Darbe iddianamesinden yeni detaylar: Marmaris'e gitmiş

Darbe girişimi sırasında Diyarbakır'da görev yapan Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 2 general ve 2 albaya yönelik soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Müstakim Türkyılmaz, hazırladığı iddianamede çarpıcı ayrıntılara yer verdi. İddianamede FETÖ/PDY terör örgütünün yapılanmasını anlatan savcı, dosyanın şüphelileri olan 2'nci Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli, 8'inci Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Kurmay Albay Ali Durmuş ve 2'nci Birleştirilmiş Hava Hareket Merkezi Amiri Kurmay Albay Bülent Gürdoğan'ın eylemlerini açıkladı.

TÜMGENERAL DARANDELİ 15 TEMMUZ'DA MARMARİS'TEYDİ

İddianamede Diyarbakır 8'inci Ana Jet Üssü'nde yaşanan gelişmeleri açıklayan savcı, 2'nci Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Darendeli'nin 15 Temmuz günü izinde olduğunu belirten savcı, şüphelinin darbe girişi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ailesi ile birlikte tatilini geçirdiği Marmaris'te bulunduğunu kaydetti. Savcı Türkyılmaz, gece saatlerinde karayolu ile Eskişehir'deki hava üssüne giden Tümgeneral Darendeli'nin, darbenin Hava Kuvvetleri ayağının planlayıcılarından Albay Ali Durmuş ile darbe girişimi gecesi birden fazla telefon görüşmesi yaptığını vurguladı.

"MANDALİN BAHÇESİ SATIN ALMAK İÇİN GÖRÜŞTÜK"

Darbe girişimi sırasında 6 adet F-16 savaş uçağının gasp edildiği 8'inci Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe'nin 3 gün önce, FETÖ/PDY terör örgütünün darbe planı çerçevesinde, aylık rutin planlamada olmamasına rağmen, 'ivedi' kodlu yazıyla Dalaman Hava Üssüne uçtuğunu belirten savcı, Tümgeneral Atille Darendeli'nin özel aracıyla Tuğgeneral Deniz Kartepe'yi Dalaman Askeri Havalimanı'ndan aldığını kaydetti. Tuğgeneral Kartepe ile Tümgeneral Darendeli'nin üs dışında 1.5 saat görüştüğünü ifade eden savcı, Tümgeneral Darendeli'nin ilk ifadesinde bu buluşmadan bahsetmediğini kaydetti.

İkinci kez gözaltına alınan Tümgeneral Darendeli'nin bu görüşmeyi "Mandalin bahçesi satın almak için görüştük" şeklinde açıkladığını belirten savcı iddianamede şu ifadelere yer verdi:

"Üs Komutanı ve general seviyesinde bir kişinin, general seviyesinde olan biriyle görüşmek için acil durumlarda kullanılabilecek, rutin planlamada olmayan hizmet uçuşu çerçevesinde buluşmaları ve mandalin bahçesi ile ilgili görüşmeleri, askeri disiplin ve uygulamalar ile hayatın olağan akışına uygun olmayan bir durumdur. Şüphelinin bu beyanının darbeye teşebbüsle ilgili deşifre olan ilişkilerini gizlemeye yönelik olduğu değerlendirilmektedir."

SEMİH TERZİ'NİN UÇUŞUNU TUĞGENERAL HAKAN EVRİM PLANLAMIŞ

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmada darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin, Diyarbakır'dan Ankara'ya gittiği uçuşla ilgili de çarpıcı bir bilgi ortaya çıktı. Tuğgeneral Semih Terzi'nin Ankara'ya geleceği uçağın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı Fethullah Gülen ile görüştürmek isteyen Tuğgeneral Hakan Evrim'in talimatı ile talep edildiğini belirten savcı, bu talimat üzerine Albay Ali Durmuş'un Diyarbakır 8'inci Ana Jet Üssü Komutan Vekili Albay Özkan Edip Akgülay'ı aradığını kaydetti.

Albay Durmuş'un Özel Kuvvetler mensubu bir generalin Diyarbakır'a geleceğini ve yanındaki personeliyle Ankara'ya gelmesi gerektiğini aktardığını ifade eden savcı, şüphelinin bahsettiği kişinin darbe girişiminin baş aktörlerinden Tuğgeneral Semih Terzi olduğunu vurguladı. Şüphelinin Semih Terzi ve ekibinin getirilmesi için Albay Akgülay'dan 2 Casa uçağı ayarlamasını istediğini vurgulayan savcı, Albay Durmuş'un FETÖ/PDY terör örgütünce kalkışılan darbe girişiminde Hava Kuvvetleri ayağının planlayıcıların olduğunu ifade etti.

DARBECİLERİN DİRENİŞİNİ KIRDIK

Savcılık ifadesinde 4 yıldır izin kullanmadığını belirten Tümgeneral Darendeli, 29 Haziran tarihinde izne ayrıldığını, 11 Temmuz günü Marmaris'te bulunan Aksaz Deniz Kampı'na tatil amaçlı ailesiyle gittiğini söyledi. Tümgeneral Darendeli, ifadesinde şunları anlattı:

"Darbe girişiminin olduğu gün buradaydım. Saat 22.40'ta Ankara'dan kızım arayıp savaş uçaklarının alçaktan uçtuğunu ve silah sesleri geldiğini bana söyledi. Televizyonda askeri hareketliliği görünce şüphelendim. Sonra görevimin başına dönmek üzere eşyaları toparladık. Kamptan çıkıp Marmaris'e doğru hareket ettim. Eşim ve çocuğumu bırakmak üzere İzmir'e yöneldim. Yolda Diyarbakır'daki birliğimi aradım. Gürkan Yüzbaşıya gelen sıkıyönetim direktifini dikkate almamaları emri verdim. Ailemi bıraktıktan sonra Eskişehir'e yola çıktım. Harekat merkezine gittiğimde komutanlarım Akıncı Üssü'ndeki darbecilere karşı harekat icra ediyorlardı. Akıncı Üssü'nün pistini 3 yerden bombalatarak kullanılamaz hale getirmişlerdi. Akıncı Üssü'nde bulunan bir Yarbay ile telefon temasımız vardı. Kendisi darbecilere karşı duruyordu. Bize darbecilerin bir kısmının helikopter ile gitmek için hazırlık yaptığını söyledi. Bunun üzerine harekat planlayarak helikopterin yanlarına havada bulunan uçaklarımız ile makineli top atışı yaptırdık. Ayrıca darbecilerin direnişini kırmak ve ve caydırıcılık sağlamak için 3 noktaya Eskişehir'den kalkan uçaklarla bomba attırdık. Sincan nizamiye bölgesinde direnişin kırılmasında bunun çok etkisi oldu. Ardından da buradaki darbeciler teslim oldu. Akıncı Üssü'ndeki yarbay rehinelerin tutulmuş olabileceği yerleri söyledi. Kara Kuvvetleri ile bu bilgiyi paylaşarak operasyon yapılmasına destek verdik. Darbecilerin eylemlerinin bastırılması için Eskişehir Harekat Merkezi'nde komutanlarımla beraber çalıştım."