Eduardo Galeano'dan 'Hikâye Avcısı'
"Hikâye Avcısı", Eduardo Galeano'nun veda kitabı. Süleyman Doğru'nun çevisiyle okuduğumuz kitap, derinlikli kısa hikâyelerden mürekkep. Özellikle ölüme ama bunun yanında hayata dair hemen her şeye uzanan meseleler çevresinde örülen bu kısa hikâyeler, yazarın geçip gittiği dünyaya son selamı niteliğinde.
Eduardo Galeano bu dünyada derin bir iz bırakarak aramızdan ayrıldı. Silahı edebiyattı ve bu silahını John Berger'ın gerçekle bire bir örtüşen tanımıyla "dünyanın vicdanı"olmak için kullandı. Bunu başardı da... Ardından bıraktığı külliyatın sayfaları arasında dolaştıkça, Galeano'nun "vicdan" için çıkan gür sesini duymak mümkün. Yaşamının son ânına kadar yazının içinde kalmak adına -kelimenin tam anlamıyla- çabaladı çünkü vicdanı aramak için tek silahı olan kalemini diri tutmak, savaşımını güçten düşene dek vermek istiyordu. Bunu da başardı...
Türkçede geçenlerde yayımlanan Hikâye Avcısı tam olarak bunun kanıtı.
Hikâye Avcısı, Galeano'nun bu dünyaya veda kitabı. Süleyman Doğru'nun çevisiyle okuduğumuz kitap, derinlikli kısa hikâyelerden mürekkep. Özellikle ölüme ama bunun yanında hayata dair hemen her şeye uzanan meseleler çevresinde örülen bu kısa hikâyelere; yazarın, geçip gittiği dünyaya son selamı da diyebiliriz.
Galeano, bu son selamında, kitaplarının dünyasını farklı bir bütünlük ve kısa hikâyelerin kolay gibi görünen ama bileni için ne kadar zor olduğu kestirilebilen üslubuyla açıyor okuruna yeniden. Galeano okurlarının yakından tanıdığı dünya, kısa parçalar hâlinde bir resmigeçitle karşımızda Hikâye Avcısı'nda. Yaşamı boyunca nefret ettiği diktatörler de sızıyor bu hikâyelerin içine, hep ilgi alanına giren futbol da, kitaplar, emekçiler, sömürülenler, dünyanın acı veren gerçekleri ve küçük mutlulukların hikâyesi de...
Fakat "ölüm", hemen yukarı da sayıp dökülenlerin yanında kitaptaki öyküler için baskın bir tema olarak dikkat çekiyor. Galeano'nun bu kitabı yaşamı yitirmesine ramak kala yazdığını, yakın zamanda öleceğini bile bile kitabının dünyasından kopmadığını yayıncısı Carlos E. Diaz'ın kaleme aldığı önsözden öğrendiğimizde, ölüm temasının neden bu kadar baskın olduğunu anlayabiliyoruz. Cennetten bahsediyor Galeano, cehennemden, ölümden, dinden, dindarlıktan, vaftizden bahsediyor ve bu kavramların zihninde işgal ettiği yeri, daha önce onun kaleminde pek yer etmemiş farklı bir imgelem dünyasından süzerek veriyor. Metafizik kavramlar dizisi olarak ele almıyor bu başlıkları yazar. Tam aksine; dünya dertlerinin içinden çıkmış imgeler yine Galeano için ancak öncesinden farklı ilişkiler ağıyla örüp okurun önüne koyuyor.
Bu bağlamda gerçekle sıkı sıkıya bağları var Hikâye Avcısı'nda yer alan öykülerin. Ne ki kurmacanın derinliklerine doğru öyle ince ve ustaca sapaklar kuruyor ki Galeano, okura, Hikâye Avcısı boyunca bir kurmaca kitabın içinde olduğunu her an hatırlatıyor âdeta.
Bu öykülerin bir diğer teması da Galeano'nun kendisi. Tersten bakılarak yazılmış otobiyografik bir bütünlüğü de sahip kitap. Yazdıkları ve Galeano'nun kendisi ise Hikâye Avcısı'nın gerçek kahramanları. Tarihten bir anekdot anlatsa da Galeano biliyoruz ki kendinden bugüne bakılacak bir pencere açmaya çalışıyor. Bu pencereden bakmak ise müthiş bir derinliğin içinde dolaşıyormuş hissinin yanı sıra şaşırtıcı bir haz veriyor.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!