siz ne anlarsınız gazetecilikten?..

Gazeteciliğin olmazsa olmaz kuralı; herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, gerçeği tüm çıplaklığıyla kamuoyuna sunmaktır.

Haberin kimin menfaatine olduğu gazeteciyi ilgilendirmez.

Gazeteciyi sadece haberin hakikat olması ilgilendirir.

Can Dündar’ın yaptığı ile “bavulcu” Mehmet Baransu’nun yaptığı “servis gazeteciliği” birbirine karıştırılmamalıdır.

“Bavulcu” Baransu, koca bir yalanla halkı aldattı.

Can Dündar ise gerçeği ortaya çıkardı.

BirGün / L. Dogan Tılıç

Bu kez karşılarında korkuyla susmuş bir medya değil, çok kalabalık ve güçlü bir cephe gördüler. Bu telaş, onun telaşı... ‘Gidiyoruz, sonumuz fena’nın telaşı...” diyebilmek, gazeteci olarak görevlerinin ‘parti devletine’ dönüşmüş hükümetin çıkarlarını savunmak değil, savaş batağına sürüklenen bir halkın yanında durmak ve haber alma hakkını savunmak olduğunu söylemek, özgürlüğü seçmektir işte, ağır bedeli ne olursa olsun.

Bugün / Orhan Kemal Cengiz

Mahkemeye gerek yok,” yandaş kalemler Can Dündar’ı ve Cumhuriyet’i vatana ihanetten mahkûm ediverdiler bile...

Bu soruşturmalarla Can Dündar’a, Cumhuriyete falan değil doğrudan doğruya bu ülkedeki her vatandaşın haber alma hakkına saldırılıyor...

Haber alma hakkınıza sahip çıkın, bu kaba sansür uygulamaları karşısında sesinizi yükseltin. Yarın çok geç olmadan...

Yeni Akit / Ersoy Dede

Normal bir ülkede o haber yayınlanamaz. Öyle bir haberin yapıldığı gazete basılamaz, dağıtılamaz. Ardından o haberi yapanlar hiçbir şey olmamış gibi bu yaptıklarını “gazetecilik’’ diye satamazlar. Şimdi ben bunları yazınca bana “bu neyin kafası?” diyecek arkadaşlar ve o imrendikleri batıdan örnekler verip duracaklar.

Zaman / Ekrem Dumanlı

Şimdi herkes, haklı olarak, şu soruyu yöneltiyor: O TIR’lar insani yardım taşıyor denmişti; bu beyanlar yalan mı çıktı? Hukuki bir denetim olmadan bir ülkeye silah sevkiyatı yapmak mı suç; yoksa bunu yayınlamak mı? Şimdi savcılık vasıtasıyla “Gizli kalması gereken bilgi” denerek Cumhuriyet ve Genel Yayın Yönetmeni cendereden geçiriliyor. İyi de “gizli kalması gereken’i kim belirliyor, kim sınırını çiziyor? Gazeteciler, elde ettiği bilgiyi soyut kavramlarla tasnif etmeye kalkarsa işin sonu nereye varır?

Hürriyet / Mehmet Y. Yılmaz

Başbakan Ahmet Davutoğlu, şimdi Kobani’ye yardım için geçişine izin verilecek silahların neden savaş suçu sayılacağını, ama Suriye’deki diğer gruplara silah göndermenin neden savaş suçu sayılmayacağını bir kez daha açıklasa iyi olur...

...Cumhurbaşkanı, Anayasa’yı takmıyor. Seçildiği ilk günden beri Anayasa’yı ihlal ettiği için yargının görevlerini üstlenmekte de belli ki bir sakınca görmüyor. Milliyet / MELİH AŞIK Bu konuda dava açmak herkesin hakkıdır. Cumhurbaşkanı da açabilir. Ancak şu sözler: “Bunların derdi Türkiye’nin imajına gölge düşürmek. Bunu özel haber olarak yapan kişi de bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu.” Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı hedef alan bu sözler basın özgürlüğü bir yana, yargıyı etkileyecek nitelikte... Yurttaşlar, haberleriyle büyük yantı uyandıran Cumhuriyet’i, seçim meydanlarında taşıdı.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon