'Eğitim üzerinden siyaset yapılıyor'
YÖK'ün, Fransız eğitimcilere Türkçe bilme zorunluluğu getirmesi, en çok eğitim dili Fransızca olan Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerini endişelendirdi. 'Bunun tamamen siyasi bir tutum olduğunu düşünüyoruz' diyen ve Türkiye'de kaçak duruma düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan akademisyenler sorunun bir an önce giderilmesini beklediklerini ifade etti.
Fransa'nın Türk eğitimcilere Fransızca bilme zorunluluğu getirmesinin ardından, YÖK de mütekabiliyet esasını gerekçe göstererek, Türkiye'deki Fransız eğitimcilere B2 veya üzeri Türkçe dil yeterliliğine sahip olma zorunluluğu getirdi. Karar sonucu oturma izni yerine de geçen çalışma izinleri etkilenen Fransız eğitimciler, Türkiye'de "yasa dışı bulunma" konumuna itildi. Eğitimcileri şaşkına çeviren karar sonrası, herhangi bir hazırlanma fırsatı vermeden akademisyenler sınavdan geçirildi.
Karardan en çok etkilenen kurum ise eğitim dili Fransızca olan Galatasaray Üniversitesi oldu. Bu okulda görev yapan akademisyenlerin bir kısmı sınavı geçemeyerek çalışma izinlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Dil koşulunu geçen akademisyenler dahi durumlarından endişeli.
Bu belirsizlikte çalışma izinlerini kaybetme korkusu taşıyan Galatasaray Üniversitesi'nde görevli Fransız akademisyenler, yaşanan süreci anlattı.
AKADEMİSYENLERİN BİRÇOĞU B2 SEVİYESİNİN ALTINDA
Kararı ilk duyduklarında çok şaşırdıklarını ifade eden Fransız akademisyen, şunları söyledi:
"Haziran 2020’de her sene olduğu gibi üniversitenin genel sekreterlik tarafından oturma ve çalışma izni için gerekli belgelerimiz toplandı, oturma ve çalışma izni yenilenmesi için (izinlerimiz her yıl eylül ortasında bitiyor). Ama bu sene, ekim başında öğrendik ki YÖK bir Türkçe dil yeterlilik durumunu belirten bir belge istemiş.
O zaman zaten 2-3 haftadır bizim çalışma iznimiz bitmişti. Bundan dolayı çoğumuz Türkçe Dil Yeterlilik Belgemiz olmadığı için sınava girmek zorunda kaldık ama hangi seviyeye ulaşmamız gerektiğini bilmiyorduk. Sınava da tamamen hazırlıksız girdik. Dediğim gibi sınav ekim başında yapıldı. birçok Fransız öğretim görevlisinin Türkçesi B2 seviyesinin altındaydı. Ama o zamanda B2 şart olduğunu bilmiyorduk, sonradan öğrendik.
“KÖTÜ BİR KARAR"
Dolayısıyla arkadaşlarımızın çalışma izni almaları da zorlaştı. Benim için en sıkıntılı olan kısım YÖK’ün aldığı karar değil, önceden haber vermeyip bu kararı acele bir şekilde uygulaması.
Biz bütün bilgileri çok geç öğrendik ve hiç hazırlık yapamadan sınava girmek zorunda kaldık. Bunun dışında, Türkiye’de yaşayan ve çalışan yabancıların Türkçe dil seviyesinin olması gerektiği fikrinin kötü olduğunu düşünmüyorum. B2 seviyesinde türkçe bilmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum. B2 seviyesi ünicversitede eğitimi rahatlıkla takip edebilmek için gerekli bir seviye. Fakat biz iş hayatımızda çok fazla Türkçe konuşmuyoruz. GSÜ’de dersler Fransızca veriliyor. Günlük hayatımızda A2 ya da B1 seviyesi çoğu zaman yeterlidir.
"BAŞKA BİR YERDE İŞ BULABİLECEK MİYİZ?"
Bu durum bizim iş hayatımız etkiliyor. 'GSÜ’de çalışmaya devam edebilecek miyiz?', 'Başka yerde iş bulabilecek miyiz?', 'Fransa’ya dönmek zorunda olacak mıyız?' gibi soruları var aklımızda.
Ayrıca, şu an, çalışma ve oturma izini almayanlar için, bu tür sıkıntılar var. Türkiye’den çıkamamak (ceza ödeme riski ya da bir daha dönememe riski var çünkü); Türkiye’de polis kontrollerden korkmak (özellikle bu pandemi döneminde) ve yeni gelenler için, Yabancı Kimlik numarası olmadan SIM kart alamamak, internet aboneliği yapamamak gibi günlük hayatıyla ilgili sıkıntılar var.
“BU TAMAMEN SİYASİ BİR TUTUM”
Bunun tamamen siyasi bir tutum olduğunu düşünüyoruz. Genel olarak herkes şaşırdı ve sebebini hiç kimse anlamıyor. Mantıklı gelmiyor, eğitim dili Fransızca olduğu için. Ayrıca hafta başı Başkonsolosla bir toplantımız oldu. Ama hiçbir karar çıkmadı. Başkonsolos bir çözüm bulmak için çabaladığını söyledi ama henüz bir ilerleme yok.
"BU DURUM EĞİTİM KALİTESİNİ ETKİLEYEBİLİR"
Bu durum eğitim kalitesi etkiyebiliyor. GSÜ’de çok kaliteli ve değerli Türk ve Fransız hocalar var. Ve ikisi de bir arada olması eğitim perspektifine farklı bir şey katıyor. Sadece Fransızlar olsaydı farklı olurdu, sadece Türkler olsaydı de farklı olurdu. Hepimiz beraber çalıştığımız için ve beraber frankofon eğitime inandığımız için eğitim kalitesi o kadar yüksek olabiliyor ve o yüzden GSÜ her hangi bir üniversite gibi değil…
"ÖĞRENCİLER ŞİMDİDEN BU DURUMDAN ETKİLENİYOR VE ÜZÜLÜYORLAR"
Sosyal medyalarda göründü gibi öğrenciler şimdiden bu durumdan etkileniyor ve üzülüyorlar. Fransızca eğitim onlar için bir şans ve bir fırsat olduğunun farkındalar. Mesela hazırlık sınıfta onlar için Fransız hocalar olması çok önemli, hem de Türkçe bilmeyen Fransız hocalar olmasını da seviyorlar. Bu durum kendilerinin daha hızlı ve daha güzel bir şekilde Fransızcayı ifade edebilmeye zorluyor. Öğrencilerin bundan memnun olduklarını biliyorum. Öğrenciler her zaman Fransa ve Fransızca hakkında çok meraklılar."
“TÜRKÇE BİLME ZORUNLULUĞU BİRAZ SAÇMA GELDİ"
Galatasaray Üniversitesi'nin Fransız akademisyenlerinden biri de şunları dile getirdi:
"Ekim başımda biz Galatasaray Üniversitesi'nde dil tespit sınavına girdik. Sonra bu sınav geçersiz sayıldı. 1992 yılında imzalanan ikili anlaşma çerçevesinde biz bu Üniversite'de çalışıyoruz. Galatasaray Üniversitesi eğitim dili Fransızca olan bir kurum. Yani biz derslerimizi Fransızca anlatıyoruz. O yüzden Türkçe konuşma zorunluluğu biraz saçma geldi bizlere. Çünkü gerek yok. Türkçe özel hayatımızda gerekli bir şey. Bilmeden fazla hareket edemiyoruz. Ama iş çerçevesinde Türkçeyi bilmeye, hele ki B2 seviyesini bilmeye gerek yok.
Neden böyle bir karar alındı? Tabii ki Fransa da bazı olaylar yaşandı. Fransa B2 seviyesinde Fransızca istedi. Karşılıklı olarak Türkiye’deki YÖK de Fransız eğitimcilere bunu uygulatmak istedi. karar bizi çok etkileyecek. Çünkü Fransızların çoğu az Türkçe bildikleri için bu kısa süre de B2 seviyesine ulaşamayacaklar.
"ŞU AN İKİ DEVLET SİYASET YAPIYOR EĞİTİM ÜZERİNDEN"
Şu anda iki devlet siyaset yapıyor eğitim üzerinden. Bizim aslında etkilenmemiz gerekiyordu bu durumlardan. Ama etkileniyoruz. Resmen gözdağı iki taraf için. Fransa gözdağı veriyor ve Türkiye karşılıklı olarak gözdağı veriyor. Biz akademisyenler buna alet oldu. Çok üzücü bir olay. Nasıl çözüleceğinden hiçbir fikrimiz yok. Sonuçta er devletin bir gururu var. Zor bir süreç bizi bekliyor bu konuda.
"ÖĞRENCİLER VE TÜRK AKDEMİSYENLER DE BİZİ DESTEKLİYOR"
Öğrenciler ve akademisyenler bu durumu yeni öğrendi. Geçen hafta öğrendiler ve çok üzüldüler. Eski öğrencilerimizde mail aldık. Durumu sordular bizlerden bilgi istediler. durumun ciddi olduğunu söyledik. Hem öğrenciler hem de Galatasaray Üniversitesi'nin Türk akademisyenleri bir şekilde birlik olmak istiyorlar. Online toplantılar düzenleniyor. 'Nasıl yardımcı olabiliriz?' diye soruyorlar bize. Her türlü alternatif düşünülüyor. Bizi destekliyorlar. Kesinlikle çok büyük bir dayanışma başlamış bir durumda. Umarım bundan olumlu bir ses çıkacaktır."
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev