CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan Kürt seçmen açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Haziran'da yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimine ilişkin olarak "Kampanyada sahada Ekrem Bey (İmamoğlu) önde olacak. Ben referandumdan itibaren izlediğim stratejiyi izleyeceğim. Geride kalıp desteğimi vereceğim. Mesela bu akşam (dün) İstanbul’a gidip iftarda ilahiyatçılarla konuşacağım. Daha sonra 20-25 kişilik muhafazakar Kürtlerle oturup konuşacağım" dedi.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, 23 Haziran'da yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimine ilişkin olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştu.
Sarıkaya'nın, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına da yer verdiği yazısı şöyle:
Kılıçdaroğlu: Bu seçim dünyaya örnek olacak…
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki hafta önceki kararlılığından bir eksilme olmamış.
Hatta bir adım daha umut dolu hale gelmiş…
İstanbul seçimi konusunda oldukça kararlı ve konuşmasının bütününe bakıldığında adından en çok söz ettiği, umudunu arttıran kesim lümpenlikten uzak vicdan sahibi muhafazakarlar…
Bu kesimin seçim sonrası gelişmeleri içine sindiremediği inancı Kılıçdaroğlu’nda oldukça yüksek.
TBMM’deki makam odasında sohbetimizde ağırlıklı olarak propaganda modeli ve seçim süreci üzerinde durduk.
Şunu belirteyim ki Kılıçdaroğlu yasak kararını alan YSK’daki 7 hakime oldukça tepkili…
Kılıçdaroğlu muhafazakar kesimin de karara tepkili olduğu görüşünde.
RAHATSIZ ETMEYEN DİL
O nedenle YSK’nın iptal ettiği seçimde İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyen kesimi rahatsız etmeyecek bir dil kullanacaklarını belirtti.
“Ekrem Bey'in (İmamoğlu) bu açıdan güzel bir dili var…” dedi.
Bu kesimin, iptal edilen seçimde AK Parti adayı Binali Yıldırım’a oy vermekle birlikte, gelişmelerden vicdan rahatsızlığı duyduğunu belirtip ekledi:
“Oy veren ama Binali Bey (Yıldırım) kazanamayınca seçimin iptal edilmesinden rahatsızlık duyan bir kesim de var AK Parti’de… Vicdan sahibi olan bir kesim var. ‘Bu kadar da olmaz’ diyorlar, ‘hakkı yenildi hakkın teslim edilmesi gerekir’ diyen bir kesim var. Bunlar daha çok inançlı bir kesim. Lümpen değil. İnançlı, belli bir dünya görüşü var. Bunlar bu durumdan müthiş bir rahatsızlık duyuyorlar. Bir hak yendiği kanaatindeler. Kanaat değil aslında bir gerçek, ama onlar o kanaatteler. Dolayısıyla bu hakkın teslim edilmesini istiyorlar.”
BÜYÜK YENİLGİ YAŞADI
Bu aşamada partisinin grup konuşmasındaki sözlerinden alıntı yaparak, “Kurumlar ve hukuk kurallarının tamamen alt edildiğini söylüyorsunuz. YSK kararını da buna örnek veriyorsunuz. Kurumlar ve kuralların bu kadar alt edildiği yerde siz sandık yoluyla başarıya nasıl ulaşacaksınız?” diye sorduk.
Yanıtı aynen şöyle oldu:
“Ulaşacağız. Zaten bu başarıyı sağlamak için seçime gidiyoruz. Tek adam rejimleri ilk kez Türkiye’de sandıkta yenilmiştir. Bu dünya siyaset tarihinde çok önemli bir yerdedir. İlk kez en büyük yenilgiyi yaşadı. İstanbul’da yaşadı hem de... Devletin kurumlarını kullanarak iptal ettirmiştir seçimi. Bu seçimde de yeneceğiz. Dünya siyaset tarihine aslında büyük katkılarımız olacak bizim. Alacağımız önlemlerle sandıkta hile yapılmasını engelleyeceğiz ve sonucunu da alacağız.”
AVUKATLAR SADECE MÜŞAHİT
Sandıklara müdahale olursa nasıl bir yol izleyeceklerini sorduğumuzda da şu yanıtı verdi:
“Orada görevliler var. Hemen tutanaklar tutulacaktır. Her sandıkta bir avukat olacak. Bir hukukçu olacak…”
Sandıklarda avukatların görevlendirilmesine CHP içinden gelen, “Tabanın ve teşkilatın sandığına sahip çıkmasını gevşetir” yaklaşımlarını anımsattık.
Kılıçdaroğlu, avukatların “müşahit olarak görev alacağını, sandık görevlilerinin de partililerden oluşacağını” bildirdi.
Bu aşamada seçimin iptaline neden olan sandık kurulu başkanları ile ilgili olarak “24 Haziran seçiminde de aynı sandık kurulu başkanları aynı yerde görev aldılar” iddiasını anımsattık.
Buna ilişkin ellerinde bir veri olup olmadığını sorduk.
Kendisinde değil ama İstanbul teşkilatında bulunduğunu belirtti, “Bu sır değil zaten sandık kurullarında görev almış başkanlar da 24 Haziran’da da aynı yerde görev aldıklarını görev alanlar da söylüyorlar” dedi.
SAHADA BEN DEĞİL, EKREM BEY OLACAK
Sorumuz üzerine kampanya sürecinde nasıl bir yol izleyeceklerini de şu sözlerle açıkladı:
“Kampanyada sahada Ekrem Bey (İmamoğlu) önde olacak. Ben referandumdan itibaren izlediğim stratejiyi izleyeceğim. Geride kalıp desteğimi vereceğim. Mesela bu akşam (dün) İstanbul’a gidip iftarda ilahiyatçılarla konuşacağım. Daha sonra 20-25 kişilik muhafazakar Kürtlerle oturup konuşacağım.”
Bu aşamada İstanbul’daki Kürt seçmenle görüşmelerinin devam ettiğini de belirtti, “Kararlılar…” dedi.
***
CHP’nin propaganda diline AK Parti seçmeni model oldu
CHP lideri ile görüşmemiz sonrası İstanbul’daki propaganda sürecinde etkin olan parti yetkilileri ile de sohbet ettik.
Aktardıklarına göre İstanbul’un 39 ilçesine birer koordinatör milletvekili atanmış…
Aktardıklarına göre bunlar ilçe başkanları ile yan yana çalışacak.
Bunun haricinde bugün İstanbul’a gidecek 110 milletvekiline “propagandanın dili” konusunda da bir sunum yapılacak.
Milletvekilleri dağıtıldıkları bölgelerde sunum yapılan dilin kapsamı dışında söylem geliştirmemeye özen gösterecek, buna bağlı kalacak.
Bu aşamada, “Propagandanın dilini oluştururken hedef kitleniz kimlerdi?” diye sorunca, ilginç bilgilere ulaştım.
WAG THE DOG
İlginç bir çalışma yapmışlar ve referandumda evet oyu veren, ancak bu seçimde ilçesinde AK Parti adayına, Büyükşehirde ise CHP adayı İmamoğlu’na oy vermiş kişileri bulmuşlar.
Kampanyayı yürüten şirketteki propaganda yapıcılar (spin doctor) ayrıca bu seçimde sandığa gitmeyen AK Partili bazı seçmene de ulaşmış.
Kampanya şirketindekiler odak gruplarla sohbet ederek hangi söylemlerden etkilendikleri tespit edilmiş.
Buna göre bir “tip model” yaratılmış ve etkilendiği dile yönelik söylemler üretilmiş.
Bundan böyle de kampanya boyunca bu grubun söylemlerden etkilenme durumlarına göre kamuoyu oluşumuna yöneleceklerini belirttiler.
Dinlerken bir ara Türkiye’de “Başkanın Adamları” adıyla yayınlanan “Wag The Dog” filmini izler gibi hissettim…
***
YSK’da karar genişletmeye gerekçe bir oylama yapılması
YSK İstanbul seçimine ilişkin gerekçeli kararını muhtemel ki bugün açıklayacak.
İptale ilişkin 6 Mayıs’ta aldığı kısa kararının gerekçesini de burada göreceğiz…
Henüz karar açıklanmamış olmakla birlikte YSK içinden gelen haberlere bakılırsa, YSK’nın iptal isteyen 7 üyesi gerekçeli kararlarında kısa kararda yer alan konuları genişletecek.
Yani, “Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması” diye açıklanan kısa kararda yer almayan konulara da girecekler.
Bunu nereden biliyorsun derseniz, TBMM’de dün sohbet ettiğim, AK Parti’nin YSK’daki temsilcisi, milletvekili Recep Özel ile sohbetimizden çıkardım.
Özel’e, gerekçeli kararın kısa kararın dışına çıkma ihtimalini sorduğumda, “Çıkılabilir, neden olmasın, buna hakları da var…” yanıtını verdi.
Sözlerinin gerekçesini de iptal kararının alındığı 6 Mayıs’taki toplantıya dayandırdı.
ANLAM VEREMEMİŞLERDİ
Diğer partilerin YSK’daki temsilcilerinden de o toplantının detaylarını dinlemiştim ve tek oylama yapıldığı bilgisini edinip o dönemde bu köşeden aktarmıştım.
Özel de iptale ilişkin YSK toplantısındaki o tek oylamaya dikkat çekip devam etti:
“YSK’da tek oylama yapıldı. Ama öncesinde bizim iddialarımızın hepsi, ama eksiksiz hepsi tek tek okundu ve bunlar bittikten sonra oylama yapıldı. Dolayısıyla orada oylanan sadece sandık kurulları değildi, okunan bizim tüm iddialarımızdı…”
Bu aşamada YSK Başkanı Sadi Güven’in imzası ile yayınlanan kısa kararda bu duruma işaret edilmediğini anımsattım.
“Oylanan iddialarınızın tümü ise o zaman kısa kararda, ‘itiraz edenin dilekçesindeki iddialar’ diye neden belirtilmedi de sadece sandık kurulları diye yazıldı?” sorusunu yönelttim.
ÖZEL’İN İDDİASI
Yanıtı aynen şöyle oldu:
“O toplantıda ben de diğer parti temsilcileri de vardı. İddialarımız tek tek okundu ve ardından oylamaya geçildi ve tümü oylandı. Dolayısıyla kısa kararda Başkan Güven adı üzerinde kısaca bunu yazmış olabilir. Ama oylamada hepsini kapsayan şekilde karar alındı.”
CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu da oylamanın hemen ardından yaptığı açıklamada bu duruma dikkat çekip, “Hepsi tek tek ele alınıp oylanmalıydı. Ama okundu bir kenara konuldu ve en sonunda tek oylama yapıldı” diye açıklamıştı.
Kendisinin de bu uygulamaya o sırada itiraz ettiğini de vurgulamıştı.
KISA KARARDA NİYE YOK?
Nitekim İYİ Parti’nin YSK’daki Temsilcisi Zehra Aylin Özgül de benzer şekilde AK Parti’nin iddialarının okunduğunu, “ancak bunların gündeme alınmasına dahi gerek görülmediği için bir kenara bırakıldığını, sadece sandık kurullarına ilişkin durum için oylama yapıldığını” ileri sürmüştü.
Nitekim YSK Başkanı Güven’in kısa karar açıklamasına da dikkat çekip, “O zaman tek başına sandık kurulları diye yazılmaz, gelen itirazların tümünün kapsadığına vurgu yapılır ve onun oylanıp iptal kararının alındığı söylenirdi; ama öyle olmadı. Kısa kararda ne varsa onun gerekçesi yazılmalı” dedi.
Bu olmazsa ne yapacaklarını sordum, itiraz merciinin yine YSK olduğunu anımsattı.
Anlaşıldığı kadarıyla durum muhalefet temsilcilerinin hepsinin birden anladığı gibi olmamış, 7 üye getirilen iddiaların bütününün oylaması olarak değerlendirmiş.
Bütün bunlar da gösteriyor ki 200 sayfayı aşkın gerekçeli karar da tartışmaları bitirmeyecek, daha ilerisi çok daha alevlendirecek.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı