"Erdoğan Neron gibi..."

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'ten, dün anayasa hukukçularıyla paylaştığı konuları, siyasi partilerle de paylaşmasını istedi.

Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, her dilde olduğu gibi Türkçe'de de karşı tarafı rencide etmek, hakaret etmek amacıyla kelimelerin bulunduğuna işaret etti.

''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde bu kelimelerin siyaset diline de girdiğini'' belirten Hamzaçebi, bu konuda Erdoğan ile yarışmak, onun üslubuyla cevap vermek, Başbakan'a benzer kelimelerle yaklaşmak gibi niyetlerinin bulunmadığını söyledi.

''Siyasette, bu kelimeleri ilk kez kullanmanın bir şerefi varsa, bu şerefin Başbakan Erdoğan'a ait olacağını'' belirten Hamzaçebi, bu onuru Erdoğan'a bıraktıklarını ifade etti.

Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kendisi bu üsluptan mutlu oluyor, bu mutlulukla, bu onurla yaşamasını diliyoruz. Öfkeyi bir siyaset üslubu olarak benimseyen Sayın Başbakan'ın, bu üslubun yanına hakareti de eklediğini görüyoruz. Sayın Başbakan, öfke ve hakaret dolu cümlelerle, bütün Türkiye'yi sindirmeye, herkesi susturmaya çalışıyor. Ancak bunu başaramayacaktır. Sayın Başbakan'ın ve Hükümetin yanlışlarına karşı, CHP başta olmak üzere, bu yanlışlığı gören herkes dimdik ayakta duracaktır. Neron, Roma'yı yakıp yıkmıştı, otoritesini şiddetle uygulamaya çalışan birisiydi. Sayın Başbakan da demokrasi, insanlık adına ne kadar değer varsa, bunları yakıp yıkıyor. Bu üslup, Sayın Başbakan ve hükümetine hayırlı olsun.''
 

''Bakan ile bürokrat arasında ne fark var?"

Hamzaçebi, Erdoğan'ın, ''PKK ile hükümet görüşmez, devlet görüşür'' dediğini belirterek, ''Bunu derken, muhtemelen kendi özel temsilcisinin PKK ile yaptığı görüşmelerin basına sızacağını tahmin etmiyordu. Ancak durum değişmiş, bugün kamuoyunun bilgisi dahiline girmiş ve artık Hükümetin PKK ile görüştüğü bir sır olmaktan çıkmıştır'' diye konuştu.

CHP'li Hamzaçebi, daha önce, devlet ile hükümet kavramları konusunda bilgi eksikliği bulunduğunu düşünerek, Erdoğan'ın bilgilendirilmesi gerektiğini söylediğini anımsattı.

Türkiye'nin yönetim biçimine ilişkin bilgiden ya da hukuktan biraz nasibini almış olanların, böyle konuşmalar yapmayacaklarını ifade eden Hamzaçebi, şunları kaydetti:

''Birazcık hukuk, yönetim bilgisi bilenler, devlet ile hükümet arasındaki ilişkinin ne anlama geldiğini, devletin yürütme organı olan hükümetin, devletten bağımsız bir organ olmadığını bilirler. Bu bilgiye sahip olanlar, bu şekilde konuşmazlar. Sayın Başbakan halen eski söylemini devam ediyor, 'PKK ile hükümet görüşmedi, devlet görüştü...' Peki sormak gerekir, sizin görevlendirdiğiniz özel temsilci hükümet adına hareket etmiyor mu? Başbakan'ın görevlendirdiği özel temsilci, Başbakan yani hükümet adına hareket etmektedir. Başbakan'ın PKK ile görüşmede, bir bakanı görevlendirmesi ile bir bürokratı görevlendirmesi arasında ne fark vardır?

Başbakan'a bir kez daha öneride bulunuyorum; devlet ile hükümet kavramları konusunda, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu'nda çok değerli hukukçular vardır. Bu hukukçulardan bilgi alırsa, çok daha iyi değerlendirmeler yapacağına inanıyorum. Sayın Başbakan'a 'gelin bunları konuşalım' demek, siyaseten doğru olmaz. Sayın Başbakan, bir grup başkanvekilini ya da hukukçusunu görevlendirebilir, ben de onun karşısına çıkarım. Devlet, hükümet nedir bu kavramları, medeni şekilde tartışırız. Bir gerilim, hakaret gibi bir üslup, ortam yaratmadan, milletimiz de karar verir. PKK ile devlet mi hükümet mi görüşmüştür, devlet ile hükümet kavramları birbirinden farklı mıdır; kararı millet verir.''

''Siyasi partiler ile paylaşmalı''

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in yeni anayasa yapım süreciyle ilgili dün anayasa hukukçularıyla bir araya geldiğini anımsattı. Çiçek, konusu anayasa hukuku olan bu profesörlerin, uzmanlık alanlarında görüş ortaya koymalarının, anayasa süreci açısından olumlu olduğunu, toplantıyı olumlu bulduklarını vurguladı.

Hamzaçebi, ''Sayın Meclis Başkanı'nın şimdi yapması gereken, bu toplantıda akademisyenler ile paylaştığı konuları, siyasi partiler ile paylaşmasıdır'' dedi.

Toplantısı sırasında Kumrular Sokak'ta meydana gelen patlama sesinin duyulması ve gazetecilerin bu konuya yönelmeleri üzerine, Hamzaçebi toplantısını kısa kesti.