Damdaki değil pandemideki kemancı
Antonio Stradivari bir 17. Yüzyıl insanı, İtalyan. En ünlü kemanlarını 1700-1725 yılları arasında yaptı. 1715 Lipinski ile 1716 Mesih adlı kemanlarının ürettikleri içinde en muhteşemleri olduğu söylenir. Peki neden bu kadar iyi yaptığı kemanlar? Dünya kadar teori var tabii.
Pandeminin en çok vurduğu sektörün müzik olduğuna kuşku yok. Ülkemiz müzik emekçilerinin de bu konudaki mağduriyetlerine tanığız. Gerçekten çok ama çok kötü bir dönemden geçiyoruz. “Herkesi eşitledi” denilen virüsün etkileri en çok emekçileri etkilediğine göre bir eşitlik falan yok ortada. Sınıfsal farklılıkları hiçbir virüs eşitleyemez.
Hollanda’nın dünyaca ünlü kemancısı Andre Rieu da salgının olumsuz sonuçlarından etkilenen milyonlarca kişiden biri. Piyasada yaşanan salgın kaynaklı kriz yüzünden orkestra elemanlarının maaşlarını ödeyemez duruma düşünce, herhalde kendisi için çok değerli olan, varlığını, yaşamını sürdürmesini borçlu olduğu kemanını satışa çıkarmış. Toplumsal rol dağılımında üstüne düşeni yapabilmesi için gerek duyduğu tek “alet” olan kemanını yani. Değeri nedir ne değildir başka konu, ama Rieu’nunki gerçekten büyük fedakarlık. Bir piyanistin parmak uçlarından yoksun olduğunu düşünün, onun gibi bir şey bu. Bu tür insanların ürünleri dışında “para edecek” neleri olabilir ki zaten? Üretemeyip de zorluğa düştüklerinde Rieu gibi kemanını satarlar. Çok örnek vardır ama aklıma şimdi Voltaire geldi. Büyük ansiklopedici, çok sevdiği kızının düğününü yapabilmek için kütüphanesini satışa çıkarmıştı denir.
400 YILLIK ŞAHESER
Rieu’nun kemanı çok ama çok değerli. Tam 400 yıllık, üstelik büyük keman yapımcısı Stradivari(us)’nin elinden çıkma. Valla, kimin elinden çıkarsa çıksın, 400 yıllık bir odun parçası bile başlı başına değerlidir benim için, ama Stradivari yapımı bir kemana sahip olmak ne demek? İyi ki benim değil çünkü gerçekten ne yapacağımı şaşırırım. Satarsa çok iyi para getirir bu kesin. Çünkü bildiğiniz gibi bu Stradivari yapımı kemanlar çok ama çok muhteşemdir, ses kalitesi başta olmak üzere. Üstelik tüm yaşamı boyunca bu büyük ustanın bin tane falan ürettiğini düşünürseniz, günümüze de ancak 600 (ya da biraz daha fazlasının) kaldığını anımsarsanız, kim bir Stradivari yapımı kemana sahipse elinde bir servet tutuyor demektir.
Antonio Stradivari bir 17. Yüzyıl insanı, İtalyan. En ünlü kemanlarını 1700-1725 yılları arasında yaptı. 1715 Lipinski ile 1716 Mesih adlı kemanlarının ürettikleri içinde en muhteşemleri olduğu söylenir. Peki neden bu kadar iyi yaptığı kemanlar? Dünya kadar teori var tabii. Efendim, 17 yüzyılda güneş aktivitesi azalmış, çok soğuk kışlar yüzünden ağaçlar yavaş büyümüş, bu nedenle bu ağaçların ahşabından yapılan kemanların akustiği daha iyi olmuş diyenler de var. Diyenler derken, sen, ben değil, ABD'deki Columbia ile Tennessee üniversitelerinden bilim adamlarının teorisi bu. ABD’de bu işe hayli kafa yoruluyor, bir başka Amerikan teorisine göre de bir Stradivari kemanının sesinin farklı (güzel) olmasının nedeni ustanın tahta kurdu ile tahta mantarlarını öldürmek için yaptığı bir kimyasal işlem.
SAPLANTILIYDI
Ne kullanırsa kullansın, maharet kimyasal maddelerle tahtanın özelliklerinde değil, (ya da onlar da etkiliyse bile) adamın zekasında, tartışmasız. Onun zamanında, derler, keman performansları özel partilerde, küçük mekanlarda gerçekleşebiliyordu. Dolayısıyla “ses büyüklüğü ya da yüksekliği” gerektirmezdi bu gösteriler. Kemanları (yaptığı kemanla akraba başka müzik aletleri de vardır bu arada; viyola, çello, mandolin, hatta bir arp) bu tür icraya uygun diyenler de vardır. Yani, uzmanları daha iyi bilir elbette ama müzik icrasında da yönlendirici bir etkisi olmuştur Stradivari’nin.
Her dahi gibi saplantılıydı Stradivari de. Tüm yaşamı boyunca yaptığı işte bir türlü bulamadığını sandığı “ideal formu” aradığını söylerler. Yaptığı kemanlar, viyolonseller, “ses mühendisliğinin zirvesi” kabul edilir. Büyük kemancı Nicolo Paganini’nin çok hoş bir cümlesi vardır. “Stradivari bülbüllerin şarkı söylediği ağaçlardan yapmıştır kemanlarını” der.
Yani, “orkestra elemanlarımın maaşını ödeyeceğim o nedenle kemanımı satacağım” derken, tüm orkestra elemanlarına, hem de yıllarca yetecek maaşı verecek bir gelir elde edebilir Rieu, şaka değil. Öyle “Stradivari kemanı da neymiş” deyip geçilecek bir durum yok ortada. 2011'de hiç deforme olmamış bir Stradivari kemanının 15.9 milyon dolara satıldığını hatırlıyorum. Üzülüyor tabii insan. Keşke satmak durumunda kalmasa. Eğer satacaksa alacak olan sanatı, müziği seven, Stradivari’nin öneminin farkında biri olsa keşke. Ama aldıklarını daha da fazla paraya satmayı planlayan bir koleksiyoncu olma ihtimali çok yüksek alıcının. “Aman bay Rieu, kemanını kır ama satma” diyeceğim, bu durumda bu muhteşem öğüdün bir anlamı yok tabii. Satıyorsan sat tamam da sakın kırma… Sakın.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi