‘Bosna Hersek’te düşmanlık yapısallaşıyor’
1992-1995 savaşının ardından ABD’nin Dayton kentinde dönemin Sırbistan, Bosna Hersek ve Hırvatistan liderleri Slobodan Miloşevic, Aliya İzzetbegoviç ve Franjo Tudjman’ın yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher barış anlaşmasına imza atmışlardı.
Tarihsel bağlar nedeniyle Türkiye’de her zaman yakından takip edilen Bosna Hersek’te geçen hafta Başkanlık Konseyi’nin Boşnak, Hırvat ve Sırp üyelerini belirlemek için yapılan seçimlerde milliyetçilik rüzgarı esti. Bosnalı Müslümanlar adına Şefik Caferoviç’in, Sırplar adına milliyetçi ve Rus yanlısı Milorad Dodik’in, Hırvatlar adına ise Zeljko Komsic’in zafer kazandığı seçimleri, Bosna Hersek üzerine çalışmalarıyla tanınan yazar Özgür Dirim Özkan ile görüştük. Özkan’a göre 23 sene önce yapılan Dayton Barışı’yla kurulan sistem, yarattığı çok parçalılıkla ülkeyi öldürmüyor ama süründürüyor.
-Bosna’da parçalı ve karmaşık bir siyasi yapı var. Bunu kısaca anlatır mısınız?
Bosna Savaşı’nı sona erdiren Dayton Barış Anlaşması’ndan bu yana 23 sene geçmiş olmasına rağmen, Bosna siyaseti hâlâ savaşın gölgesinde yapılıyor. Dayton’ın yaptığı savaşan tarafları barıştırmak değil aralarındaki sınırları daha da keskinleştirip, düşmanlığı yapısallaştırmak oldu. Ülkenin parçalı yapısının sorumlusu Dayton, bir anlamda hayatta kalmasının da nedeni. Yani, öldürmüyor ama süründürüyor. Bosna-Hersek iki ayrı özerk devletten, 10 kantondan, bir de özel bölgeden oluşuyor. Her bakanlıktan 14’er tane var. Haliyle bu karmaşık yapının işlevli olması mümkün değil. Milliyetçi siyasi aktörler ise bunu olanca hoyratlığıyla sömürmesini çok iyi biliyorlar. Ülke Avrupa’nın yolsuzlukta, yoksullukta, işsizlikte önde gelen ülkelerinden. Hâlâ Yugoslavya’dan kalan eğitim, sağlık, bilim altyapısı kullanılıyor.
-Bu seçim sonuçları ülkenin bütünlüğü bakımından geleceğe dönük umut veriyor mu?
Milliyetçiliğin, yolsuzluğun, işsizliğin kazandığı bir seçimi daha geride bıraktık. Her sekiz ayda bir Bosnalı Müslüman (Boşnak), Bosnalı Sırp ve Bosnalı Hırvat cumhurbaşkanlığı konseyi üyesi arasında el değiştiren bir sistem var. Konsey üyelerinin yanı sıra, Ulusal Parlamento, iki özerk bölge olan Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhruiyeti Parlamentoları, 10 ayrı kantonun parlamentoları ile Brçko Parlamentosu için 3,5 milyona yakın seçmenin sadece yüzde 53’ü sandığa gitti.
Bosna-Hersek Federasyonu’nda zafer Aliya İzzetbegoviç’in kurup oğluna teslim ettiği sağcı Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) oldu. Onu sosyal demokrat parti takip ediyor. Liberal eğilimli Naşa Stranka (Bizim Partimiz) da etkisini artırdı.
Sırp Cumhuriyeti’nde ise beklendiği gibi Milorad Dodik zafer elde eden taraftı. 1992-95 savaşının gölgesinde yapılan seçim kampanyası boyunca milliyetçi, hatta ayrılıkçı retorik damgasını vurdu. Sırp Cumhuriyetinin kabadayı lideri Dodik son yıllarda ayrılıkçı söylemini zaten daha da arttırmıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ilginç bir duruma da yol açtı. Bu seçimde Hırvat Komşiç’in seçilmesini sağlayan daha çok Boşnak oylar oldu. Birçok Boşnak savaş sırasında Altın Zambak nişanı almış, Bosna’ya sadakatinden emin oldukları Komşiç’e oy vermeyi tercih etti.
Dodik Rusya için önemli
-Bosna Hersek Rusya-Batı geriliminin yansımalarının olduğu bir ülke. Seçim sonuçlarını bu açıdan da ele alabilir misiniz?
Öncelikle, bu seçimde en çok konuşulan konulardan biri, “dış mihraklar”ın Bosna siyaseti üzerinde oynadığı oyunlardı. Dodik her zamanki gibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ziyaret etti, desteğini aldı. Dodik şimdilerde de cumhurbaşkanlığı görevini Saraybosna’da yürütmeyeceğini ve Bosna-Hersek bayrağı yanında Sırp Cumhuriyeti bayrağının yer almadığı etkinliklere katılmayacağını açıkladı. NATO’nun genişleme hamlelerine karşı Balkanlar’ı istikrarsızlaştırma silahını oynayan Rusya için Dodik, satranç tahtasında karşı tarafı pat edebilecek önemli bir piyon.
Ankara etkisi bu kez sınırlı
-Ankara’nın seçim sürecinde ve çıkan sonuçlarda etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
SDA genelde seçimlerde en büyük desteği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan alır. Ama bu seçimde AKP’nin Bosna seçimlerindeki etkinliği biraz frenlenmiş oldu. Tabii ki bunda döviz kuru, rahip Brunson, İdlip savaşı gibi konularda sıkışan AKP’nin Balkanlar’ı şu sıralar boşlamak zorunda kalmasının da etkisi yok değil.
'Solun durumu trajik' -Bosna Hersek’te sol-sosyal demokrasi adına seçim sonuçları ne anlatıyor?Bosna-Hersek’te sol partilerin durumu traji-komik. Sosyal demokrat SDP ile 2012 yılında buradan ayrılan Demokratska Front (Demokratik Cephe) oyları paylaşıyor. Bundan önceki seçimde SDP yüzde 14 almıştı, DF ise yüzde 9. Bu seçimlerde ise tersi oldu. Daha önce SDP’nin koalisyon ortağı olarak iktidara geldiğini, fakat Bosna’nın sorunlarına çözüm olamadıklarını biliyoruz. SDP’ye sadece etnisiteler üstü bir kimliğe sahip olduğu için oy veriliyor. Sosyalist solun ise durumu içler acısı. Yugoslavya döneminin özeleştirisinin verilmediği bir sosyalist/sol zeminde 2018’in sorunlarına çözüm bulabilecek bir siyasî program çıkarmak pek mümkün görünmüyor. |
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!