Çalıkuşu'ndan ilham aldım

Komedi Dükkanı programına seyirci olarak katılan Hande Soral, konuk oyuncu olarak çıktığı sahnede, keşfedildi. Hemen oyunculuk eğitimi almaya başladı, Soral, “Küçük Kadınlar” dizisiyle televizyon dünyasına girdi. Şimdilerde ise kariyerine, “Kanal D” nin iddiali yapımlarından “Çalıkuşu” dizisinde, Kamran'ı kendine aşık ederek almaya çalışan Azelya karakteriyle devam edecek. Soral, “hırslı ve güçlü bir kadın” diye tanımladığı Azelya'yı anlattı.
 
-Komedi Dükkanından sonra hayatınız değişti. Programa çıkmadan önce de oyuncu olmayı istiyor muydunuz?

Oyuncu olmayı küçük yaşlardan beri istiyordum. Osmanbey'de  konservatuarın çocuk bölümüne gittim. Lise yıllarında ise düşüncelerim değişti. “Başka bir bölüm oku daha sonra eğitimini alır yaparsın” dediler. İyi ki de onları dinlemişim. Komedi Dükkanından sonra oyunculuk dersleri aldım.

-Psikoloji bölümü okudunuz ve oyuncu psikoloğu olmak istiyorsunuz. Bu yöndeki eğitiminizi tamamladınız mı?

Psikoloji bölümü mezunuyum ama, lisans eğitimi yetmiyor. Bu işi yapmak için gerçekten çok vakit ayırmam gerekli. İkisini bir arada da yürütebilirim, tembelliği bırakıp çalışmam lazım.

-”Çalıkuşu” dizisinin kadrosuna girdiniz.. Azelya karakterinden biraz bahsederseniz?

Azelya, hırslı ve güçlü bir kadın. Aslında ben de yeni tanıyorum, tanıdıkça da hırsını seviyorum. Bu her gün sete giderken daha da heycanlandıran bir durum haline getirdi. Kamran ve Feride'nin hayatına da intikam almak için girecek.

-Eski bir aşk mı yoksa?

Aşk değil, Kamranla bir geçmişi var ve onun hayatını başına yıkmak istiyor. Kamran'ın zayıf noktasının “Feride” olduğunu bildiği için, bu intikam oyununda aşklarına zarar verip, Kamranı kendine aşık etmeye çalışacak. Aslında yanlış anlaşılmalar var, ama hayat bir şekilde Azelya'yı bu yola sürüklüyor. Kimseye zarar vermek istemeyen Azelya, çok canı yandığı için can yakmak istiyor. Neden olduğunu ilerleyen günlerde anlayacağız.

-”Heyecanlanmadığım işi yapmam” demiştiniz...

Azelya'dan önce “Çalıkuşu” beni çok heyecanlandırdı. Bu sezon baştan sona takip ettiğim projelerden biri. Devam eden bir projeye sonradan katılıyorum. Daha önce böyle bir deneyimim olmadı. Projenin “Çalıkuşu” olması sebebiyle bunu kabul ettim.

-Sizi bu kadar heyecanlandıran nedir?

Çok güzel bir aşk var, karakterler çok güzel yaratılmış. Her izlediğimde “ah o zaman ki aşklar” diyorum. Oyuncular rollerine çok uyumlu seçilmiş, bir oyuncu olarak ilham aldım. Ama en önemlisi, projenin gerçekliğinden şüphem olmadı. Bu kadar kaliteli bir işin içine girdiğim için mutluyum. Bir anda çok beğenerek izlediğim dizinin oyuncusu oldum.

-Devam eden projeye ortadan girmek zor derler, hiç iyi yönleri yok mu?

Zor yanları da var, kolay yanları da. Zorluğu, kaynaşmış bir ekibin içine girmek. Ama ben böyle bir zorluk yaşamadım. Oyuncuların ve set ekibinin içinde daha önce çalıştığım insanlar var. Kolay yanları da, bir dünya yaratılmış ve ben o dünyayı biliyorum. Bir işe başlarken  kafanızda karakteri yaratarak gidersiniz. Ama önceden bildiğim hikayeye dahil olmak, kendi karakterimi yaratma açısından daha kolay.

-Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Çok yoğun bir çalışma sistemimiz var, insan kendine zaman ayıramıyor. Bir dizide başrol olmak, hele ki kalabalık bir ekip yoksa daha da zor. Ama dizi süreleri kısalırsa iyi mi olur, kötü mü olur bu sorunun cevabını veremem. Bir gecede kaç dizi yayınlanması gerekir, reklam geliri ne olur, kanal ne olur, hiç birini bilmiyorum, o matematiği de kafamda oturtamıyorum.

-Sizi hep dram içeren dizilerde gördük.

Bu benim tercihim değil aslında. Zaten az komedi dizisi çekiliyor. Bir sitcom projesinde çalışmak, şartların rahat olması  güzel tabii.  Ama bir süredir ağlamıyorum en azından, onun rahatlığı var.