Ensar tecavüzcüsü: Babası olmadığı için ona özen gösterdim
KARAMAN'da 10 çocuğa cinsel istismarda bulunmaktan 508 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum olan sınıf öğretmeni 54 yaşındaki Muharrem Büyüktürk hakkında, mağdur çocuklardan birine Ereğli İlçesi'nde kiraladığı evde de 'cinsel istismarda’ bulunduğu iddiasıyla açılan ikinci davanın ilk duruşması bugün yapıldı. Sanık Büyüktürk, istismar suçlamasını kabul etmedi, "Babası olmadığı için ona özen gösterdim..."
Karaman'da Ensar Vakfı'nda görevli sınıf öğretmeni Muharrem Büyüktürk, 2012- 2015 yılları arasında gönüllü belletmenlik yaptığı Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği'ne (KAİMDER) bağlı yurtlarda kalan 10 erkek öğrenciye 'cinsel istismarda' bulunduğu iddiasıyla Karaman Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçen 20 Nisan'da görülen ilk duruşmada 508 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Karaman'daki olayın soruşturma safhasında Muharrem Büyüktürk'ün, mağdur çocuklardan 6'sının okul kaydını 2015-2016 eğitim yılı başında Ereğli'de bir imam hatip ortaokuluna aldırdığı ve burada tuttukları Yörükoğlu Camii'ne ait lojmandan çocuklardan birine de farklı zamanlarda iki kez cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıktı.
BU DAVADA İLK DURUŞMA
Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan açılan ikinci dava ise bugün başladı. Duruşmaya mağdur ve diğer tanık çocuklar katılmadı. Mağdur çocuğu savunan Ereğli Baro Temsilcisi avukat Köksal Filorinalı, sanık avukatı, davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hukuk müşavirliği temsilcileri ve Barolar Birliği temsilcileri katıldı.
Karaman'da görülen davanın aksine Ereğli'de bugün başlayan davanın duruşmasına katılanların sayısı az oldu.
''BABASI OLMADIĞI İÇİN ÖZEN GÖSTERDİM''
Hakkında 36 yıla kadar hapis cezası istenen Muharrem Büyüktürk, duruşmaya tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi'nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Saat 09.30'da başlayan duruşmada Muharrem Büyüktürk, savunmasına suçlamayı redderek başladı. Büyüktürk, ''Ben Ereğli'ye çocuklara rehberlik etmeye geldim. Çocuğun (mağdur çocuk) babası olmadığı için ona özen gösterdim. İstismar rezaletini taşımadım. Böyle bir rezilliğin içinde olmadım'' dedi.
Muharrem Büyüktürk, emniyetteki ifadesini polisin yönlendirmesiyle verdiğini ve polisin 'sapık' yerine eşcinsel olduğunu söylerse, ceza almayacağını ve tedavi olabileceğini söylediği için suçlamaları kabul ettiğini ileri sürdü.
CAMİNİN LOJMANINI TUTMUŞ
Sanık öğretmen Ramazan Büyüktürk, ifadesinde mağdur çocuğu KAİMDER'deki yurttan tanıdığını, babası olmadığı için özel ilgilendiğini ve 2015-2016 eğitim yılı başında da mağdur çocukla birlikte diğer 5 çocuğun kayıtlarını Karaman'dan Ereğli'ye aldırdığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Serkan Çınar, ''Yörükoğlu Cami'ye ait lojmanda bedelsiz olarak oturduğun söyleniyor. Ne diyorsun?'' diye sordu. Bunun üzerine Büyüktürk, camiyi öğrencilerden birinin velisiyle, caminin imamıyla konuşup tuttuklarını söyledi.
Mahkeme Başkanı Çınar, ''Çocukların okul kayıtlarını Ereğli'ye aldırıp, aldırmamanda senin etkin oldu mu?'' diye sorması üzerine Büyüktürk, ''Kısmen oldu'' dedi.
Büyüktürk, savunmasının devamında ''Öğrenci velisiyle birlikte, caminin imamına gidip görüştük, herhangi bir kira talep etmedi. Elektrik, su gibi faturaları camii imamı Allah rızası için ödüyordu. Bazen de veliler ödüyordu. Ev 3 oda 1 salondu. Kaloriferliydi. Bir odada 3 çocuk, bir odada 3 çocuk diğer odada da bazen ben kendim kalıyordum. Çocuklar kömürlü soba istedi, üzerinde patates falan pişiririz diye. Çocuklardan birinin velisi sobayı aldı'' dedi.
Büyüktürk, sobayı ise mağdur çocuğun da arasında bulunduğu 3 çocuğun kaldığı odaya kurduklarını belirtti.
''ŞEFKATLE HİSSİYLE YAKLAŞIYORDUM''
Mahkeme Başkanı Çınar'ın, ''Sen gelir, gider miydin?'' sorusu üzerine Büyüktürk, şunları söyledi:
''Sayısını hatırlamıyorum ama bir kaç kez gelip gittim. Havalar soğuduğu aylarda kendim için hazırladığım odada kalorifer yeterince ısınmıyordu, ben de sobanın olduğu çocukların odasına gidip yatıyordum. Orada üç kez kaldım. (Mağdur çocuk) küçük iken çok şiddet görmüş, çok stresli bir çocuktu. İçine kapanıktı. Çocuğa sevgi ve şefkatle yaklaşınca, dersleri kötü olan çocuk takdir aldı. Babasızlığını bende gideriyordur, diye müdahale etmedim. Ben hep şefkat ve merhametle yaklaştım. Beni çocuk ve annesi de çok sevdi. Çocuk dizime gelip yatıyordu. Ben kendisine her zaman şefkat hissiyle yaklaştım. Cinsel istismar gibi bir eylem içerisinde olmadım.''
Mahkeme başkanının mağdur çocuğun raporunda fiili livataya uğradığının belirlendiğinin söylemesi üzerine Büyüktürk, bunun kendisiyle alakalı olmadığını ileri sürerek, ''Çocuğun benim hakkımda neden böyle konuştuğunu bilmiyorum. Bu çocuklar asla böyle şeyler söylemez. Benimle böyle bir şey de yaşamadılar. Çocuğun alınan adlı tıp bulgularında olayın yaşandığı tarihle ilgili kesin bir bilgi yok. Çocuk korkmuş ve bu şekilde beyan vermiş olabilir. Beratıma karar verilmesini istiyorum'' dedi.
AVUKAT: SANIĞIN İFADESİ ÇELİŞKİLİ
Mağdur çocuğun avukatı Ereğli Baro Temsilcisi Köksal Filorinalı, sanığın ifadelerinde çelişkiler olduğunu ve bu olayda sadece sanığa verilen cezanın yetersiz olacağını, lojmanın kiralanmasına izin veren sorumluların yargılanması gerektiğini, bu olayın siyasi algı olarak algılanmaması ve olayda suçlu olan kurumların da korunmaması gerektiğini belirtti.
Ceza Muhakemesi Kanunu gereği Ereğli Baro Temsilciliği tarafından sanığı savunmak için atanan avukat da, sanık Büyüktürk'ün tahliyesini istedi. Mahkeme Başkanı tahliye talebini reddetti. Cumhuriyet Savsı da mağdur çocuğun ifadesinin alınması için Konya Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı gönderilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi ve mağdur çoğun ifadesinin alınması için duruşmayı 27 Temmuz'a erteledi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!