Ceren Özdemir’in ailesi, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu
Ordu’da üniversite öğrencisi, balerin Ceren Özdemir'i (20) evinin önünde bıçaklayarak öldüren ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çaptırılan Özgür Arduç'un (36) cezaevinden firar etmesinde kamu görevlilerinin ihmali olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma sonunda verilen takipsizlik kararı Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.
Ordu’nun Altınordu ilçesi Zaferi Milli Mahallesi’nde, 3 Aralık 2019 akşamı yaşanan olayda, Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi balerin Ceren Özdemir, bale kursundan çıkıp evinin önüne geldiğinde, kendisini takip eden cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Katil zanlısı Özgür Arduç, bir gün sonra, kent merkezinde, esnaf tarafından yakalanıp, polise teslim edildi. Arduç, bindirildiği polis otosunda da 2 polis memurunu bıçaklayarak, yaraladı. Tutuklanan zanlı Özgür Arduç, cinayet suçundan yargılandığı Ordu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda, 'canavarca hisle kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çaptırıldı.
'İHMAL' İDDİASINA TAKİPSİZLİK
Özdemir ailesi, katil zanlısının cezaevi firarisi olması nedeniye kızlarının ölümünden kamu görevlilerini sorumlu tutarak, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık ise kamu görevlileri hakkında takipsizlik kararı verdi. Ailenin takipsizlik kararına yaptığı itiraz da Ordu 1'inci Sulh Ceza Hâkimliği'nce reddedildi.
'KUSURLU DAVRANIŞ TESPİT EDİLMEDİ'
Takipsizlik kararında, hükümlü Arduç hakkında 'iyi hal' görüşü bildirilmesi ile açık cezaevine ayırma kararı verilmesinde ilgili personelin ihmali ya da kusurunun tespit edilemediği bildirildi. Arduç’un firar ettiği cezaevinde, firara karşı engeller ve dış güvenlik görevlisi bulunmadığı anlatılan kararda, “Bu sebeple hükümlü Özgür Arduç’un dış güvenlik görevlisi bulunmayan kurumun duvarından atlayarak firar etmesi olayında, olay günü kurumda görevli infaz koruma memurları ve kurum yetkililerine atfedilebilecek herhangi bir ihmali veya kusurlu davranışın bulunmadığı” kaydedildi.Kararda firar olayı gerçekleştiği saatten yaklaşık 18 saat sonra yakalama uyarısının verilmiş olmasında da ihmal veya kusurdan bahsedilemeyeceği savunuldu.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDULAR
Anne Güfer Özdemir, baba Yılmaz Özdemir ve abla Gizem Özdemir, takipsizlik kararı ile karara itirazlarının reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Acılı anne Güfer Özdemir, adalet yerini bulana kadar mücadele edeceklerini belirterek, “Mahkemeden ret kararı gelince biz de Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Avukatımızla diyalog içerisindeyiz. Avukatımız onların tüm kusurlarını ortaya çıkardı. Katilin 8 disiplin suçu olduğunu ortaya çıktı. Bunlardan başta bahsedilmedi. Savcı bey, 'Kanun neyse biz onu uyguluyoruz' demişti. Beni farklı yönlendirdiler. O zaman kafam o kadar algılamadı. Acının içerisinde düşünemedim. Benim çocuğumu katlediyor, iki emniyet mensubunu yaralıyor, geçmişinde bir çocuk yaralaması var ve ona 'yapacak birisi değildi' diye bilebiliyorlar” diye konuştu.
‘İHMAL OLMASAYDI BENİM ÇOCUĞUM BUGÜN YAŞIYOR OLACAKTI’
Güfer Özdemir, 8 disiplin suçu bulunan bir suçlunun dışarı çıkartılmasının ihmal olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Savcılık hiç alakalı olmayan insanlardan 'davacı mısın?' diye sordu. Demek ki bir ihmal vardı ki bizim yönümüzü farklı yönlere çekmeye çalıştılar. Yani 'Eve yemek getiren şahıstan davacı mısınız?' diye soruluyor. Katili övüyorlar bana; 'Onu yapacak birisi değil, aslında öyle bir çocuk değildi' diyenler oldu. Bir ihmal vardı ki, herkes birbirini koruyordu. Görevlilerin dediği biz kanunu uyguladık ama kanunu uygulamamışlar. Sekiz disiplin suçu olan bir kişiyi dışarı çıkarmak, büyük bir ihmaldir. Yani onların ihmali olmasaydı benim çocuğum bugün yaşıyor olacaktı. Bu tüm toplumu yaralayan bir olaydı. Eğer toplumun baskısı olmasaydı demek ki katil de yargılanmayacaktı. Nasıl ki ihmal suçu olanlar yargılanmıyorsa, o da yargılanmayacaktı.”
‘ADALET YERİNİ BULANA KADAR UĞRAŞACAĞIM’
İhmali olanların da cezalarını çekmesi gerektiğini savunan Özdemir, "Ceren’ler yanmasın. İnsan kendi kendini yargılar mı? Buradaki mahkeme kendini yargılamadı. O yüzden soruşturmaya gerek duymadı. Ne gerekiyorsa sonuna kadar gideceğim. Çünkü bir can bir daha gelmiyor. Benim canım gitti. Ben de yaşayan ölüyüm. Yani öyle yaşıyorum. Ceren’im çok masumdu. Bu dünyada ölümü hak edecek en son insandı. Tek suçu güçsüz ve zayıf olmasıydı. Başka şeyler düşünmeye başladım. Bilinçli mi yapıldı? Böyle düşünmemiştim ama bu davalar bana bunu düşündürtmeye başladı. Adalet yerini bulana kadar uğraşacağım” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu