Erdoğan: Futbol maçı seyretmiyoruz beyler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki olaylara ilişkin, ''Biz futbol maçı seyretmiyoruz beyler. Bir dramı, bir trajediyi maalesef izlemek zorunda kalıyoruz. Burada çocuklar, savunmasız kadınlar, yaşlı insanlar öldürülüyor" dedi.

Erdoğan: Futbol maçı seyretmiyoruz beyler
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.05.2012 - 15:44

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Otel'de düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı'nın uygulanmasına ilişkin 5. Uluslararası Parlamenterler Konferansı kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye olarak, ülkeyi her anlamda büyütürken, bölgesel ve küresel refah ve istikrar adına da yoğun ve samimi bir mücadele yürüttüklerini söyledi.

Anayasada, Türkiye'nin yapısının demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlandığını hatırlatan Erdoğan, sadece demokratik, laik ve hukuk devleti özelliğinin yeterli olmadığını vurguladı.

Erdoğan, aynı zamanda sosyal bir devlet olunduğunu da unutmamak gerektiğini ifade ederek, ''Çünkü sosyal olamıyorsanız, ülkenizde yaşayan fakir fukarayı, garip gurebayı arayıp bulamıyorsanız, idareci olarak sorumluluğunuzun farkında değilsiniz demektir. Sadece ülkeniz değil, dünyada olanları da arayıp bulamıyorsanız, oralara da elinizi uzatmıyorsanız, siz bir siyasetçi olduğunuzun farkında değilsiniz demektir'' diye konuştu.

Artık dünyanın bir köy haline geldiğini ve bu köyün içinde olup bitenlerden haberdar olmanın zorunluluk taşıdığını dile getiren Erdoğan, son BM Genel Kurulu'nda, BM'nin kendisini reforme etmesi gerektiğini, sadece 5 1 ile, daimi üyelerle sınırlı ve kısıtlı bir BM'nin adil kararlar alacağına inanmadığını söylediğini hatırlattı.

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Geçici üyeler sıfatıyla bulunan ülkelerin orada hiçbir anlamı yok. Her şey o beş üyenin dilindedir. Onlar ne karar verirse, siz ona uymak zorundasınız. İşte buyurun Suriye... Suriye'de kan gövdeyi götürüyor, 10 bini aşkın ölü var, 100 bin civarında yaralı var. Sadece benim ülkemde şu anda 23 bin göçmen var. Ürdün'de 100 bini aşkın göçmen var. Lübnan'da aynı şekilde. Bütün bunlar olurken siz BM Güvenlik Konseyi olarak bir karar alıyorsunuz ve konseye götürüyorsunuz. Daimi üyelerden ikisi bu işe veto deyince iş bitmiştir ve bu adımı atamıyorsunuz. Buna seyirci mi kalacağız? Biz futbol maçı seyretmiyoruz beyler. Bir dramı, bir trajediyi maalesef izlemek zorunda kalıyoruz. Burada çocuklar, savunmasız kadınlar, yaşlı insanlar öldürülüyor. Boğazları kesilerek öldürülen insanlar var burada. Bunu mu izleyeceğiz, bunu mu seyredeceğiz? Buna kimse 'Ben duymadım' diyemez, duyarsız kalamaz. Elini uzatmak durumundadır ve buna mecburuz.''


Erdoğan, 4 gün önce Pakistan'da yaptığı konuşmaya değinerek, orada da güçlülerin haklı olduğu bir dünya değil, haklının güçlü olduğu bir dünya istediklerini söylediğini belirtti.

Haklıların güçlü olduğu bir dünya kurulamadığında, insanlığın geleceğinin aydınlık olmayacağını vurgulayan Erdoğan, ''Onun için bunu birlikte kurmaya mecburuz. Bu adımları beraber atıyoruz. Çocuklarımız, torunlarımız için atıyoruz. 'Bize babalarımız, dedelerimiz böyle bir dünya bıraktı' dedirtmemiz lazım. Bunun için de çok çalışmamız lazım'' şeklinde konuştu.

''Türkiye artık alan el değil, veren el''

Erdoğan, Türkiye'nin, ekonomide son 10 yılda yaklaşık 3 kat büyüme kaydettiğini, yapısal reformlar sayesinde küresel ekonomik krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirterek, ''9 yıl öncesine kadar Türkiye, alan eldi. Şimdi veren el. Geçen yıl, 2 milyar dolar en az gelişmiş ülkelere destek verdik. Bu yıl daha fazla olabilir. Ekonomimiz büyüdükçe daha fazla destek vereceğiz. Bunlar kredi değil, hibe. Bunu insani bir görev olarak görüyoruz. Bir insanlık görevi olarak görüyoruz. Bunu yapmaya mecburuz'' ifadelerini kullandı.

"Ülkemiz, dünyada anne ölümlerinde en çok düşüş sağlayan 10 ülkeden biri olmuştur"

Türkiye olarak, tüm kadın konularını bütüncül bir şekilde ele almak üzere kurulan BM Kadın Birimi'nin faaliyete geçmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne ve diğer birçok uluslararası belgeye Türkiye taraftır. Ülke genelindeki 145 aile danışma ve toplum merkezinde 85 bin vatandaşımıza hizmet veriyoruz. 57 kadın konukevinden 31 binin üzerinde kadınımız yararlanıyor. Nüfus araştırmalarına göre, anne ölüm oranı 2005 yılında yüz bin canlı doğumda 28 iken, 2010 yılında yüz bin canlı doğumda bu oran 16'ya düşmüştür. Bebek ölümleri, 2003-2008 yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 48 oranında azalmış, yüz binde 13'e gerilemiştir. Anne ölümlerinde yakaladığımız düşme eğilimi ile ülkemiz, dünyada anne ölümlerinde en çok düşüş sağlayan 10 ülkeden biri olmuştur.''


Erdoğan, kadınlara yönelik politikalar kapsamında, ''Eşi Vefat Etmiş Kadınlara Sosyal Yardım Programı''nı uygulamaya koyduklarını vurgulayarak, aylık düzenli nakit ödemelerini başlattıklarını, eşi ölen bir kadının kesinlikle yalnız olmadığını, devlet olarak onun yanında yer aldıklarını belirtti. 

"Kürtajı 'cinayet' olarak görüyorum"

Başbakan Erdoğan, dünyada her yıl 5 yaş altında 5 milyon çocuğun yaşamını yitirdiğini belirterek, 101 milyon çocuğun ilkokul çağına bile ulaşamadığını söyledi.

Temiz suya ulaşma imkanı bulunmayan, açlıkla mücadele eden, eğitim hakkı elinden alınmış çocukların sayısının azımsanamayacak düzeyde kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye olarak, çocuklar konusunda da büyük bir hassasiyet içindeyiz. Çocukları çok seviyorum. Ben ülkemde en az 3 çocuk istiyorum. Çünkü genç dinamik bir nüfusa ihtiyacımız olduğunu biliyorum ve bu çalışmayı sürdürüyoruz. Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülkelerden biridir. Ayrıca, Çocuk Koruma Kanunu'nu kabul etmiş, çocuklarımızla ilgili hukuki temeldeki eksikliklerin giderilmesi için önemli bir yol kat etmiş durumdayız.

Şunu da açıkça söylüyorum, sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok. Buna karşı çok daha duyarlı olmaya mecburuz. Buna karşı el birliği içinde olmak zorundayız.''

Başbakan Erdoğan, çocuklar için eğitimin, üzerinde en fazla hassasiyetle durdukları konu olduğunu ifade ederek, ''Türkiye'de şu andaki toplam derslik sayısının üçte birinden fazlası, yani 170 bin derslik, son 9,5 yılda, iktidarımız döneminde açılmıştır. Eğitimde altyapı güçlendirilmiş, 1 milyon bilgisayarla eğitim desteklenmiştir. Dünyada örneği olmayan, 'FATİH' adını verdiğimiz projeyle, şu anda tüm sınıflara bilgisayar ve internet altyapısı kuruyor, tüm öğrencilere tablet bilgisayar dağıtıyoruz. Gençler, engelliler, yaşlılar için de çok köklü, kapsayıcı sosyal projelerimizi devreye aldık ve başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Hepimiz için daha müreffeh bir dünya oluşturulmasının temel şartı, hiç kuşkusuz sağlıklı işleyen bir demokrasi ve kuvvetli siyasi iradedir'' diye konuştu.

''En büyük görev ve sorumluluk siyasi liderlere düşmektedir''

Başbakan Erdoğan, içinde bulunulan zorlukların aşılması bakımından tüm sorumlu tarafların üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini dile getirerek, ''Ancak, netice alınması için en büyük görev ve sorumluluk siyasi liderlere yani bizlere yani parlamenterlere düşmektedir. Yasama organı görevini yerine getirmelidir. Bunda tereddüt etmemelidir. Siyasi düzeyde göstereceğimiz kararlılık, bugünkü sıkıntıların üstesinden gelinmesi noktasında belirleyici olacaktır. Uluslararası toplumun yükselen, sorumlu ve yapıcı bir üyesi olarak, Türkiye'nin bundan böyle de yoksulların, güçsüzlerin, dışlanmışların yanında tüm imkanlarıyla yer almaya, tecrübesini ve ekmeğini paylaşmaya devam edeceğini burada açık ve net biçimde ifade etmek istiyorum'' şeklinde konuştu.

Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı'nın uygulanmasına ilişkin 2012 Uluslararası Parlamenterler Konferansı kapanış oturumuna, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de katıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler