Devlet Bahçeli artık Başbuğ
Nasıl bir zamanlar Alparslan Türkeş’in mutlak otoritesi tartışılmaz idiyse, Bahçeli’nin de MHP içinde mutlak otoritesi tartışılmazlık düzeyine yükselmiş.
Bizim meslek açısından bakarsanız tatsız bir kurultaydı. Ne çekişme, ne yarışma, ne itiş kakış… Dahası kurultay resmen başlamadan, henüz ülkücü türkücüler tribünleri -bazen ustaca bazen acemice- coşturmaya çabaladıkları dakikalarda bile genel başkanın oy birliği ile Devlet Bahçeli olacağı ve MYK’ye girecek 75 üst düzey partiliyi de onun saptayacağı belli olmuştu.
Zaten MHP’nin 11. Kurultayı’nın özü özeti Devlet Bahçeli’nin 21 sayfa tutan uzun konuşmasıydı. Onun ötesi yasal şekil şartlarının yerine getirilmesinden ibaretti…
Arena Spor Salonu’nun tıklım tıklım dolu tribünlerinin ve bir o kadarının da bahçede kurulu ekranlardan izlediği kurultay, baştan sona Devlet Bahçeli’nin gerek parti içine, gerek dışına yönelik bir gövde gösterisiydi.
18 yıl önce izlediğim, havada iskemlelerin uçuştuğu, Ülkü Ocakları başkanının başını çektiği bir grubun Alparslan Türkeş’in koltuğunda Devlet Bahçeli’yi görmeyi reddettiği, ülkücü hareket için ağırlığı olan kimi ünlü MHP’lilerin de genel başkanlık için soyunduğu hareketli, çekişmeli ve bitirilemeyip ertelenen kurultay; keza birkaç hafta sonra toplanan ve Devlet Bahçeli’yi genel başkanlık koltuğuna oturtan kurultay ile dün izlediğim arasında dağlar kadar değilse bile epey büyük fark vardı.
Şu saptama yanlış değil: Nasıl bir zamanlar Alparslan Türkeş’in mutlak otoritesi tartışılmaz idiyse, 18 yıl sonra Devlet Bahçeli’nin de MHP içinde mutlak otoritesi tartışılmazlık düzeyine yükselmiş. Zaten olduk bittim “liderlik kültü”nün baskın olduğu Türk milliyetçi hareketinde dileyen başbuğ, dileyen önder, dileyen führer, dileyen lider terimlerinden birini kullansın Devlet Bahçeli de artık “O”dur.
Kuşkusuz bu kurultayda çok belirgin Bahçeli ağırlığında delegelerin de, partililerin de 7 Haziran seçimlerinde bir “oy patlaması” beklentileri ve bunun mimarının da Devlet Bahçeli olduğu algısının etkisi var. Bir seçim zaferi beklentisi salona egemendi. “Devletin başına Devlet gelecek” sloganına sahiden inananlar hiç de az değildi. Bahçeli’nin bu kadar saf olduğunu sanmıyorum. Ancak 7 Haziran seçimlerine çok yüksek bir önem biçtiği de belli. Nitekim uzun konuşması da bir tür “seçim stratejisi”nin MHP kadrolarına anlatılmasıydı. Bu strateji de ağırlıklı olarak Kürt siyasal hareketi ile AKP’nin işbirliği yapacağı varsayımını bir korku senaryosu olarak seçmene anlatmak olacak. 17- 25 Aralık yolsuzluk dosyaları, ekonomik sorunlar ikincil önem taşıyacak gibi…
Erdoğan, MHP’nin seçim kampanyasındaki vurgusunun böyle olacağını sezmiş ve birkaç gün önce Kürt sorunu üstüne kendi partililerini bile açığa düşüren “U dönüşünü” o yüzden yapmış olabilir mi?
Olabilir…
Sahiden de Bahçeli’nin Erdoğan’a yönelik eleştirileri yenilir yutulur gibi değildi. Şu cümlelere bir göz atın, bana hak verirsiniz:
“…Mısır’da İhvancı, Erbil’de peşmergeci, İmralı’da peşkirci, Brüksel’de AB’ci, ABD’de BOP’çu, tarihte mandacı, Erivan’da diyasporacı, Moskova’da Sanghay’cı, Kıbrıs’ta Rumcu, Kandil’de işbirlikçi, Ankara’da etnik tetikçi…”
Her 21 Mart’ı Türk milliyetçi ve ırkçılarının “Nevruz bayramı” (Bahçeli Newroz değil Nevruz demeyi yeğliyor) olarak kutladıkları ve kutsadıkları biliniyor. Ama bu kez kurultay günü olarak da 21 Mart seçilmişti ve Bahçeli konuşmasının önemli bir bölümünü buna ayırdı. Kürsünün de yer aldığı büyük sahnede önce bir “Bozkurt” ile bir “Asena”nın, ardından da bizzat Devlet Bahçeli’nin örs üstünde demir dövmeleri gibi çocuksu ritüeli bir yana bırakalım. Bahçeli -bence- endazeyi kaçırma pahasına çok vurgulu bir şekilde Newroz’u sahiplendi ve aynen şöyle dedi:
“Hazreti Adem ile Hazreti Havva Nevruz günü Arafat’ta buluşmuştur. Hz. Nuh’un gemisi Nevruz günü Cudi Dağı’na oturmuştur. Hazreti Yusuf Nevruz Günü kuyudan çıkarılmıştır. Hazreti Yunus Nevruz Günü balığın karnından kurtulmuştu. Türk milleti Nevruz Günü demir dağları eriterek Ergenekon’dan çıkmıştır. Bozkurt, tıpkı bugün olduğu gibi, milletin önüne Nevruz Günü düşmüştür.”
Sonra da noktayı koydu: “Ne var ki bugün Diyarbakır’da ihanet mektupları okunmaktadır. Nevruz kirletilmektedir…”
Breh, breh, breh…
***
Bu kurultay izlenimleri resmi seçim sonuçları henüz belli olmadan, örneğin kaç delege boş oy kullanmış ya da Bahçeli’ye oy vermemiş, 75 kişilik MYK’ye kimler girmiş, kimler açıkta kalmış gibi soruların cevaplarının henüz bilinmediği dakikalarda yazılıyor.
Aceleden değil. Önemli olmadığından. Önemli olan en azından 7 Haziran seçim sonuçlarına kadar Bahçeli’nin tıpkı Alparslan Türkeş gibi partinin önderi, führeri, lideri, başbuğu olduğu.
Bence 11. MHP Kurultayı’nın özü özeti bu.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev