'Devrimci Karargah Örgütü' davasının görülmesine başlandı

Sansasyonel eylem hazırlığında olduğu iddia edilen ''Devrimci Karargah Örgütü''ne yönelik 5 ilde düzenlenen operasyonlarda yakalanan 8'i tutuklu 18 sanığın yargılanmasına başlandı.

Yayınlanma: 03.06.2010 - 14:30
Abone Ol google-news

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Ulaş Erdoğan, Barış Kaygın, Murat Akıncılar, Onur Sarıefe, Volkan Karakuş, Cenk Büyükkahraman, Zafer Kaygın ve Gökhan Aydın ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

Avrupa Parlamentosu Birleşik Sol Grup üyesi Portekizli Parlamenter Rui Tavares, Cenevre Belediye Başkanı Remy Pagani, İsviçre Vaud Eyalet Parlamentosundan Cean Michal Dolivo ve tutuklu sanıklardan Murad Akıncılar'ın çalıştığı UNİA Sendikası yöneticileri ve İsviçre İnsan Hakları Birliği üyeleri ile yabancı gazeteciler de duruşmayı izledi.

Duruşmada, sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından savunması sorulan ve ''silahlı terör örgütü elebaşı'' olduğu iddia edilen tutuklu sanık Ulaş Erdoğan, Ergenekon örgütü ile irtibatlandırılmalarına karşı çıktı.

Erdoğan, emniyet ve savcılıktaki ifadelerini baskı altında verdiğini de öne sürdü.
Gözaltına alındıktan sonra tekme ve yumruklarla dövüldüğünü belirten Erdoğan, polislerin kendisine, ''Sıra bize geldi, Semih'in intikamını alacağız'' dediklerini ve ''kaldığı eve baskın yapılacağını'' söylediklerini iddia etti.
 

Baskıyla ifade alındığı iddiası

Erdoğan, ''Bana 'Özel harekat çıkıyor, baskın yapacak. İstediğimizi yap' dediler. En sonunda ben de arkadaşlarımı düşündüğüm için kabul ettim'' diye konuştu.

Polislerin, emniyete götürüldükten sonra üzerinde çıkan ya da çıkmayan bütün şeyler için kendilerine imza attırdığını ve kendisine verilen bir metni ezberlemesini istediklerini çalıştıklarını ileri süren Erdoğan, kendisinin ise ''arkadaşlarını görmeden bir şey yapmayacağını'' söylediğini dile getirdi.

Sanık Ulaş Erdoğan, ifadesini şöyle sürdürdü:

''Hücre kameralarından tek tek arkadaşlarımı gösterdiler. Avukat istedim, çeşitli bahanelerle reddettiler. 'Ne istiyorsanız imzalayayım, ama avukatım gelsin' dedim. Avukat getirilmezse susma hakkımı kullanacağımı söyledim. Halam ve yeğenimle telefonda görüşmüştüm, 'Onları da alırız' dediler.''

Sanık Erdoğan, gözaltında tutulduğu 3 gün gözlerinin bağlandığını ileri sürerek, karşısına birini oturttuklarını, o kişinin kendisine ''Ergenekon'' bağlantısı ile Beykoz'daki operasyonda öldürülen Orhan Yılmazkaya'nın sakladığı öne sürülen silah deposunu sorduğunu ve buna karşılık, Orhan Yılmazkaya'yı tanımadığını aktardığını dile getirdi.

Gözaltında tutulduğu emniyetten, adliyeye getirileceği sırada bir avukatın geldiğini ve polislerle görüştüğünü anlatan Erdoğan, ''Bu sırada bir polis yanıma geldi ve 'Arkadaşlarının serbest kalmasını istiyorsan savcılıkta da aynı şeyleri söyle' dedi. Avukat benimle hiç konuşmadı. Ben de arkadaşlarımı düşündüğüm için kabul ettim. Ben tehdidi neden kabul ettim? Geçmişe bakınca bir sürü faili meçhul var. Babam 12 Eylülde hapis yattı'' diye konuştu.

Örgüt elebaşı olduğu iddiasıyla başka bir davadan dolayı aranan ve firari olan Serdar Kaya'nın babasının arkadaşı olduğunu belirten Erdoğan, ''Hırvatistan'da, Kaya ile görüştüğü'' yönündeki iddiaları yalanlayarak, mahkeme heyetine kendisine ait pasaporttaki ''Zagrep'e giriş reddi'' yönündeki kaydı gösterdi.

Ulaş Erdoğan, Hırvatistan'da Serdar Kaya ile bir görüşme yapmadığını ifade etti.
Adliyede ifade verirken kendisine bir ''Ergenekon'' davası sanığı ve Kartal'da emekli bir paşa ile görüşüp görüşmediği''nin sorulduğunu kaydeden Erdoğan, ''Ben 12 Eylül çocuğuyum. Bu Ergenekoncular yüzünden çekmediğimiz sıkıntı kalmadı. Şimdi bizim gibi insanlarla, katillerle beni nasıl yan yana getirebilirler?'' dedi.

Davanın diğer sanıklardan bazılarının böyle bir davanın kendisi yüzünden açıldığı gerekçesiyle küfür ettiğini anlatan Erdoğan, suç duyurusunda bulunacağını ve emniyet ile savcılık ifadelerini de kabul etmediğini dile getirdi.

Mahkeme Başkanı Nurettin Ak'ın, ''Çalıştığı yerdeki bazı gizli bilgileri dijital ortamda sakladığı yönündeki iddialara'' ilişkin sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, iddiayı reddederek, Devrimci Karargah örgütüne de üye olmadığını söyledi.

Diğer sanıkların da savunma yaptığı duruşma, verilen aranın ardından yeniden başladı.
 

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan iddianamede, ''Devrimci Karargah Terör Örgütü''nün faaliyetlerinin deşifre edilmesi amacıyla yapılan istihbari çalışmalar neticesinde sanıklardan Ulaş Erdoğan, Cenk Büyükkahraman ve Zafer Kaygın'ın, İstanbul Pendik'teki bir evi hücre evi olarak kullandıkları ve eylem hazırlığı içinde olduklarının anlaşıldığı belirtiliyor.

İddianamede, üzerinde sahte nüfus cüzdanı ve pasaportla yakalanan ve Sabiha Gökçen Havalimanı'nda uçak temizleyicisi olarak da bir süre çalıştığını ifade eden sanık Erdoğan'ın, pasaport çıkarıp buradan Hırvatistan'a gittiğini, havaalanında kendisini alan Serdar Kaya'nın da aralarında bulunduğu üç kişiyle görüştüğünü, bir gün boyunca kendisine yeni oluşumdan bahsedildiğini ve oluşumun yeni adının ''Devrimci Karargah'' olduğunun söylendiğini belirtilerek, Erdoğan'ın Serdar Kaya'ya, ''istedikleri takdirde uzun namlulu silahla, uzak mesafeden eski DP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ı vurabileceğini'' ifade ettiği kaydediliyor.

Söz konusu örgütün, ''ülkede kaos ve kargaşa oluşturmak amacıyla karanlık kişiler tarafından oluşturulan ve yönlendirilen taşeron bir yapılanma'' olduğunun değerlendirildiği dile getirilen iddianamede, tanık anlatımına göre, PKK, DHKP-C ve Hizbullah gibi yasa dışı birçok örgütün ''Ergenekon'' terör örgütüyle ortak hareket ettiği ve ''Ergenekon'' terör örgütünün de bu örgütleri kendi çıkarı doğrultusunda yönlendirdiğinin iddia edildiği belirtiliyor.

İddianamede, ''Ergenekon'' ile bağlantılarının açığa çıkmasının ardından söz konusu örgütlerin deşifre olması nedeniyle kopmalar ve örgüt içi sorgulamaların başladığı, ''Devrimci Karargah'' örgütünün de bu nedenle yeni bir örgüt olarak oluşturulduğu savunuluyor.

İddianamede, tutuklu sanıklardan Ulaş Erdoğan'ın, ''Devrimci Karargah terör örgütü yöneticisi olmak'' suçundan 15 ile 22,5 yıl, ''sahte nüfus cüzdanı ve sahte pasaport kullanmak'' suçundan 6 ile 15 yıl ve ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, kaydetmek'' suçundan da 2 yıl 3 ay ile 9 yıl arasında olmak üzere toplam 23 yıl 3 ay ile 47.5 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması isteniyor.

Diğer tutuklu sanıklar Cenk Büyükkahraman, Zafer Kaygın ve Gökhan Aydın hakkında, ''Devrimci Karargah Terör Örgütü üyesi olmak'' ve ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, kaydetmek'' suçlarından 9 yıl 9 ay ile 24'er yıl arasında hapis cezaları istenen iddianamede, 4'ü tutuklu 14 sanık hakkında da ''Devrimci Karargah terör örgütü üyesi olmak'' suçundan 7,5 ile 15'er yıl arasında değişen hapis cezası talep ediliyor.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine, mahkemedeki diğer ''Devrimci Karargah Örgütü'' dosyasıyla birleştirilme talebiyle gönderilen iddianame, mahkeme tarafından yazılan tensip tutanağında ''birleştirmeye yönelik bir ifadeye yer verilmeden'' kabul edilmişti.

Bu arada, adliye kapısında toplanan bir grup, pankartlar açarak, davanın tutuklu sanıklarından Murad Akıncılar'ın serbest bırakılmasını istedi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler