Dedesi de terke zorlanmıştı
Erdoğan’ın “Ya sev ya terk et” anlamına gelecek, “Beğenmeyenler çekip gidebilir” sözlerini MYK’de ve baş başa görüşmelerinde eleştiren ve ardından da görevini terk eden Fırat’ın ailesi de, geçmişte memleketlerini terke zorlanmıştı. 1960 ihtilalinden dört gün sonra Sıvas kampında toplanan Kürt ileri gelenleri arasında Fırat’ın dedesi de vardı.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi hakkındaki yolsuzluk iddiaları karşısında yara alan Dengir Mir Mehmet Fırat’ın AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifasının üzerindeki sır perdesi henüz aralanmadı. Dengir Mir Mehmet Fırat ve Başbakan Erdoğan, istifayı sağlık sorunlarına bağladılar. Ancak bu gerekçe siyasi çevrelerde pek inandırıcı bulunmadı. Fırat’ın sürpriz istifasının, üç ayrı nedeninin olabileceği üzerinde duruluyor. Birincisi; Kemal Kılıçdaroğlu ile girdiği hayali ihracat tartışmalarında inandırıcı yanıtlar veremeyip kendisini ve partiyi yıpratması. İkinci neden; Fırat’ın parti içinde bireysel örgütlenme çalışmalarına ağırlık vermesi ve bunun da parti yönetimi tarafından hoş karşılanmaması. Son ve en inandırıcı neden ise son günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kürt politikasında izlediği sert tutum.
Dengir Mir Mehmet Fırat’ın önceki gün partinin MYK toplantısında Başbakan’ın bu tutumunu eleştirmesi ve aynı eleştiriyi Başbakan’la yaptığı ikili görüşmelerde de sürdürmesinin yanında, istifası kabul edilen Fırat’ın yerine yine Kürt kökenli Abdülkadir Aksu’nun atanması son ihtimali güçlendiriyor. Geçen günlerde Fırat’ın, ilişkileri yumuşatmak ve bölgedeki tansiyonu düşürmek için DTP yöneticileri ile Ankara’daki bir yemekte bir araya gelmesinin ardından Başbakan Erdoğan’ın da DTP’liler gibi bölgedeki tansiyonu düşürmek yerine tutumunu sertleştirmesi ve geçmişte MHP’nin kullandığı “Ya sev ya terket” sloganıyla denk düşen “Beğenmeyen başka yere gidebilir” sözleri, Fırat’ı bölgesinde ve Kürt tabanı karşısında güç duruma soktu. Ailesinin Kürt tabanda bir ağırlığı olan Dengir Mir Mehmet Fırat, parti politikasının “ya sev ya terket” çizgisine gelmesinden duyduğu rahatsızlığı görevini terkederek dile getirdi. Fırat’ın gösterdiği bu reaksiyonu, ailesinin geçmişte yaşadıklarına bağlamak mümkün. Ailesi üç kez sürgüne gönderilen Fırat’ın anne tarafından dedesi Zeynel Turanlı da, 1960 ihtilali sonrasında önde gelen DP’li Kürtlerin toplandığı Sıvas Kampı’nda 9 ay tutulduktan sonra Niğde Cezaevi’nde hapis yattı.
Sivas Toplama Kampı
27 Mayıs 1960 darbesinden 4 gün sonra ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tutuklanan 485 Kürt, Sıvas Kabakyazı’da kışladan çevrilen kampta toplandı. Toplananlar arasında bölgenin tanınmış ailelerinin fertlerinin yanı sıra ağa ve şeyhler de bulunuyordu. Yetkililer, kamp sakinlerinin suçlarını “Kürtçülük propagandası ve devlete isyan hazırlığı” olarak açıkladılar. 9 aylık kamp hayatından sonra 485 kişinin 55’i yurdun değişik bölgelerine sürgüne gönderildi. Gönderilenlerin tümünün menkul ve gayrimenkul mallarına el konulmuştu. Sıvas Kampı’nda kalanlara, kaldıkları 9 ay boyunca yemek verilmemesine karşın, kamp boşaltılırken adam başı 400 lira yemek parası alınmıştı. Kampa götürülenler arasında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesi Zeynel Turanlı, eski DYP Milletvekili Sedat Bucak’ın babası Hakkı Bucak, HAKPAR Genel Başkanı Sertaç Bucak’ın babası Faik Bucak, Şeyh Said’in çocukları, eski TBMM Başkanı ve AP milletvekili Kinyas Kartal ve ailesi, Hakkâri’den Ertuşi aşireti ile Diyarbakırlı Ensarioğulları yer alıyordu. DP’li Kürtleri bir kampta toplama emrini veren Birinci Ordu Komutanı Ragıp Gümüşpala, ne ilginçtir ki, emekli olduktan sonra DP’nin devamı olan AP’nin kurucu genel başkanı oldu. 7 Ekim 1960’ta çıkartılan 105 No’lu Mecburi İskân Kanunu’na dayanarak kamptaki 485 kişiden 55’i Antalya, İzmir, Burdur, Muğla, Afyon, Isparta, Manisa, Çorum ve Denizli’ye mecburi iskâna gönderildiler. Sürgüne gönderilen 55 kişi arasında Dengir Mir Mehmet Fırat’ın annesinin babası Zeynel Turanlı da vardı.
Dengir Mir Mehmet Fırat, dedesi ile ilgili olarak Sıvas Kampı’nı ilk kez gündeme getiren Nokta Dergisi’ne şu açıklamayı yapmıştı:
“O zaman 105 sayılı yasaya göre yapılan uygulama tamamen insanlığa ve hukuka aykırı bir uygulamaydı. Dolayısıyla haksız bir uygulamaya uğrayan bütün insanlar gibi o insanlar üzerinde de çok büyük etkileri oldu. O uygulamanın sadece Türkiye’nin belirli bir bölgesinde yapılması sonucu uygulamaya maruz kalan insanlar Türk insanından ayrı bir muameleye tabi tutulduklarını hissettiler, belki de ilk ayrımı orada fark ettiler. Tutuklanan ve sürgüne gönderilen insanların hepsi toprak ağası değildi.
Niğde Cezaevi’nde ziyaret ettiğim dedem, oradaki bazı insanların terzilik yaptığını, bazılarının ise koğuşlarda çamaşır yıkayarak geçimlerini sağladığını anlatmıştı bana. Mesela benim ailem Milli Mücadele döneminde çok önemli işler yapmış bir ailedir ve bundan dolayı Meclis tarafından dedeme kırmızı - yeşil madalya verilmiştir. Atatürk bile Nutuk’ta ailemden övgüyle bahsederken, ailem üç defa sürgün yedi ve mallarına el konuldu. Dedem Sıvas Kampı’nda tutuldu, daha sonra cezaevinde kaldı ve sonra serbest bırakıldı. Bu tür uygulamaların devlete kazandırdığı hiçbir şey olmadı.”
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu