'Bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği?'
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bir insan, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan, yüzü kızarmadan, arka arkaya bu kadar yalanı nasıl söyleyebilir? Allah aşkına bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği? Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu'na bakın'' dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Balıkesir'deki Kuvayı Milliye Meydanı'nda düzenlenen mitinginde yurttaşlara hitap etti. Konuşmasının başında gösterdikleri ilgiden dolayı Balıkesirlilere teşekkür eden Başbakan Erdoğan, ''Biz size sevdalıyız be... Ferhat nasıl Şirin için yollara düştüyse, Mecnun nasıl Leyla için çöllere düştüyse, biz de sizin aşkınızla, sizin sevdanızla Anadolu'nun, Trakya'nın yollarına düştük'' dedi. 8,5 yılda 8 kere Balıkesir'e geldiğini hatırlatan Erdoğan, uzak, yakın, ücra, sapa demediklerini, bu kavramların lügatlarında olmadığını söyledi. Milletle kavuşmak için dağları deldiklerini, nehirleri aştıklarını, uzakları yakın ettiklerini kaydeden Erdoğan, 780 bin kilometre karenin tamamında eser ve hizmetlerinin bulunduğunu ifade etti.
''79 yılda yapılamayanları 8,5 yılda yaptık'' diyen Başbakan Erdoğan, 8,5 yılda Türkiye'ye ilkleri, hiç yaşamadığı sevinçleri ve başarıları yaşattıklarını dile getirdi. Milletin desteği ve hayır dualarıyla, bugün bir daha ''durmak yok, yola devam'' dediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Balıkesir kahramanlığın şehri, Balıkesir yiğitliğin şehri, Balıkesir Kurtuluş Savaşı'nın, Kuvayı Milliye'nin şehri. Balıkesir Veli Şemseddin'in, Birgivi'nin, büyük alim Hasan Basri Çantay'ın şehri. Balıkesir, Çanakkale Savaşı'nda 250 kiloluk gülleyi sırtlayıp, destan yazan Seyit Onbaşı'nın şehri. Hepsinden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun. Ben bugün Balıkesir'de, özellikle gençlerimizi ilgilendiren bazı önemli hususları dikkatlerinize sunmak istiyorum. Balıkesirli kardeşlerimin, Balıkesirli gençlerin, tüm Türkiye'nin dikkatlerini buraya çekiyorum. Balıkesir Lisesi, eski adıyla Balıkesir Sultanisi, 1916-1917 eğitim öğretim yılında hiç mezun vermedi. Nedenini biliyorsunuz değil mi? Çünkü lisenin tüm talebeleri, Çanakkale cephesine, vatanı savunmaya gittiler ve hiç biri geri dönmedi. Hepsi şahadet diploması aldı. İşte biz bu neslin evlatlarıyız. Bu neslin çocuklarıyız. İşte bizim böyle gençlerimiz var. Bizi kimse tutamayacak. Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız. Biz bu gençlerle, gençlerimizle hep gurur duyduk, gurur duymaya da devam edeceğiz. Bu ülkenin gençleri her şeyi fazlasıyla hak ediyorlar, bu ülkenin gençleri, ellerine imkan verildiğinde, fırsat verildiğinde, bütün Türkiye'yi gururlandıracak işlere imzalarını atıyorlar.''
'Gençleri pis işlerinize karıştırmayın'
AKP iktidarı döneminde, gençliğe olan inançla 163 bin yeni derslik inşa ettiklerini bildiren Başbakan Erdoğan, 89 yeni üniversite kurarak, gençlerin, kendi illerinde, en iyi şekilde, en iyi imkanlarla eğitim görmelerini sağladıklarına dikkati çekti. 2002 yılında 45 lira olan bursları, yüzde 433 artışla 240 liraya çıkardıklarını belirten Erdoğan, isteyen her öğrenciye burs veya kredi verdiklerini, bütçeden en yüksek payı eğitime ayırdıklarını anlattı.
İktidara geldiklerinde okullarda bilgisayar bulunmadığını belirten Erdoğan, ''Bu CHP ve MHP gerici yahu, gerici'' dedi. Erdoğan, okullara bilgisayar gönderdiklerini, kara tahtaların artık okullardan kaldırılarak akıllı tahtaların eğitimin hizmetine sunulacağını bildirdi. Her öğrenciye ücretsiz elektronik kitap vereceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''İstersen kitapsız git. Ama 'Başbakan Amca ben nostalji olarak kitabımı, defterimi yanıma alabilir miyim?' diyenler olursa alsınlar'' diye konuştu. Bir süredir, YGS üzerinden Türkiye'de bir kampanya yürütüldüğünü belirten Başbakan Erdoğan, bu kampanyayı başta CHP olmak üzere, MHP ve diğer muhalefet partilerinin yürüttüğünü dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bu sistemli kampanyanın içinde, bir de bunların yandaş ve candaş medyası var. Onlar da her gün, manşetleriyle, programlarıyla, köşe yazılarıyla bu değirmene su taşıyor, bu kampanyaya katkı sağlıyorlar. Amaç ne? Amaç, YGS'ye giren 1 milyon 700 bin genç kardeşimizin zihnini bulandırmak, buradan oy devşirmek. Bu gençler, bir yıl, iki yıl, sabah akşam ders çalıştılar, üniversiteye hazırlandılar. Bu gençler, durmadan, dinlenmeden, soluk dahi almadan bu sınava hazırlandılar. Hafta içi okula devam ettiler, hafta sonu kurslara gittiler, sabahlara kadar ders çalıştılar. Üniversitede bir bölüm kazanmak, kendilerine bir gelecek kurmak için, umutla test kitaplarına gömüldüler. YGS sınavı yapıldı, sınavın ardından birileri çıktı, şifre yoluyla kopya çekildiği iddiasını ortaya attı. Şimdi bakın, sevgili gençler, şifre iddiasının altında aslında başka bir şifre var. Nedir bu şifre? AK Parti'ye karşı bir karalama kampanyası... Şifre bu. O kadar pervasız, o kadar acımasız, o kadar düşüncesizler, o kadar gözlerini rant bürümüş ki AK Parti'ye karşı başlattıkları bu kampanyada, 1 milyon 700 bin öğrencinin hayallerini, umutlarını söndürmekten çekinmediler. AK Parti'yle bir hesabınız varsa, gelin bunu AK Parti'yle görün. Ama gençleri pis işlerinize karıştırmayın.''
'Yazıklar olsun onlara'
Erdoğan, muhalefet partilerini defalarca uyardığını, gençlerin emeği, umudu ve hayalleri üzerinden istismar yapmamalarını istediğini ifade etti. Dün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, YGS'deki iddialara ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verdiğini hatırlatan Erdoğan, Başsavcılığın iddiaları soruşturup sonuçlandırdığını, sınavda herhangi bir kopya hadisesinin olmadığını ortaya koyduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi ben Sayın Kılıçdaroğlu'na, Sayın Bahçeli'ye, onların yandaş, candaş medyalarına soruyorum; yüzünüz kızardı mı, utandınız mı? Hiç beklemeyin. İnanın bunların yüzü kızarmaz, bunlar yanlış yaptık, özür dileriz deme erdemini göstermez. Çünkü tek amaçları, çamur at izi kalsın. Bitmedi... Sayın Kılıçdaroğlu, bir kaç gündür, bir elektronik postadan bahsediyor. O candaş medyaları var ya. Onlar da bu iddiayı çarşaf çarşaf yayınlıyor. Ve bazı köşe yazarları da ki yazıklar olsun onlara. Bunu bir gerçekmiş gibi, 'ÖSYM'nin tarihinde böyle bir olay yok. Bir bakan kalkıp da ÖSYM başkanına böyle bir mail gönderemez' diyor. Yahu mail göndermek nedir ki? Senin adına bir çete mensubu çıkar, bir mail gönderir. Mail denilen olay bu. Kılıçdaroğlu'nun adına da gönderirler. Şimdi Facebook'ta falan, yahu bunlar çirkin teknoloji. Bu Facebook filan, falan bu tür sayfalar bunlar çirkin, berbat. Herkes adına buralardan her türlü ahlaksızlık yapılabilir. Neymiş, ÖSYM'ye bir elektronik posta gelmiş, bir bakan yeğeninin iyi bir bölüme yerleştirilmesini istemiş. Yahu birine çamur atmak, iftira atmak Allah aşkına bu kadar ucuz mu, bu kadar basit mi? Bir insan, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan, yüzü kızarmadan, arka arkaya bu kadar yalanı nasıl söyleyebilir? Allah aşkına bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği? Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu'na bakın... İnsan bir araştırmaz mı, soruşturmaz mı, işin aslını, doğrusunu öğrenmeye tenezzül etmez mi? Birisi çıkıyor eline bir kağıt tutuşturuyor, hemen o da bunu konuşuyor.''
'İftirasının altında kaldı'
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, işin doğrusunu öğrenmeye tenezzül etmediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın iddiaları yalanlayıp CHP Genel Başkanı'na yüklendiğini, Kılıçdaroğlu'nun ise Bakan Yazıcı'ya cevap veremediğini söyledi.
''Böyle bir siyaset olmaz, böyle bir kirli siyaset olmaz. Yahu zaten biliyoruz. Senin gelişin belli. Sen bir mamul kaset genel başkanı oldun. Olay bu'' diyen Erdoğan, yollarına aynı kararlılıkla devam edeceklerini ifade etti.
Türkiye'de temiz siyasetin adımlarını attıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, yola böyle devam edeceklerini dile getirdi. Erdoğan, ''Bizim siyaset tarihimiz, hiç bir dönemde bu kadar yalancı, bu kadar rahat yalan söyleyen, bu kadar yalanı art arda dizen siyasetçi profillerini görmedi. Önüne gelene dil uzatan, annelere dil uzatan, haddini bilmez, kutsal değerlerimize dil uzatan siyasetçi tipini bu ülke yeni görüyor. Şimdi de işte bir kez daha iftirasının altında kaldı. Bir kez daha atmak istediği çamur, eline yüzüne bulaştı'' diye konuştu.
'Kılıçdaroğlu 8,5 yıldır yalan söylüyor'
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 8,5 yıldır yalan söylediğini ve iftira attığını öne sürerek, ''Sadece temiz ve namuslu insanları hedef alıyor, 'bunun üzerinden kazanırım' diyor. Defalarca yalanlarını ortaya çıkardık. Yüzü kızarmıyor. Defalarca çark etti, iddiasının üzerinden yarım saat geçmeden kendi söylediğini inkar etti'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında ''YÖK'ü kaldıracağız'' dediğini hatırlatan Erdoğan, CHP liderinin aynı programda 35 dakika sonra ''Bedelliden gelecek parayı YÖK'e aktaracağım'' dediğini anlattı. Kılıçdaroğlu'nun demek ki YÖK'ü kaldırmayacağını belirten Erdoğan, ''Ben bıktım bunun yalanlarını söylemekten. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış, ama bununki yatsıya kadar bile yanmıyor, 35 dakika. Açın 'twitter'ları bakın yalanlarına'' diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıkta henüz bir seneyi doldurmadığını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Defalarca çark etti, u dönüşü yaptı, iftira attı. Her seferinde yüzüne çarptım. Ama ne yazık ki bir kuyruk acısıdır var, gidiyor. Bu beyefendinin bu adımlarla bir yere varması mümkün değil. İstanbul'da belediye başkan adayı oldu, benim belediye başkanımla ilgili 'dosya çıkaracağım' dedi, hala çıkaracak. şimdi MHP ile el ele verdiler, Sayın Bahçeli ile 'Biz Başbakan ile ilgili dosyalar çıkaracağız' diyorlar. 8,5 yıldır neredesiniz, çıkarsanıza. Parlamentonun içindesiniz, nerede bu dosyalar. Eğer dosyanız yoksa kırtasiyeciden size dosya gönderelim. Haydi, hemen doldurun, gönderin. Nerede? Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Bizim böyle bir derdimiz yok evelallah.''
MHP ve DSP'nin de yer aldığı koalisyon hükümetinden devraldıklarında Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu anımsatan Erdoğan, borcun bugün 5 milyar dolara düştüğünü söyledi. Erdoğan, ''23,5 milyar dolar nire, 5 milyar dolar nire? 18,5 milyar dolar düşürdük. Şimdi de o 5'i öderiz ha. Fakat çok düşük faiz olduğu için 2012 sonunda bitireceğiz. Ve biz IMF ile 3,5 yıldır sözleşme falan yapmıyoruz, stand-by anlaşmalarını kaldırdık. çünkü yere sağlam basan bir Türkiye var'' dedi.
'Millet lider arıyor, önce bunu göreceksin'
Erdoğan, önceki hükümetten devraldıklarında Merkez Bankasında 27,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın şimdi 95 milyar dolara yükseldiğini bildiren Erdoğan, şöyle dedi: ''Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye'de Merkez Bankasının kasası 95'e çıkar mı? IMF'ye 23,5 milyar dolarlık borç 5'e iniyor. Bitmedi, Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış, biz 8,5 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yapmışız. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunları yapabilir mi? 163 bin dersliği 8,5 yıla sığdırmışız. Tabii Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasındaki paralara sulandı. Baktı ki bol para var, şimdi bol keseden atıyor. Çünkü bunlar tarihi boyunca hep boşaltmışlar. Şimdi de 'burayı boşaltırız' diyorlar. Çok fazla meraklanma, benim milletim sana böyle bir şeyi vermez. Biz 2002'den 2007'ye kadar çıraklık dönemini yaşadık, 2007'den 2011'e kalfalık dönemini yaşadık, şimdi de ustalık dönemine başlıyoruz. Şimdi Kılıçdaroğlu, çıkmış, 'çıraklık da kutsaldır' diyor. Ben 'kutsal değildir' demedim ki, dönemleri ortaya koyuyorum. 'Çıraklık kötüdür' demedim, ama biz o tezgahlardan geçtik, oraları aştık. Sen daha o sürece girmedin, dur bakalım. Senin daha çok işin var. Neymiş? Hesap uzmanlığı sınavına ben giremezmişim. Benim zaten oraya girmeye niyetim yok ki, öyle bir şey düşünmedim ki. Ben memur olmayı değil, siyaseti düşündüm. Onun için de 18 yaşından itibaren siyasete, geldim, siyasetin içinde yaşadım. O günden itibaren bugünlere geldik. Çalıştık, çalıştık, çalıştık, işte senin gibi hesap uzmanlarını şimdi biz yönetiyoruz. Bu işin devlet yönetiminde bir raconu var. Senin gibiler de olur, daha başarılılar da olur, ama siyaset bir sevk, idaredir, liderliktir. Lider olmak başka bir şeydir. Millet lider arıyor, lider. Bunu göreceksin önce. Bu ülkenin müsteşara da genel müdüre de hesap uzmanına da ihtiyacı var, ama hepsinden önce lidere ihtiyacı var.''
'Balıkesir büyükşehir oluyor'
Başbakan Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 100. yılına kadar Balıkesir'i Türkiye'nin 10 büyük ilinden biri yapacaklarını dile getirdi. Balıkesir'in nüfusuyla büyükşehir olmaya hak kazandığını anlatan Erdoğan, seçimlerden sonra Balıkesir'in de büyükşehir olması kararını alacaklarını ve yasayı çıkaracaklarını açıkladı. Tüm Balıkesir'in mülki sınırlarının büyükşehir belediyesinin sınırları içinde olacağını belirten Erdoğan, ''Dolayısıyla büyükşehir belediyesi ilçe belediyeleriyle Balıkesir'i daha mamur bir hale getirecek. Artık belde belediyeleri kalmayacak. Köyler, aynen ilçe belediyelerin mahalleleri haline gelecek. Böyle bir duruma geçiyoruz. Neden? Altyapı, üstyapıda daha modern bir Balıkesir'' dedi. Erdoğan, Balıkesir'in 2014'teki yerel seçimlere kadar şu andaki statüyle devam edeceğini, yerel seçime büyükşehir olarak gireceğini bildirdi.
'Muayeneye gidiyorsun bedava mı?'
Erdoğan, sağlık alanında atılan adımlardan örnekler verdi. Yurttaşların artık rahatlıkla hastanelerde tedavi olduklarını ve ilaçlarını kuyruk beklemeden aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yahu hastaneye gidiyorsun, doktor efendi muayeneye çağırıyor. Muayeneye gidiyorsun bedava mı? Parayla... Bakın, şimdi biz part time çalışmayı kaldırttık. Full time diyoruz, rahatsız oldu bazıları. Olanlar kim? 'Sosyal demokratım' diyenler. Bu CHP falan onlara destek veriyor. Yahu ne demek kardeşim? Bu milletin evlatları neden doktor oldu? Halkına hizmet için değil mi? Tam gün çalışan da var, ama bir miktar da işte ideolojik nedenlerle, bu CHP zihniyetinin de tahrikiyle maalesef bakıyorsunuz part time çalışmak isteyenler var. Dedik ki: Olmaz. Bak, biz size döner sermayeyi getirdik, şunu getirdik, bunu getirdik... Kardeşim, bak herkes üniversite bitiriyor, mühendis oluyor, bilmem ne oluyor. Bunların hepsi gelip de full time çalışıyor. Sen de çalış be kardeşim. Doktorluk bu noktada en ideal hizmet yollarından birisi değil mi? Benim insanım sana bir 'Allah razı olsun' desin. Bundan daha büyük bir para var mı yahu? Neymiş, 'ben daha fazla okuyorum'... Olabilir. Ama sağ olsun şu anda devlet hastanelerinde yüzde 80-85 tam gün yasasına 'evet' dediler ve çalışıyorlar. Ben de şahsım ve milletim adına 'Allah onlardan razı olsun' diyorum. Biz de özlük haklarını artırdık, daha da artırma noktasında gayret edeceğiz. Halkımın hizmetinde olanların biz de yanındayız. Onun için de bu oyunlara da gelmeyin. Zaman zaman hastanelerde grev, mrev gibi olaylara giriliyor. Yahu hastanelerde grev yapılır mı be? Oraya tedaviye gelenler doktor bulamazsa bu ne olur?''
'Bunun cevabını ver Bay Kemal'
18 tane helikopter aldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu helikopterlerin 16 noktada hizmet verdiğini söyledi. 2 jet ambulansa 3 tane daha ekleyeceklerini bildiren Erdoğan, insandan değerli olan başka bir şeyin olmadığını dile getirdi. Devletin insanın hizmetkarı olduğunu ve kendilerinin bu anlayışla yola çıktıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu amaçla seferber olduklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Amma gel gör ki bir de bizim Bay Kemal vardı. Bir zamanlar Bay Kemal SSK'nın genel müdürüydü. Bir varmış, bir yokmuş... Genel müdürlüğü 90'lı yıllarda. Hastanelerde ne sıkıntılar çektiğimizi biliyorsunuz. İlaçları alamadığımız dönemleri hatırlıyorsunuz. Genel müdür kim? Sayın Kılıçdaroğlu. Sayın Kılıçdaoğlu, yahu sen benim vatandaşımın ilaçlarını bile veremedin. Şimdi nereden böyle atıp tutuyorsun, hangi keseden şimdi konuşuyorsun? Sayın Kılıçdaoğlu, o dönem içerisinde öyle suistimallere adını atmış ki şu anda ben sizlere bir belge açıklayacağım. Diyor ya, dürüstlük abidesi... Hani 'yolsuzlukların peşini bırakmam' diyor ya... Bakın elimdeki belgeyi açıklıyorum. Ben boş dosya açıklamıyorum, belge açıklıyorum. Altında kapı gibi Kılıçdaoğlu'nun oluru var. Belge şöyle: ''ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği... Söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir..' Tarih 14 Temmuz 1998. Olur imzası Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi ben soruyorum: Nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor? Hani bu son zamanlarda ÖSYM üzerinde geçiniyor ya... Şimdi bunun cevabını ver Bay Kemal. Nasıl oluyor da yeterli başvuru alınamıyor. Bu söz konusu pozisyonlar neler? O pozisyonlara başvuranlar kimler? Esas soruya geliyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, SSK'ya bu şekilde kimleri atadınız? O atananlar kimler? Sizinle bir akrabalıkları var mı? Soyadları, sizin eski soyadınızla, eşinizin eski soyadıyla aynı olan kaç kişi bu şekilde işe alındı? Dürüstsünüz ya, mertsiniz ya, Gandi'siniz ya, bu sorulara yanıt verin. Bunları Mecliste de biz yüzüne vurduk, ama cevap alamadık."
AKP'yi kurdukları andan itibaren, dürüst, seviyeli, tutarlı siyasetin peşinden koştuklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, siyasetin asla yalanla, iftirayla ve gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerle anılmasını istemediklerini söyledi. Erdoğan, siyasetin arınması, temizlenmesi için mücadele verdiklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Ne yazık ki CHP'si, MHP'si, BDP'si siyaseti paçasından tutup aşağılara çekmek için yoğun gayret gösteriyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Şu anda da CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon; yanlarına o bir kısım medyayı da alarak aynı hizaya geçtiler'' dedi.
'Biz eserlerimizle konuşuyoruz'
Kendilerini anlatmaya ihtiyaçlarının olmadığını belirten Erdoğan, Ziya Paşa'nın ''Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri'' sözlerini anımsattı. Başbakan Erdoğan, ''Biz eserlerimizle konuşuyoruz'' diye konuştu. Göreve geldiklerinde yüzde 63 olan devletin borçlanma faizi oranının şimdi yüzde 7-8 olduğunu belirten Erdoğan, ''Kimin cebinden çıkıyordu bu faiz? Benim Balıkesirli kardeşimin cebinden çıkıyordu, çiftçimin, köylümün, işçimin, memurumun cebinden çıkıyordu. Ama şimdi bu yüzde 55'lik fark benim vatandaşımın cebinde kalıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, kamu net borç stokunun da yüzde 63'ten yüzde 25'e düştüğünü belirterek, alanda bulanan bir vatandaşın ''ABD'den Derviş'i getirdiler başımıza faizi o bela etti'' sözü üzerine, ''Bizim dervişe ihtiyacımız yok, bu ülkenin dervişi çok evvelallah. İhtiyacımız yok. Geldiğimizde neredeydik şimdi neredeyiz her şey ortada'' diye konuştu. Enflasyonun yüzde 30'dan yüzde 4,3'e düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, ''Enflasyon canavarından benim artık hanımefendi kardeşlerim kurtuldu mu?'' diye sorması üzerine alandaki kadınlar ''evet'' yanıtını verdi.
Buğdaydan, pirince, ayçiçek yağından, çaya şekere kadar asgari ücretle eskiden alınanla şimdi alınanlar arasındaki farkı gösteren örnekler verebileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Hep iddia ediyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli, ey diğerleri; eğer bu iktidar asgari ücretle 8,5 yıl öncesine göre daha geri gittiyse bir dakika burada durmam. Ama biz ülkemizi çok ileri götürdük. Biz göreve geldik Türkiye'de benim vatandaşımın kişi başına milli geliri 3 bin 400 dolardı şimdi 10 bin doları aştık. Milli gelir 230 milyar dolardı şimdi 740 milyar doları yakaladık. Nereden nereye... İhracatımız 36 milyar dolardı şimdi 122 milyar dolara ulaştık. Artık dünya ile rekabet eden bir Türkiye var. Buralara durup dururken gelmedik. Ama bizden önce Bahçeli, Kılıçdaroğlu, bunların halini gördük, bulundukları partilerin bu ülkeye ödettiklerini gördük. Düşününün bizi neye muhtaç ettiler, 5 sente... Çetelerle işbirliği halindeler, Ankara'dan Silivri'ye tünel kazdılar ama bizim kitabımızda bu yok. Biz milletimizle yürüdük. Afyonkarahisar'dan yola öyle çıktık, öyle yürüyoruz, bundan sonra da sizinle beraber yürüyeceğiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmedik, yedirmeyeceğiz. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk bizim kitabımızda yer almayacak.''
'Dertlerin dermanı bu kadro'
Seçime kısa bir sürenin kaldığını anımsatan Erdoğan, alandakilerden kapı kapı dolaşarak herkese doğruları anlatmalarını istedi. ''Şu CHP'ye, şu MHP'ye sandıkta dersi 12 Haziran'da verelim'' diyen Erdoğan, Bandırma'dan 55 gündür susuzluk çekenlerin sürekli kendisini aradıklarını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''CHP zihniyeti 'susuzluk' demektir, CHP zihniyeti 'çöp' demektir, CHP zihniyeti 'kirlilik' demektir. Ya Başbakan olur mu? Nasıl olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP'den aldım. Ankara'da da Melih Bey yine CHP'den aldı. Biz geldiğimizde su yoktu. İstanbul'un su sorununu 180 kilometreden İstanbul'a su taşıyarak çözdük, dağları deldik su getirdik. Çöp dağları vardı, çöpleri kaldırdık tertemiz. Hava kirliliği vardı, maske dağıtıyordu gazeteler. Evvelallah doğal gazı yaygınlaştırdık onu da çözdük. Dertlerin dermanı bu kadro. Onun için el ele verelim, omuz omuza verelim bu işi 12 Haziran'da bitirelim.''
Başbakan Erdoğan, Balıkesir'e yapılan yatırımlarla tarım, hayvancılık gibi konularda kente ayrılan kaynaklar hakkında da bilgi verdi. Alandakilerden ellerindeki Türk Bayrağı ve AKP bayraklarını kaldırmalarını isteyen Erdoğan, mitinge katılanlarla ''Beraber yürüdük biz bu yollarda'' şarkısının sözlerini söyledi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını ''Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran Türkiyemiz, Balıkesirimiz, milletimiz, tüm halkımız için, partimiz, Türk Demokrasisi için, yeni anayasamız için, ileri demokrasi için, temel hak ve özgürlükler için, hayırlara vesile olsun diyor sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum'' sözleriyle tamamladı.
Erdoğan, Yalova'da
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''OBA'' helikopteri, saat 18.35'te Yalova'ya geldi.
Erdoğan ve beraberindekileri taşıyan helikopter, Yalova Atatürk Stadı'na indi.
Başbakan Erdoğan'ı, Vali Osman Çapalı, Belediye Başkanı Yakup Koçal, Kocaeli Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile öteki yetkililer karşıladı.
Erdoğan, buradan partisine ait otobüsle mitingin yapılacağı Cumhuriyet Meydanı'na geçti.
Başbakan Erdoğan, partisince Yalova Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, mitinge katılan Yalovalıları en kalbi duygularla, hasretle, muhabbetle selamladığını söyledi.
Erdoğan, ''Yalova'ya, Altınova'ya, Armutlu'ya, Çınarcık'a, Çiftlikköy'e, Termal'e, oralarda yaşayan tüm kardeşlerime, tüm vatandaşlarıma selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum'' dedi.
Yalova'nın, kardeşliğin şehri olduğunu da dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
''Yalova, benim Türk, Kürt, Boşnak, Çerkez, Laz, Gürcü kardeşlerimin, Kırım, Tatar, Dağıstanlı kardeşlerimin, Bulgaristan'dan, Romanya'dan, Yunanistan'dan göç etmiş kardeşlerimin birlik, beraberlik, kardeşlik içinde, huzur içinde yaşadığı bir şehir. Yalova her şeyiyle güzel. Ama kardeşlik ve huzur iklimiyle Yalova her şeyden daha güzel. Yalova'yı bu kadar hızlı büyüten, bu kadar hızlı kalkındıran işte şu anda gördüğünüz birliktir, beraberliktir, kardeşliktir. Ben Yalova'yı bugün bir başka gördüm, bugün ben de heyecanlıyım. Balıkesir'de bambaşka bir coşku vardı, buraya geldim, burada muhteşem bir coşku var.''
''Biz, siyasetin kasetler yoluyla dizayn edilmesine, tasarlanmasına, şekillenmesine de aynı şekilde karşı çıktık, karşı çıkıyoruz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''28 Şubat döneminde bunu yaptılar. Kasetler yoluyla siyasete yön vermek istediler. Sonraki dönemlerde aynı şekilde, gizli çekimler, gizli kayıtlar, yasa dışı dinlemeler yoluyla siyaseti şekillendirmek istediler. CHP'nin eski genel başkanına ait görüntüler yayınlandığında, biz anayasa ile ilgili paketi paylaşıyorduk, parlamentodaydık. Orada bu haber bana geldiğinde bunu büyük bir üzüntüyle karşıladım. Ulaştırma Bakanımı yanıma çağırdım, bu yayınların durdurulması için devreye girmesini istedim. Bu görüntüleri siyasi bir malzeme olarak kullanmayacağımızı ifade ettim. Bu görüntüler ne kadar çirkinse, bunları malzeme yapmanın da o kadar çirkin olduğunu söyledim. Ama bu mesele hiç büyümeyebilirdi, bu mesele gündemden çıkabilirdi.''
"Maili atan ortaya çıkacak"
Başbakan Erdoğan, üç gündür, ''Bir bakan ÖSYM'ye mail gönderdi'' denilerek Türkiye kamuoyunun meşgul edildiğini, gençlerin tedirgin edildiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Mail atmak problem değil. Kemal Kılıçdaroğlu adına da ÖSYM'ye bir mail atabilirsiniz. Problem değil, sahtekar çok... Altına Kemal Kılıçdaroğlu'nun adını yazar, farklı bir yerden bu maili atar. Bunlar zor değil. Bunu bilen bilir, içimizdeki gençlerin çoğu bunu bilir. Şimdi bunu ağzına doladı ve yandaş, candaş medyası da en başından olduğu gibi 3 gündür bunun yalan ve atma iddialarının borazanlığını yapıyor. Ya, bu kadar ciddi bir meselede insan açıklama yapmadan bir düşünmez mi, 'söylediklerim nereye gidecek?' Ben Lüleburgaz'da dedim ki, 'Eğer onurlu bir insansan çık, bu bakanın kim olduğunu açıkla'. Ama açıklayamadı. Gerçekten bunu belgeleyebiliyorsan, ben böyle bir bakanı bir dakika kabinemde tutmam. Şimdi dürüstlük nerede, senin neren dürüst? Şimdi göreceksiniz, bakın bugün gazetelere bu söylenen mail düştü ve mailin onunla alakası olmadığı gibi böyle bir yeğeni de yok. Böyle bir mail söz konusu değil ve şimdi birkaç gün içinde büyük ihtimalle bunu kimin attığı da ortaya çıkacak. Buna da inanıyorum. Şimdi 'dürüst olmak' diyor. İstanbul'a büyükşehir belediye başkan adayı olduğunda da benim belediye başkanımla ilgili dosyalardan bahsetti. Allah aşkına bir tane dosya duydunuz mu? Varsa dosya yargıya götür.
Şimdi benimle ilgili konuşuyor. 'Şöyle dosya, böyle dosya'. Şimdi 8,5 yıldır parlamentodasın, al Bahçeli'yi de yanına, beraber bu Tayyip Erdoğan ile ilgili bir tane dosya çıkarabiliyorsan çıkar, yargı ortada. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Benim böyle bir derdim yok ki, o kadar rahatım. Ama senin hayatın nasıl geçmiş, sana belgeyi tekrar göstereceğim. Şimdi burada, Yalova'dan söylüyorum. O ismi açıklayamayacak. Ortaya tek bir belge ve delil koyamayacak. Çünkü her zaman tarzı bu, sadece mikser. Sadece bozmayı, yıkmayı biliyor bunlar. Buradan tekrar genç kardeşlerime sesleniyorum. Bunların oyununa gelmeyin, derslerinize iyi çalışın, imtihana iyi hazırlanın ve hayallerinizin üzerinden oyun kurmak isteyenlerin oyununa gelmeyin.''
Yoksul çiftçiye ev
Başbakan Erdoğan, okullarda kara tahtadan akıllı tahtaya geçileceğini, 4 yıl içinde akıllı tahtanın yerleştirileceğini belirterek, öğrencilere ücretsiz elektronik kitap dağıtılacağını söyledi.
Sağlıkta yapılan yatırımları anlatan Erdoğan, Yalova'ya 42 milyon lira sağlık harcaması yaptıklarını kaydetti.
Termal otel olarak da hizmet veren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile 5 Aile Sağlığı Merkezini de hizmete aldıklarını, Çınarcık Entegre İlçe Hastanesi ile 20 ünitelik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin yapımına devam ettiklerini, en kısa zamanda hizmete sunacaklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bizden önce Yalova'da devlet hastanelerinde tomografi ve MR hizmeti verilmezken, bugün her iki hizmet de veriliyor. Daha önce 25 adet diyaliz cihazı vardı, bugün bu sayı 57. 3 tane 112 istasyonu vardı, şimdi 9. 6 ambulans sayısını 16'ya yükselttik. Yalova Adalet Sarayını tamamladık, hizmete açtık. TOKİ aracılığıyla Yalova'da bugüne kadar 1280 konut yaptık ve bunları sahiplerine teslim ettik. Şimdi evlenecek yoksullara 50 metrekarelik daireler yapacağız ve çeyizini de içine koyacağız. 10 bin peşinat ve ayda 100 lira taksitle 20 yıl vadeyle, bedava yok. Çünkü biz balık dağıtmayacağız, balık tutmayı öğreteceğiz. İstiyoruz ki, bir taraftan aile kurmayı da teşvik edelim. En az 3 değil mi? Çünkü bu ülkenin genç ve dinamik nüfusa ihtiyacı var.'
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'