'Çelik Kolyeler'
Fransız tarihçi Robert Mantran “İstanbul Tarihi” adlı kitabında bu eşsiz kentimiz için şöyle der:
“İstanbul sadece bir şehir değildir, tarihin biçimlendiği bir dünyadır.”
Tarihin biçimlendiği bu güzel dünyaya ne yazık ki biz sahip çıkamadık. Yalnız doğasına değil, tarihsel mirasına da ihanet ettik. İstanbul, bilgi, görgü ve beceriden yoksun, “göklerden medet umanların” elinde gün geçtikçe çirkinleşiyor, kültürel kimliğini yitiriyor. Tarihin binlerce yıllık mirasını barındıran, simge olmuş bu kent yalnız yağmalanmakla kalmadı “Çelik Kolyeler”le çehresi de değişti. Güzelliği şairlerin, yazarların dilinden düşmeyen Boğaziçi’ne “Üçüncü Çelik Kolye”nin takılacağına ilişkin haberleri basında okudukça içim sızlıyor. Basınımızda yer alan haberlere göre sıra bu kez Haliç’e gelmiş! Yabancı dillerde adı “Altın Boynuz” olarak bilinen Haliç’e yeni bir “Çelik Kolye” takılması öngörülüyor! Bu proje gerçekleştiği takdirde Haliç Metro Geçiş Köprüsü Süleymaniye’yi, Topkapı’yı ve doğal olarak Haliç’in eşi bulunmaz siluetini kapatarak İstanbul’a yeni bir “Çirkinlik Abidesi” armağan edecektir. Para ne acıdır ki görgü ve bilgiden yoksun yeni İstanbulluların eline geçti. İstanbul, göz göre göre karanlık bir çıkmazın derinliklerine doğru hızla yol alırken bozuk düzen karşısında halkımızın vurdumduymazlığı, basın ve medyamızın umursamazlığı devam ediyor, “keyifli yaşama alışmış” İstanbul dükalığı ise bu çirkinlik tablosunu izlemekle yetiniyor.
Geçen gün Galata Rıhtımı’nda kahvede otururken eski bir İstanbullu dostum karşımızda uzanan Galata Köprüsü’nü göstererek “Eski köprü anılarımızı da beraberinde götürdü, köprü yedeğe çekilirken gözlerimden akan yaşları tutamamıştım” demişti. Eski Galata Köprüsü yazgısıyla baş başa kalsa da benim hayalimi hâlâ süslüyor. Eski köprümün yürek atışlarını duyar gibi oluyorum.
Şimdi aramızda olmayan değerli ozanımız Can Yücel bir şiirinde şöyle demişti: “Galata Köprüsü tir tir titriyor/ Bunlar beni de asma köprü yaparlar diye”
Galata Köprüsü’nü asma köprüye dönüştüren çıkmadı, Haliç de kaderine terk edildi. Can Yücel, Boğaziçi ve Haliç’in “Çelik Kolyeler”le süsleneceğini (!) duysaydı üzüntüsünden kahrolurdu. Son günlerde bu değerli ozanımızın anıt mezarının acımasızca parçalanması beni derin bir hüzne boğdu. Bu olayı şiddetle kınıyor, Can Yücel’i artan bir özlem ve saygıyla anıyorum. Dünya çapında ünlü sanatçımız Fazıl Say’ın dediği gibi Türkiye’de yaşanan çağ, kültürün yok edilme çağıdır. Atatürk’ün bize emanet ettiği kültür devrimi paramparça olmak üzeredir.
Daver Darende / Emekli Diplomat-Yazar
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği